O da hiç çıkmadı dışarı , halbuki arada bir çıksaydı ve ben görseydim güzel olmazmıydı? adı.. adı neydi? hay aksi sormak aklımın ucundan bile geçmedi.nasıl bir hayatı var ne seviyor acaba ? nelerden hoşlanır? ne yapmalıyım onunla arkadaş olabilmek için? bütün gün ona dair sorular aklımı kemirdi durdu.
Hava kararmıştı artık saat 5'i geçiyordu. Düş Yeri'nin kapısı açıldı ve güzelliğim belirdi kapıda.Elindeki anahtarla kapıyı kitledi ve anahtarı yine siyah el çantasının içine bıraktı. sanırım gün bitmişti onun için gidiyordu. Sonra arkasını dönüp cadde boyu yürüdü o narin edası ve topuklu ayakkabılarıyla.
Neden bu kadar etkilenmiştim ki , gecirdiğimiz bu kısacık süre beni bu kadar çok düşündürecek ne olmuştu ? Acaba o da bana olanlardan nasibini almışmıydı. Benim yaptıgım gibi koca bir günü düşünerek mi geçirmişti. ya da tam aksine kapıdan çıkar çıkmaz bir önemim kalmamıştı belki onun için. Böyle düşünmüş olsa bile ona kızamazdım çok tatlıydı çünkü güzellik. Bu kelime sanki onun için bulunmuş gibi geliyordu . Daha güzel bir adı vardı belkide hala bilmiyor oluşumdan onu bu şekilde telafuz ediyor da olabilirim ama onu herkese anlatmak , kar yağan bu caddeye sokaklara haykırmak isteyen bir his vardı içimde.Kafe ye gelen müşterilere, çalışanlara, sokaktan geçenlere, Emir'e, Elif'e herkese anlatmak istiyordum.
Bıraksalar günlerce haftalarca hatta aylarca düşünebilirdim Güzelliğin tebessümünü, herşeye başını yukarı aşagı sallayarak cevap verişini, üşüyen ellerini nefesiyle ısıtmaya çalışmalarını, topuklu ayakkabılarını siyah çantasını başındaki beresini boynuna taktığı şalını siyah pardüsösünü kısacası ona dair herşeyi.
Bir an omzuma dokunan el ile irkildim. Başımı kaldırdıgımda omuzuma dokunanın ekip şefim Ahmet olduğunu farkettim. Ömer bey artık çıkalım mı? saat gece yarısına geliyor nerdeyse dedi. Saat gerçekten de çok geç olmuştu zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Haydi o o zaman deyip bir anda ayağa fırladım. O sırada Ahmet;-Afedersiniz Ömer bey biraz dalgındınız bugün iyisiniz değil mi? . diye sordu.
İyi olduğumu belirtircesine ufak bir tebessümle başımı yukarı aşağı salladım ve iyi geceler arkadaşlar deyip çıktım Garip Adam'dan.
Dışarıda çok güzel bir hava vardı, üşümüyordum. Kar o kadar güzel yağıyordu ki yürümek istedim. Yerler evlerin çatıları cam kenarları bembeyazdı. Şehir bu gece gözüme ilginç bir şekilde güzel gelmişti. Bu sokakta güzellik'le beraber olabilmenin hayaliyle yürüdüm... Epeyi bir yürümüş olacaktım ki eve kadar getirmişti beni ayaklarım. Kinaye yapmadım aklım güzellikteydi, beni evime getiren sadece ayaklarımdı.Eve girdigimde ne bir ses nede bir ışık vadı. Elif uyuyor olmalıydı.Hafifce odasının kapısını araladım. Meleğim benim uyumuş. Hiç ses etmeden çıktım odadan.
Bir an önce sabah olsun istiyordum.Onu tekrar görebilmek için. Ama düşünmekten uykum gelmiyordu bir türlü. Yatakta dönüp durdum uzun bir süre. Bugün yaşadıklarımı güzelliği düşündüm. Benim gibi, kadınlarla bu kadar alakalı bir adam için bu içimdeki çekingenlik çok yersizdi aslında , bu zamana kadar hayatıma girip çıkan kadınları düşünürsek eger .Bu sabahta gelir mi acaba Garip Adam'a ?
Yine erkenden gidip açmalıyım dükkanı. Belki o da beni düşünüyordu şu an. düşünüyormudur sizcede. yoksa yersiz düşünceler içerisinde miyim kısacık bir sürede ettiğimiz o kısacık sohbete dair hiç düşünmüşmüydü birşey. kendimi geçtim, o bir fincan çay'ın hatırına düşünmüş olsa bile güzel olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARİP ADA'M
RomanceHayatı oluruna bırakmış,amaçı olmayan felsefist bir yazara aşık olan kadının, aşkını adamın ağzından kaleme aldığı, sevmeye , aşka, bağlılığa dair hayattan en çok ta kendinizden birçok şey bulabileceğiniz bir hikaye.