Bir türlü susmayan telefonun sesiyle uyanmak zorunda kaldım. Pazar günü en erken 12de kalktığım için homurdanıyordum. Saat 11 buçuktu, ve yarım saat erken uyanmıştım! Yatağımda doğrularak telefonuma uzanıp, açtım.
''Alo, Hazal?''
Bir an duraksadım. 'Kulaklarıma mı inanmayayım yoksa aklım bana oyun mu oynuyor' diye düşünürken aynı ses ikinci defa konuştu. ''Orada mısın?''
Yatağımda iyice doğrularak arkama yaslanıp nefes aldım. ''Buradayım'' dedim titrek olmamasına çalışsamda titrek çıkan sesimle..
''Nasılsın Hazal?''
''İyiyim de sen benim numara mı nereden buldun ya da neden aradın ki?'' sitemkar bir sesle bunu söyledikten sonra sustum ve cevap beklemeye başladım.
''Sakin ol. Simaydan rica ettim o da kırmayıp verdi. Bunda kızılacak bir şey yok.'' dedi pişman çıkan sesiyle.
''İyi. Peki, neden aradın o zaman?'' dedim sakin bir sesle.
''Cevabımı hala alamadım. Bir hafta oldu. O olaydan beri yüzüme bakmıyorsun, konuşmuyorsun. Tabi ondan öncede öyleydin ama artık bir cevap verme zamanın geldi bence. Sence?''
Bir süre cevapsız kaldığımda ''Hazal?'' diye seslendi. Yine dalmıştım ve sesiyle kendime geldim.
Geçen sene çok sevmiştim onu. Aşıktım. Her dakika aklımdaydı ve hiç çıkmıyordu. Sesine, bakışına, gülüşüne, saçına, duruşuna, hareketlerine, her bir şeyine aşıktım. Yakışıklıydı. Benim için en yakışıklıydı. Gözüm sadece onu görüyordu. Dünyada başka erkek yokmuşçasına seviyordum onu, deliler gibi.Ama şimdi...
''Hayır istemiyorum'' dedim net ve güçlü olmaya çalışan bir sesle.
''Ne?'' sesinden çok şaşırmış olduğu anlaşılıyordu.
''Seninle denemek falan istemiyorum. Seni istemiyorum. Artık istemiyorum. Beni rahat bırak olur mu?'' Gözümden akan birkaç damla gözyaşının akmasına izin verdim. Nede olsa görmüyordu..
''Beni seviyor musun?'' dedi. Ne kadar yüzsüzsün be!
''Sevmiyorum. Artık sevmiyorum Barış! Bunu kabul et artık tamam mı?''
''Ben sadece sen hala seviyorsun diye, daha fazla üzülme diye, ne bileyim ben de seni severim diye deneyelim istemiştim. Özür dilerim Hazal.''
Beni sevmiyordu hiç sevmemişti. İçimde azda olsa ona karşı bir hassas noktam vardı. Belkide.. Belkide biraz daha ısrar etse kabul edecektim. Beni sevmediğini bildiğim ve daha fazla üzüleceğimi bildiğim halde kabul edecektim. Bütün mantığımı yitirmiş ve verdiğim cevaptan pişman hissediyordum. Bir haftadır aynı cevap üzerine yoğunlaşmama rağmen şuan keşke öyle demeseydim diyorum. Belkide.. Deneyelim demeliyim. Belki.. Belki sever. Neden olmasın ki? Evet şimdi kabul etmeliyim...
Son sözünün üzerine bir şey dememiş düşünmeye koyulmuştum. Sessizliği onun bozmasıyla söyleyeceği şeyi heyecanla dinlemeye başladım. Evet kabul edeceğim!
''Tekrardan özür dilerim Hazal. Seni üzdüğümün farkındayım, yeniden üzdüysemde.. yeniden özür dilerim. Aslında şuan düşündüğümde ben hala Handeyi seviyorum. Neden onu sevipte sana teklifte bulunduğumu bilmiyorum. Onu unutturacağını düşünmüştüm.. Yani afedersin yaptığım yanlıştı, güle güle'' o kadar hızlı konuşmuştu ki.. Araya girip teklifini kabul ettiğimi söyleme fırsatı bulamamıştım. Dediklerini de zaten 'güle güle' dediği anda idrak etmeye başlamıştım.
Ağlıyordum. Sesimden bile anlaşılacağı üzere ağlıyordum. ''Güle güle'' Cevap vermesine izin vermeden telefonu hızla kapatıp yatağa yeniden girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçbir Şey Bitmiş Değil
Genç KurguLiseli genç bir kız.. Çok sevipte sevgisine karşılık bulamayan bir kız.. Bazen duygularına yenilen, bazen de yenilişlerinden sıyrılıp yeni başlangıçlara adam atan bir kız.. Çünkü onun için; hiçbir şey bitmiş değil...