6 ☆

24.1K 933 73
                                    

Arkadaşlar elimde yayınlayacak bir sürü bölüm var, hikayeyi okuma listelerinize eklerseniz, bir de oy ve yorum esirgemeyin, geri döndüğümü bilmeyenlere kolayca ulaşırız. Seviliyorsunuz.

☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6ϟ

"Savaş?" deyip gözlerimi ovuşturarak sonucu değiştirmeyeceğini bildiğim halde tekrar bakmayı denedim. "Sensin bu."

"Evet, benim." dedikten sonra alaylı sesi ani bir değişikliğe uğrayıp yumuşadı. "Sen iyi misin? Bir şey mi oldu?" Saçlarıyla tamamen aynı renk olan açık kahverengi gözlerini kısmış bir şekilde, herhangi bir sorun arıyormuş gibi dikkatli bir şekilde beni inceliyordu ki bu ciddi anlamda rahatsız ediciydi ama o an için bunu umursamayacak kadar şokta ve şaşkındım.

"Yaşıyorsun. O da yaşıyor? Yanında mı?" diye heyecandan nefes dahi alamadan ardı ardına sıraladım kelimelerimi. Susup ciğerlerime temiz havanın dolmasına izin verdiğimde sakin olmam gerektiğine ikna ettim kendimi. Güçsüz olarak algılanmak istemiyordum, öyle olsam bile.

Savaş'ın suratına üzgün ama umut dolu bir halde baktım. Çetenin tamamen ortadan kaybolması saçma bir şakaydı değil mi? Savaş buradaysa o da gelmiş, geri dönmüş olmalıydı. Şimdi de "Şaka!", deyip karşıma çıkacaktı. Bomboş yola ve etrafıma kırgınlıkla baktım. Niye saklandığı yerden hala çıkmıyordu? Neredeydi?

"İyi mi o?" derken farkında olmadan ellerimi sıktığımı fark ettim, az kalsın tırnaklarımı avucuma geçirecektim, zaten uyurken bunu yapmam yeterince zavallıca değilmiş gibi.

"Kim, ne?" deyip uzun bir süre duraksadı ve sonra gözlerinden bana yönelttiğine emin olduğum acı dolu bir bakış geçti. "Hayır, yanımda değil. O gitti."

İçimdeki sese akıl danışmak istedim ama o kara gün dostu değildi, zor zamanlarda olduğu gibi beni yalnız bırakmıştı. Teoriler, senaryolar ya da başka bir şey yoktu. Gerçek saftı, yalındı, karşımdaydı ama ben haftalardır kendimi inandırdığım bu oyunu sürdürmeye devam ediyordum. Olup biteni idrak edebilmem için yedi milyar insanın daha kaçının gerçeği suratıma çarpması mı gerekiyordu, hiçbir fikrim yoktu.

Belki de daha etkili biri tarafından sarsılmaya ihtiyacım vardı çünkü dayanamıyordum. Güçlü olmak istedim. Güçlü olup annem gittiğinde yaptığım gibi, Özgür'ü unutmak istedim, hafızamın bunu kendiliğinden yapmasını umut ettim. Ayrıca kalıplı yapısına rağmen Savaş'a sıkı bir yumruk geçirmeyi de diledim o an. İfadesiz yüzü ve açık renkli gözleriyle bana onu anımsattığı için. Onu tanıdığı halde, gideceğini bile bile ona aşık olmama izin verdikleri için.

"Gitti," derken kendimi o kadar sıkmıştım ki kelimeler anlaşılmaz bir mırıltı şeklinde dökülmüştü dudaklarımdan. Sanki konuşan ben değildim de bir başkasıydı. Kendimi zihnimdeki kalenin içine gömmüştüm de surların ardında yaşananları sadece dehşetle izlemekle yetinen bir yabancıydım sanki.

Kayıp Sayfalar | İz Serisi #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin