Lütfen multideki şarkıyı açmayı unutmayın.
Ve lütfen Lavin'in psikolojisinin ne kadar dağınık ve bozuk olduğunu hatırlayarak okuyun bu bölümü. O normal bir insan gibi düşünmüyor.
Ve böyle bir son yapmak asla aklımda yoktu. Hatta kitabı en baştan başlayıp düzenlemek istiyordum. Çünkü değiştirmek istediğim çok fazla şey var biraz saçmalamışım bazı yerlerde ama bu kitap bir anı olarak burada hep kalacak, ileride açıp okuyacağım ve gülümseyeceğim.
Sena Şener- Her an gidebilirim (Bu şarkı tam olarak lavini anlatıyor.)
ф
Yutkunamadığımız anlar olurdu.
Tırnaklarımızı etimize geçirip, yaşlı gözlerimizi insanlardan sakladığımız anlar.Bazen her şey çok fazla gelirdi. Kaldıramayacakmışsınız gibi hissederdiniz. Bu kadarı fazla, derdiniz. Bu kadarı fazla.
Ben bunları hak ettim mi? diye sorarsınız kendinize. Yüzünüzü yatağın soğuk tarafına dönüp gözlerinizi kapatırsınız. Sonra derin bir nefes çekersiniz içinize. Ben bütün bunlarla başa çıkabilecek kadar güçlü müyüm? dersiniz.
Cevaplar kişiden kişiye değişir. Benim cevabım kesinlikle hayırdı. Bütün bunlar fazlaydı, derin bir nefes aldığınızda geçmiyordu. Unutamıyordunuz insanların bakışlarını ve birinin bedeninize izinsiz dokunduğu gerçeğini ve kafanızın içindeki ses durmadan konuşmaya başlıyordu.
İçimde intihara meyilli biri varken yaşamak benim için zor olurdu. Ben kendimle başa çıkamazken insanların benimle başa çıkmasını bekleyemezdim. Bu bunalım halini başka insanlara çektiremezdim. Çünkü onlar hak etmiyorlardı.
Ama insan arkada bırakacaklarını düşünmeden edemiyordu.
Üzülürler miydi çok? Gerçi benim için üzülecek insan sayısı bir elin parmağını geçmezdi ama olsundu.
Atlas'ın yıkılmış halini gördüğümde, silahın elimden kayıp gitmesine izin verdim.
Ona veda etmeden gidemezdim ki.
Gülümsedim acıyla ve kollarımı açtım sarılması için... Hiç durmadı, kocaman kollarını etrafıma sarıp kafasını boynuma gömdü. Saçlarımı okşadı.
"Çok korktum," dedi. "Çok korktum, ilk defa birini kaybetmekten bu kadar korktum. Lütfen bir daha beni yokluğunla sınama, yalvarırım."Kalbim acıyla sızladı. Söyleyemezdim ki ona gideceğimi.
Söyleyemezdim ki veda etmek için durduğumu.
Bunun yerine daha da sıkı sarıldım.
"Cezalarını çekecekler, Lavin." Geri çekilip saçlarımı yüzümün arkasına ittirdi ve alnımdan öptü. "Tüm varlığım üzerine yemin ederim ki, sana ne yaşattılarsa bin beterini yaşatacağım onlara. Cehenneme çevireceğim hayatlarını ve sana yaptıklarının pişmanlığıyla yanıp kavrulacaklar allahın her günü."
"Şş," Yanağından öptüm. "Şimdi bunlardan konuşmayalım. Beni sahil kenarına götürür müsün? Sadece seninle kalmak istiyorum. Bir süreliğine bunları hatırlamak istemiyorum. Lütfen gidelim."
Silahı yanımdan aldı ve pantolonuna sıkıştırdı. "Bu bir süre bende kalsın olur mu?" Ah, Atlas. Kafasını ölümle bozmuş birini engelleyemezsin.
Başımı salladım. "Kalsın." Ona ihtiyacım yok. Özgür hissederek öleceğim. Kafamda bir kurşunla değil.
Ve o gün, sahilde güneşin doğuşunu izledik beraber. Gözlerinin içine bakıp onu ne kadar çok sevdiğimi anlattım. Yüzlerce kez öptüm, sarıldım. Kendimce veda ettim ona.