Çevre kalabalıktı çok beni tanımayan insan yoktu. ama ne kadar tanıdıkları ve tanıması gerektikleri benim bileceği birşeydi . Adamına göre muamele ettiğimi söylerdi hep Güzeliğim!
Güzellik kim diye soracaksınız şimdi bana haklı olarak. Onu da anlatacagım merak etmeyin ama az daha sabır...
Günlerim daha da amaçsızca geçmeye başlamıştı. yaptığım tek şey arkadaşlarımla yiyip içip gezmek, günü birlik kız arkadaşlarım.Daha da saçma sapan bir hal alıyordu hayatım. Şikayetçimiydin diye soracak olursanız! Tabii ki hayır. Çünkü hayattan bir beklentim yok. Çabalamam da saçma olacaktı dediğim gibi sadece günü yaşıyordum ben.
Artık birşeyler yapmam gerekiyordu. yeni ugraşlar edinmem gerekiyordu. Turizim Otelcilik mezunuydum ama tur rehberliği veya aşçı olmak bana göre değildi. Neden okuduğumu hic sormayın bende hatırlamıyorum. Edebiyata merakım çocukluğumdan geliyor aslında ama hic o yönde ögrenimimi tamamlamayı düşünmedim. Yazmaya olan merakım ve yeteneğim çocukluğumdan beri sure gelen bir alışkanlık.Noktalama işaretlerine dahi dikkat etmem, düm düz yazarım sadece.. Alaylı dedikleri bu olsa gerek. Fazla meraklı bir yapım vardır ilginç şeyleri araştırmak , araştırdığım konuları sorgulamak, arkadaş ortamında ufak münanzaralar yapmak hoşuma gitmiştir hep.
Dediğim gibi sosyal yaşamım .. Anlatacak pek fazla birşeyim yok o dönemime dair.Hatta sıkılmaya başladıgımı soylesem abartmış değil, aksine eksik bile söylemiş olabilirim.Yeni arayışlar içerisine girdim bir dönem. Arkadaşlarımı unutmuş değildi tabiki. Yine günün büyük bir bölümünü onlara ayırıyordum; ama aklım bana aitti sadece. Sürekli düşünüyordum . Kaç defa kurdum bozdum düşüncelerimi. Bir süre böyle devam etti bu. Her zaman akşamları gittiğimiz alkollü bir mekan vardı Ataşehir'de.O mekenı hepimiz çok seviyorduk .. Ortamın o loş ışıkları sessizlik ve dinginlik bana huzur veriyordu. Hayata katılabilecek güzel bir değer olduğunu veya zaman gecirmekten keyif oldıgım bir yer olduğundan sahibine büyük hayranlık duyardım. Minik bir dükkan ama bi o kadar da çok terçih edilen bir yer'dı.
Artık ara vermeden sıklıkla gidiyordum oraya. Huzurlu oluşumdan olsa gerek yeniden yazmaya başlamıştım orda. Yalnız gidiyordum artık . Kendime ve yazılarıma zaman ayırıyordum. Aylarca bu böyle devam etti. Gerçekten güzel işler çıkartıyordum ortaya o huzurlu mekanda. Tekrar yazabildiğim için çok şanslı hissediyordum.
Yine birgün evden çıkıp birşeyler karalamak için Ataşehire geçtim. Minik ama çok şirin bir caddede'ydi dükkan. Caddenin başına geldiğimde bir garipli sezdim. Işıkları yanmıyordu. Biraz daha yaklaştığımda kapısınında kapalı olduğunu farkettim. Camdaki yazı ilişti gözüme . Devredilecegi yazıyordu.
Sanırım birkaç dakika öylece durdum ilanın asılı olduğu camın karşısında . İdrak etmeye çabalıyordum böylesine tutulan bir mekan, neden devredilmek isterdi ki?
Ufak bir market vardı hemen yanında. Hızlı adımlarla markete doğru yurumeye basladım. İçeri girdikten sonra bir kaç çalışanla konuşmam , dükkanın sahibinin babasının vefat etmesi üzerine memlekete göçmek zorunda kaldıklarını öğrenmeme yetti.
Usulca uzaklaştım o şirin cadeden. Durmamın bir anlamı yoktu çünkü artık o huzurlu mekan gibi yazılarımda yoktu, kaybolmuştu.Kırgınlığımın tarifi yoktu. Mekanın sahibine çok kızgındım aslında ama gerçekten sebebi büyüktü.
Peki o şirin mekana ne olacaktı. ben huzuru bir daha ne kadar zaman arayacaktım. Belkide hiç bulamayacaktım. yazarlık hayatım burada son bulacak sanırım. Kafamdaki tonlarca soruya cevap ararken uyuya kalmısım salondaki o rahat kırmızı koltuğumda.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARİP ADA'M
RomansaHayatı oluruna bırakmış,amaçı olmayan felsefist bir yazara aşık olan kadının, aşkını adamın ağzından kaleme aldığı, sevmeye , aşka, bağlılığa dair hayattan en çok ta kendinizden birçok şey bulabileceğiniz bir hikaye.