Bir anda korku denemez belki ama irkilerek uyandım. Beynimin içindeki bir ses hiç durmadan benim olmalı diyordu...O şirin mekan benim olmalıydı.
Hemen telefona sarıldım. Tek başıma cesaret edemedim , büyük bir sorumluluktu çünkü.
Emir'i aradım... kardeşim, ortak oluyoruz dedim bir hevesle! çocuk şaşırmıştı haliyle . Çok şirin bir mekan var ve bizim olmalı dedim. Emir benim çocukluk arkadaşım hayatta güvendiğim tek insan diyebilirim. Hemen çık mekanın oldugu yerde buluşalım dedim. Hiç sorgusuz sualsiz tamam dedi, kardeşim. Daha çok heycan sarmıştı o an ama daha da güçlendiğimi hissettim.
Emir'e benim için bu işin ne kadar önemli oldugunu bi hevesle anlattım. Şaşırmamıştı ,çünkü heycanlı bir insandım isteklerim doğrultusunda. Günün sonlarına yaklaştığımızda mekan artık bizimdi. Hayırlı olsun ortak dedi ve sarıldık mutluluğumun tarifi yoktu . Çocuklar gibi uçuyordum adeta sevinçten . Bana huzur veren o ufak şirin dükkan artk benimdi, bizimdi. kardeşim dediğim hayatta tek güvendiğim insanla benimdi.Artık sabahları erkenden uyanıyordum. Açmam gereken bir dükkanım vardı çünkü. Gece geç saatlere kadar orda çalışıyordum. Hiç yorulmuyordum ama ,şikayetçi değilim yani bu konuda. Yeri geldiğinde müşteriyle ilgileniyordum yeri geldiğinde temizlik yapıyordum. Tek değildim beraber çalıştığım iyi bir ekibim vardı ama ben orada çalışmaktan keyif alıyordum. Dükkanın sakin ve sessiz olduğu saatlerinde yeni başladığım romanımın üzerinde çalışıyordum. Kendime o şirin caddeye bakan tarafta camın kenarında ufak bir köşeye minik bir kitaplık içinde kitaplarımın olduğu, hemen önünde kırmızı tekli koltuğum onun önünde ise minik sehpa ile döşediğim köşemde mutluydum. iyi işler çıkardığım için keyifliydim çok.
Elif hep yanımdaydı, yardım ediyordu bana . dükkanın adını da tasarımı da hep ona bırakmıştım. bana çok uygun güzel de bir isim bulmuştu kardeşim.Garip Adam olsun ismi abi dedi. Çizimini de yapmış, çok hevesliydi... değişik bir isimdi ama yalan yok garip bir adamdım. Farklı farklı objeler getirirdi her gelişinde ve hepsinin de ayrı bir hikayesi vardı.
Bugün geldiğine vazo gibi bişey getirmişti . Hep şaşırtırdı kelebek beni ki , bugün de şaşkındım... vazonın ince uzun silndir seklinde belkide ağaç dalı gibi üç tane ağzı vardı. Bu ne Elif'im dedim? '' Aşka Hakimiyet'' abi dedi. Böyle garip birşeyin aşkla alakası olması ilginçti.+Yani Elif'im ?
-Ağabeycim bu uzun olan iki ağız, kadın ve erkek . Diplerinin biriktiği yer de duygu havuzu yaşanmışlıkların anıların birleştiği bölüm.
- Peki kardeşim bu diğer kısa ağız neden var?
-O ağız üçüncü kişi ağabeycim... anılar ve hatıralar verilen değerlere göre biçilir. Aşkta karşılıklı değer eşit olmalıdır. Biri diğerinden daha fazla değer veriyorsa her seferinde o duygu havuzu taşar üçüncü bir kişi araya girer. yani demem o ki aşk'ta sevgi de değer de eşit olmaldır . ilişkinin devamlılığı için .Yani bir nevi duyguya hakimiyet.Yine şaşırtmıştı beni deli kız. Efsanevi bir hayal gücü vardı. Peki kelebeğim hadi şimdi ona güzel bir yer bul bakalım dedim. Hevesle fırladı yerinden. Girişteki ince uzun eski eşyalar müzesi adını verdiğim büfenin üzerine bıraktı. Geç oldu kelebeğim hadi çıkalım artık dedim.
Neşesi hiç bitmezdi Elif'in... yol boyunca arabanın içinde şarkılar soyledi , gün içinde yaptığı şirinlikleri anlatıp beni de neşelendirdi.
Lunapark'ı çok severdik çocukluğumuzdan beri... Gidelim ister misin diye sorma gafletinde bulundum. Sevinçten havalara uçtu adeta. Orda da hiç yerinde durmadı...parktaki bütün oyuncaklara en az ikişer kere bindik. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık gece yarısı olmuştu ve biz çok yorulmuştuk. Eve gittiğimizde ikimizde bir köşede uyuya kaldık.Güneşin ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Bir gariplik vardı üzerimde ilgiç bir şekilde huzurlu hissediyordum. Yataktan hızlı bir hareketle fırladım, hazırlanıp Garp Adam'a geçmek için sabırsızlanmıştım adeta. Her gün ilk günkü hevesle çıkadım evden ama dediğim gibi bugün gerçekten bir gariplik vardı seziyordum...
Saat çok erkendi ben açtığımda dükkanı. Çayı çok sevdiğimden olsa gerek ilk işim çay demlemek oldu.Sabahları o şirin cadde pek sessiz ve tenha olurdu, araba bile tek tük geçerdi. Çayımı alıp kırmızı koltuğuma geçtim. Bir dolu fikir vardı aklımda yazmaya dair ... çayımdan bir yudum aldım, o sıra kapı açıldı. Garipti, bu saatte pek müşteri gelmezdi Garip Adam'a.
Pek narin çırtı pıtı bir ses duydum önce...-Çok soğuk!
Bu sene kış gerçekten çok çetin geçiyordu. Şubat ayındaydık ve yağışlar hiç kesilmiordu. O günde kar yağıyordu ve dışarısı gerçekten soğuktu çok.Ayağa kalktım o ince ve narin sesin sahibini çok merak etmiştim. Kapıya doğru eğildim eski eşyalar müzesinden kapı pek gözükmüyordu.
-Kimse yok mu? dedi. bu sefer de...Hızlı adımlarla yanına gitmeyi düşünmüştüm, gördüğüm o ilk an'a kadar. Sesi kadar kendisi de narin ve bir kadar güzeldi karşımdaki kadının...
![](https://img.wattpad.com/cover/102868821-288-k629442.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARİP ADA'M
Roman d'amourHayatı oluruna bırakmış,amaçı olmayan felsefist bir yazara aşık olan kadının, aşkını adamın ağzından kaleme aldığı, sevmeye , aşka, bağlılığa dair hayattan en çok ta kendinizden birçok şey bulabileceğiniz bir hikaye.