Atlas ile Ayça uyuyordu.
Beraber.
Atlas'ın eli Ayça'nın belinde.
Atlas'ın yüzündeki ifade huzurlu.
Mutlular.
Ruhları bile duymamış.
Ben burada panikle bağırıp çağırıp, zile basarken ruhları bile duymamış.
Eve girebilmek için dizlerimi kanatırken ruhları bile duymamış.
Atlas bana yaşadıklarını anlatırken yanında o varmış.
Oysa ki inanmıştım.
Sahi, dünyanın en acı verici şeyi değil midir bu?
İnanmak.
Acı, tabii.
Yakıyor insanın kalbini, en derinden.
Ben onun için ciğerim parçalanırcasına koşarken onun ruhu bile duymamış.
Yanında Ayça varmış çünkü.
Atlas'ın nefesini hissetmek nasıl bir duygu Ayça?
Benim aylardır ulaşmaya çalıştığıma iki günde ulaşmak nasıl bir duygu?
Kokusu nasıl Ayça?
Kokusu nasıl?