GİRİŞ

399 29 21
                                    

O gün, geçirdiği en kötü günlerden biriydi. Yine terk edilmişti, sevdiği kişi tarafından. Eve girdiği gibi anahtarı masaya fırlattı, ceketini yere savurdu ve bağırdı; Neden lanet olası ben? Neden ben?

Üzerindeki siyah kumaş pantolonu ve beyaz tülden olan gömleğini acele ile çıkarıp odanın köşesine fırlattı. Koltuğun üzerinde ölü gibi duran şortunu ve rengi solmuş lacivert atletini üzerine geçirdi. Kendisini koltuğa attı ve ayaklarını koltuğun diğer ucuna uzattı. Masanın kenarında duran ıslak mendili alıp makyajını umursamazca sildi, yine gözleri masaya ilişti. Bardakta kalan birkaç damla suyu yüzüne döktü. Bu onu biraz da olsa ıslak mendilin verdiği histen kurtarmıştı. Banyoya gidecek enerjisi yoktu. Eski halinden eser kalmamış, nefes almak bile zorlaşmıştı artık. Yutkunmak boğazını kilitliyordu, canını acıtıyordu. Gözlerindeki yaşlar kurumuş artık istese de ağlayamıyordu. Beyaz tavanı hipnotize olmuş bir şekilde izlerken dudaklarından usulca şu kelimeler döküldü; bunu hak etmemiştim. Neden ben? Neden?

Yan daireden bağırış sesleri yükseldi, kafasını oraya çevirdi. Anlaşılan komşuları yine tartışıyordu. Yüzünde sinsice bir gülümseme oluştu. Koltuktan doğrularak kalktı ve radyoyu açtı. Çalan müzik onu bir nebze rahatlatmıştı. Coldplay her zaman sevdiği bir grup olmuştur. Radyonun sesini açtı ve mutfağa ilerledi. Raftan eski bir fincan çıkarıp kendisine kahve yaptı. Belini tezgâha yaslayarak kahvenin kokusunu içine çekti, kahvesinden bir yudum aldı. Kahvenin sıcaklığı dilini yaktı, fincanı sertçe tezgâha bırakarak cama ilerledi. Yağmur yağıyordu ancak yoğun bir sis vardı dışarıda. Bir parça ürkütücü bir parça da kayıp olmuş bir görüntüsü vardı. Bu onu yalnız hissettirmişti. Derin bir nefes aldı. Aldığı nefesi geri vermeden kapı aniden şiddetle yumruklandı ve zil hiç susmamacasına çalmaya başladı.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin