4

178 22 18
                                    


10.06.2016

Bugün üniversiteden mezun olacağım gün. Aslında mutlu olmalıyım ancak ağlayacak gibi hissediyorum. Mezuniyet balosuna Yağız ile gelmeyi istemiştim ancak küçük bey ile aramda bir yaş olduğundan dolayı benden bir yıl önce mezun oldu ve şimdi yurt dışına çıkıyor, geziyor kısacası hayatını yaşıyor. Onu en son üç ay önce gördüğümü hatırlıyorum. "Arya bugün Avustralya'ya gidiyorum. Dikkat et kendine." sadece bunu dedi ve gitti. Aradan geçen altı yılda liseyi bitirdik ve üniversiteye başladık. Yağız benden daha başarılı olduğu için eczalık fakültesini kazanıp bitirdi. Tabi ki dalga geçiyorum Yağız'ın benden çok da zeki olduğu söylenemezdi ya da benim daha salak olduğum. Artık mezun olduğuma göre kendime mimar hanım demem çokta yanlış olmaz. Evet, işkence gibi geçen dört yıldan sonra mimarlık fakültesini bitirdim. Ancak şu andan sonra ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Ben kendi kendime konuşmamı sürdürürken saçlarıma su dalgası, yüzüme hafif bir makyaj yapılıyor. Gözlerime sürülen fardan sonra gözümü açarak telefonuma sarıldım. Yağız'ın gelmeyeceğini bildiğim için baloya birlikte gitmeyi teklif eden Mete adında bir çocukla gitmeyi kabul ettim. Derken telefonumun titremesiyle ekrana baktım. Mesaj Mete'dendi.

"Hazır olduğunda mesaj at seni alırım." gönderdiği mesaj keyfimi yerine falan getirmemişti. Aklım Yağız'daydı. Ancak onun beni umursamadan gününü gün ediyor olması beni daha da keyifsiz yapıyordu. Bugün benim günümdü o yüzden artık Yağız'ı düşünmeyecektim. En azından düşünmemeye çalışacaktım. Tamam, belki biraz düşünebilirim.

"Tamam." yzzıp gönderdim. Ne bir gülümseme ifadesi göndermiştim ne de başka bir şey yazmıştım. Benim gibilere soğuk nevale demeyeceklerdi de kime diyeceklerdi?

Saçım ve makyajım bittikten sonra şoför ile eve geçtim. Elbisemi giyip giymemek arasında ikilemde kaldım. Elbisem beyaz ve balık modeldi, göğüs kısmından belime kadar olan parça dantelle kaplıydı.

"Umarım yakışacak." diyerek iç çektim. Aynada kendime baktığımda turuncu saçlarıma gerçekten çok yakıştığını fark ettim. Yağız olsaydı o da öyle söylerdi. Çok geçmeden odamın kapısı çalındı. Kapıyı belki Yağız gelmiştir diye bir umutla açtım ancak babam gelmişti. Beni yukarıdan aşağıya süzdükten sonra "Çok güzel olmuşsun kızım, mezuniyetini kutlarım." diyerek sarıldı.

Ayrıca aradan geçen altı yıl içinde tabi ki babam da bize yaptığı işi anlatmıştı. Ancak işleri herkesin yaptığı gibi o yapmıyordu, adamları yapıyordu. Ona hiç kimseyi vurup vurmadığını sormuştu Yağız. Saçma bir soruydu bu cevabı hepimiz kadar biliyordu. Aklımda yer edinen o gece ki kanlı gömleğini sormayı akıl etmiştim. Adamın biri saldırmış. Yani araları kötü olduğu bir adam varmış, adamlarını gönderip saldırtmış. O gece babamın adamlarından biri vurulmuş, ölmüş sanırım. O adamın kanıymış meğer. Bunun olması yaptıklarını haklı çıkarmıyor olsa bile yine de diğer adamın yaptığı da yanlıştı.

