BÖLÜM 7

49 12 6
                                    

Gece olmuş, insanlar uyumuş güneş kaçmış ay ise selam veriyordu doğruldum yataktan Raki çoktan kalkmıştı yoktu yanımda ne yapıyordu merak ediyorum.
"Rakiii."
Ses yoktu dışarıda kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönüyor bense hala yataktaydım. Aklım başımdaydı kalktım yataktan evde sessizce Raki’yi arıyorum yok dayanamadım daha fazla, gözlerim perdelerin arasından dışarıyı yokladı bir polis aracı ve iki insan kahvaltımız hazırdı tabi Raki gelseydi başlıya bilirdim.
Neredeydi bu adam!
Üst kata çıktım. Su sesi ve buzlu camın arkasında çıplak bir beden.
Raki’yi bulduğuma sevindim şimdi ne gerekiyorsa yapa bilirim.
" Havluyu uzatır mısın?"
" Uzattım."
" Çıkar mısın?"
" Çıktım."
Siyah pantolon siyah gömlek ve siyah deri ceketiyle yanımdaydı.
" Kapıda iki polis var."
" Biliyorum."
" Niye uyandırmadın?"                                     " Gerek yoktu, eve giremezlerdi. Kimsenin bizden haberi bile yok tu onları yiyebiliriz."
" Bencilleşme ihtiyacımız olanı aldık gidelim."
Arka tarafa bakan camlardan birini açtık, ilk o sonra ben atladım ve bir gümbürtü koptu polisler kapıyı kırıp içeri girmişti daha fazla durmadan koştuk.
Saatte yüz kilometre hıza ulaşa biliyorduk bu yüzden her yere koşarak ilerliyorduk kolay kolay yorulmazdık, çeviktik.
Yâda sadece Raki çevik olabilirdi.
Az önceki çeviklik lafımı geri alıyor ve yoruluyordum halsizdim ya da yaşlanıyordum. Beş yıldır on dokuz yaşımdayım. Raki ise normaldi. Normal bir şekilde ilerliyordu yaşı onun gibiler asildi. Sürekli gelişir yaşlanırdı ama sadece görünüşte ruhları ve organları hep tıkırındadır. Bizler sonradan dönmeleriz ikinci sınıfız onlara kıyasla gücümüz hiçtir.
Bu yüzdendir Raki'ye kafa tutamamam. Beni saniyeler içinde ikiye bölebilirdi.
Çoktan yüzlerce ev araba ağaç geçmiştik yine belirsizce gidiyoruz. Hiç konuşmuyor, gülüşmüyor, eğlenmiyoruz.
Gözlerimin altı mordu hissediyordum. Soğuktum terlemiyordum. Terlemeyi özlemiştim. Kızarmış tavuk istiyordu canım şehir yoktu etrafta olsa bile geceydi.
Nereye gittiğimi bilmemek çok can sıkıcı ayyaşlar gibi oradan oraya gidiyorduk. Yol kenarlarından otobanlardan uzak durarak koşuyorduk riske atmıyorduk hiç bir şeyi riske atacağımız bir şeyde yoktu zaten.
Korkaklar gibi saklanıyorduk.
" Rakiii sıkıldım biraz konuş lütfen!"
" Nasılsın Ala?"
" Yok bir şey Raki."
" Şaka Ala cidden soruyorum iyi misin?"
" İyiyim."
" Gitmek istediğin bir şehir var mı?"
" Hep İngiltere’ye gitmek istemişimdir ama hiç gidemedim." Vampirlere kim  pasaport verirdi.
" Gidebiliriz Ala. Eğer istersen tabi."
" Şaka mı yapıyorsun Raki. Hiç havamda değilim."
" Hayır, Ala gerçekten zaten her yeri dolaşmamız gerek bu gidişle bu yıllar sürecek ve sen benim yanımdasın hiç düşünmeden takıldın peşime. Senin de görmek istediğin yerleri göre biliriz."
" Sen ciddisin."
" Evet, Ala ciddiyim."
" Gidiyoruz yani."
* Evet dedim ya Ala."
Sevinçten çıldıra bilirdim bu yaşam tarzından önce benimde hayallerim vardı umutlarım planlarım.
Gerçekleştiremeyecektim çoğunu, gerekte kalmamıştı aslında.
Eceliyle ölen hiç vampir görmemiş duymamıştım.
Ölümsüz değildik ama en az bin yılı rahatlıkla deviriyorduk.
Bunu da duymuştum aslında.
Raki bu ıssız yerde önden koşuyordu, hemen arkasından ben geliyordum.
" Bunu gördün mü Ala?"
" Neyi Raki."
" Karşıdaki ışıkları."
" Evet gördüm."
" İşte orası sayesinde gideceğiz."
" Havaalanı mı ama nasıl?"
" Uçağa gizlice gireriz."
" Yakalanırsak?"
" Öldürürüz."
" Tamam, bana uyar Raki."
" Bunu istediğine emin misin?"
" Sen mutluysan bana da uyar Ala."
Havaalanın en uç kısmından atlamıştık hiç hız kesmeden binaya yaklaştık. Güvenlikler gözüktüğünde normal insanlar gibi yürümeye başladık. İçeriden İngiltere hangi uçak ne zaman öğrenmeliydik.
Girişteyiz sıska güvenlik tuhaf tuhaf suratımıza bakıyor.
Girdik çok insan var fark edilmeyiz. Burası yol kenarındaki kervansaray gibi adını bile hiç duymamıştım.
Saat 01.013
Biraz içeride dolandık şehirlerarası uçuşlar solda. Ülkeler arası uçuşlar ise sağdaki taraftaydı. Gözlerimiz sağ tarafı yokluyordu.
Chicago 02.15
New York 02.50
Washington dc 03.15
Londra 01.15
" Aman tanrım! Ala iki dakika sonra kalkacak hızlı olmalıyız." Koşar adımlarla kalkışların olduğu yöne ilerledik kapıda altı görevli vardı.
" Bileti isteyecekler Raki."                                 " Koşmaya başla Ala uçak tam havaalanından uçmaya başladığın tekerleklerine atlayacağız."
" Tamam Raki merak etme."
" Görevliler bize doğru bakıyor saat ise 01.14 yapabiliriz."
Görevliler kapıya barikat gibi diziliyordu. Biz hayla koşuyorduk.
Raki bağırmaya başladı.
" Çekilin annem kaza geçirmiş arabama gidiyorum."
Hayla koşuyorduk.
Görevliler çekilmiyordu.
" Lütfen çekilin! Arabama gitmem gerek."
Adamlardan en yaşlıca olanı arkadaşlarının kolundan tutup kenara doğru itekledi yolu açmışlardı ama uçak havalanıyordu. Kahretsin böyle gidersek kaçıracağız.
Kapıdan çıktık binanın arkasına doğru döndük adamların gözünden kaybolmalıydık.
Binanın arkasında bütün hızımızla çıkıp uçağa doğru koşuyorduk tekerlekleri hayla açık yetişeceğiz.
Saat 01.17 tekerleklerin üzerindeyiz. Yerden yükseliyorduk. Mekanik bir ses çıktı tekerlekler kapanıyordu. Çok dardı çok küçük bir ışık yanıyordu yüzümüze seçmeye yetecek kadar ışık.

DOYUMSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin