Sabahları hep bu kadar erken mi açıyordu yoksa istisna-i bir durum mu yaşanmıştı bugün bilmiyorum. Ama sabah yine aynı saatte çayımla ben güzelliği bekliyor olacagım Garip Adam'da. Bakın bundan eminim işte.Uyumaya zorladım kendimi bir an evvel güneş doğsun istiyordum artık.
Güneş'in ilk ışıklarıyla açtım gözlerimi.Hızlı bir şekilde hazırlandım . Elif'e bakıp hemen çıkacağım evden.Odasına gittiğimde uyanmıştı çoktan. Her sabah yaptığım gibi günaydın kerata deyip saçlarını dağıttım ellerimle. Çok neşeliydi ilk defa kızmadı saçlarını bozduğuma. Hayırdır kelebek?? dedim. Abi, staj yerim belirlendi Amerika'ya gidiyorum 20 günlüğüne dedi. Önce bir duraksadım ilk defa bu kadar uzun bir süre ondan uzak kalacaktım.Ama ne zamndır bunu bekliyordu ve cok mutluydu, bencilliğin hiç zamanı değildi. Duraksadığımı anlayınca yüzü düştü. Onu oyle görmeye hiç dayanamıdığımı çok iyibilen bir oyuncuydu güzel kardeşim. Afferim prenses dedim kocaman gülerek.Abicim deyip boynuma atılıverdi.Benim de sana bir haberim var Elif hanım, yenge getiriyorum sana dedim.
-Allah Allah Ömer beye bakın ole herkesi gelin almayız biz kimdir ,kimlerdendir bu yenge ?..
deyip gırgıra aldı beni.
+Yaramaz sen abinle dalga geçmeye utanmıyormusun. dedim.
-Bitanecik abim seni paylaşmak çok zor benim için ama sen seçtiysen mutlu olucaksan eğer benim de başımın üzerinde yeri var.
dedi.
+Minik kelebeğim beni de düşünürmüş abisinin bitanesisin sen. dedim. Sarıldık.
O sırada gözüm saatime takıldı geç kalıyordum hemen evden çıkmam gerekiyordu.. Yanağına bir öpücük kondurup, çıktım ben kelebek dedim ve odadan fırladım . Akşama uçağım var diye seslendi arkamdan . Tamam seni ben bırakıcam hava alanına dedim ve apar topar ayakkabılarımı montumu alıp çıktım evden.Ataşehir yine çok sessizdi bu sabah. O şirin caddeden tek bir araba veya bir insan geçmiyordu. sokakta iki tane kediden baska kimsecikler yoktu, esnaf da dahil buna. Düş Yeri Butik'in tam karşısında kaldırımda durdum Güzellik gelmişmiydi acaba merak ediyordum. Gerçi saat hala erkendi.Dükkanında açılmış olduğuna dair hiç bir kıpırtı yoktu.Hızlı bir şekilde Garip Adam'ı açtım , mutfağa geçip çayı demledim ve kırmızı koltuğuma geçerken kütüphaneden elime geçen ilk kitabı alıp sayfalarını karıştırmaya başladım. aynı zamanda gözüm Düş Yeri Butik'te , kullağım ise kapıdaydı. Dün sabah olduğu gibi yine geleceğine dair hayaller kuruyordum.Ama bu sefer daha uzun sohbet etmek istediğim konusunda kararım kesindi.Kitabın sayfalarını karıştırmaya devam ettim bir süre okuyamıyordum okusam da hiç birşey anlayamıyordum. Aklım güzellikteydi. saat geçiyordu ve hala gelmemişti.
Zaman ilerledikçe ümidim kırılıyordu gelmeyecekti belki, belki bugün dükkanını bile açmayacaktı.
Çayımı almak için kalkıp mutfağa geçtim.O sırada kapının açıldığını duydum. Fincanımı alıp mutfaktan çıktığımda eski eşyalar müzesinin yanında duruyordu Güzellik.Yine ellerini nefesiyle ısıtıyordu, yine üzerinde siyah pardisösü başında beresi kolunun altında siyah cantasıyla karşımdaydı.Ayağında bu sefer yine siyah ama topuksuz çizmeleri vardı. Siyahı seviyordu sanırım.Gelmeyecegine o kadar emin olmuşum ki şaşırmıştım çok . Bir an ne olduğumu nerde olduğumu unuttum. Boğazım düğümlenmişti sanki hiç birşey diyemedim. Yüzümdeki ifade şaşkınlığımı apaçık ele veriyordu.-Benim içinde bir finncan çayın varmı? dedi.. Üşüyen ellerinin arasından.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARİP ADA'M
RomanceHayatı oluruna bırakmış,amaçı olmayan felsefist bir yazara aşık olan kadının, aşkını adamın ağzından kaleme aldığı, sevmeye , aşka, bağlılığa dair hayattan en çok ta kendinizden birçok şey bulabileceğiniz bir hikaye.