Saatin yediye geldiğini görünce Mete'ye hazır olduğumu söyleyen bir mesaj gönderdim. Yarım saat içinde kapı çaldı. İnerek kapıya baktım gelen Mete'ydi. Giydiği lacivert takım oldukça hoştu, açık kumral saçlarına fazlaca yakışmıştı. Ayrıca takım üzerine oturmuş ve hatlarını da ortaya çıkarmıştı. Tabi ki iğrenç derece de üzerine yapışmıyordu, öyle olsaydı gitmekten son anda vazgeçebilirdim. Elimi tutarak öptü ve "Çok güzel görünüyorsun." dedi.

Kalbimde küçük bir kıpırtı hissettim çünkü söylediği gerçekten hoşuma gitti. Yine de bir an için karşımda Yağız'ı görmek istedim.

"Teşekkür ederim." Otuz iki dişimle gülümsedim. Ardından arabasına yürüyerek baloya doğru yola koyulduk.

Yol bir saat kadar sürdüğünden geldiğimizden bu yana yaklaşık iki saat geçmişti yani şuan saat on civarlarındaydı. Zaman geçtikçe Mete ile daha samimi olmaya başlıyorduk. Artık soğukluğum rafa kalkmış kahkahalarım yerini almıştı. Demek ki Yağız dışında da beni güldürebilen birisi olabiliyormuş. Sonunda dans zamanı geldiğinde beni dansa kaldırdı. Ellerimi boynuna doladım, o da ellerini belime doladı. Dans ederken gözlerime bakıyordu yalnızca gözlerime. "Çok güzelsin." dedi yüzünde sakin bir gülümseme ile. Utanmış olacağım ki yüzüm kızarmıştı sıcaklığını hissedebiliyordum. Mete sol elini belimden çekip kızaran yanağıma değdirerek "Kızarmışsın, benden utanmana gerek yok ki" dedi. Bu lafı beni daha da utandırmıştı, kollarımı boynundan çektim "hava alsam iyi olacak." diyerek balo salonunu terk ederek büyük ve masallardaki gibi görünen balkona çıktım. 

Dışarıya çıktığımda hava sıcaktı ancak hafif rüzgârlıydı. Aldığım derin nefesten sonra rüzgâr yavaşça ciğerlerime doluştu. Nefesimi verirken ruhum da rüzgâra karışmış gibi hissettim, derken omzumda hissettiğim el ile kendimi topladım. Arkamı döndüğümde karşımda duran Mete'nin gözlerinde farklı bir ışıldama vardı. İçim kıpırdadı. Bir adım daha yaklaştı bana, irkildim. Az önce yaptığı gibi sol elini yanağıma koyarak biraz daha yaklaştı. O kadar yaklaşmışken heyecanlanmamam imkânsızdı. Dudakları dudaklarıma çok yakındı "Titriyorsun." dedi. Ancak ben evet bile diyemedim. Ben içimden cevap veremediğime yanarken Mete dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Beni öpmesinde hiçbir amaç bulamazken "Senden çok hoşlanıyorum Arya." dedi ve devam etti "Sevgilim olur musun?"

Heyecanlanmıştım. İlk defa birisi bana böyle bir teklifte bulunuyordu ve bugün fazla özel bir gündü. İçimden hayır demek gelmiyordu, bir şans vermek istiyordum. O anki samimiyetine ve kalbimin atışlarına yenik düşerek "Çok isterim." dedim. Gülümsedik ve ardından bana sarılarak "Beni çok mutlu ettin prenses." dedi. Kendimi prenses gibi hissetmiyordum ve hiçbir zaman bir prenses olmadım.

"Sende beni mutlu ettin Mete." gözlerim doldu. Bunu söylerken samimiydim ancak aradığım mutluluk bu değildi. En azından Mete'de olmadığını biliyordum.

Onunla her şeyin güzel olacağını umut ederek çok istediğimi söylemiştim. Ancak güzel şeylerin bir gün biteceği gibi bizim aşkımızda bitecekti. Çünkü biliyordum ki Mete gerçek aşkım değildi. Her zaman beklediğim adam değildi.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin