Gallantry - 3.bölüm

191 10 0
                                        

"Şimdiden anlaşalım...Yatakta ben yatarım.." dedikten hemen sonra koşarak yatağa zıpladım. Eminim ki aynı şeyi o bana yapacaktı ama yapamazdı. Çünkü o havalı tavırları bana sökemezdi.

"Komikmiş. Banyoya giriyorum ve çıktığımda koltuğa geçmiş ol..."

"Haa..öyle mi? Peki beyfendi..başka isteğiniz? Aşağıdan çay,kahve felan çağırttırayım mı???" Bir an durakladı. Gerçekten beni ciddiye mi almıştı?

"Hımm.. Banyodan sonra limonlu bir soda fena olmaaz.."

"Yaaaa...seni seni.." Lafımı tamamlamama izin vermeden banyoya girmişti. Ama doğru... Bunun suçlusu benim... Bunu ben hakettim...Hatta bana iyi oldu...

Tabiki de yılmayacaktım. O yatakta yatan benden başka kimse olmayacaktı.

Biraz yatakta dinlendikten sonra kalkıp akşam yemeği için giyinmeyi düşünüyordum. Bir motelde kalalı çook fazla yıl olmuştu ki hatırlamıyordum bile.. Özel bir şey giyinmeli miydim ki? Aslında bakarsanız benim umrumda bile değildi ama şu Eunjung denen kız yüzünden elim ayağıma karışıyordu. Üstüne kız kıza kalırız diye hayal etmiştim.

Geçen senenin yazından kalan çiçek motifli bağlamalı askısı olan elbisemi çantamdan çıkardım. Hafif ütüsü bozulmuş olsada bence üstüne yatarsam düzelirdi. Pratik çözüm! Ayakkabı olarak ise ... Tabikide yolculuk sırasında giydiğim spor ayakkabılarımı giycektim. Seçmek için fazla seçeneğim varmış gibi...

"MAAAMAAAA.....MAAAMAAAA(kısaca exo-mama şarkısı skhdskjdksjdjs)"

Bi bi dakka? Bir de duşta şarkı mı söylüyo? E yok artık... Yuh... Bu çocuk tek başına mı kalıyo bu odada.. Bi de mamaymış. O ne beee? Annesini mi özledi acaba... Ayyyyyyyyyy....

İçerdeki Kris'e çaktırmamak adına yavaşça banyo kapısına ilerleyip, kulağımı kapıya dayadım.

Ses gelmiyordu.

Ve tam o anda kapı açıldı.

"Haaayyy..."

"Burda ne arıyorsun?" Belamı.

"Hiiiççç...bi ses geliyodu da onu şeyyettim. Her neyse ben aşağıya iniyorum.. Hazırlan ve gel yada gelme. Umrumda değil." Arkama bakmadan kapıyı açtım ve tam o anda kapımızın önünde tam da kapıya vuracak olan Eunjung'la karşılaştım.

"Haaay... Hepiniz neden kapıların ardından çıkıyorsunuz????" Evet atarlanmıştım.

"Ben sadece yemeğe inelim diyecektim.."

"Tamam hadi biz inelim.."

"Peki ya kuzenin..." Sanane lan bundan.

"O mu? Gördüğün gibi bornozlu o yüzden..." Merdiven yönünü işaret ettim.

"Pekala... O zaman sen in Min Hee ben odada telefonumu unuttum sanırım. Ona bakıcam.." Ne cehenneme gidersen git. Zaten senin yüzünden bu salakla aynı odadayım. Gezimin ilk günü ne kadarda harika değil mi?

"Tamam ben aşağıdayım... Ve sende (Kris'e) çabuk ol.. Çünkü gelmezsen büyük ihtimalle çağırmak için tekrar ben yukarı geleceğim..." Evet, üşengeçliğim fazla olması benim hatam değildi.

Cevap vermedi.

Aşağıya indiğimde liderimiz, adını Seungho olarak hatırladığım, liderin en yakın arkadaşı olan çocuk ve joon masada oturuyorlardı. Sohbetin ne olduğunu bilmeden direk masaya oturdum.

"Oooo Min Hee gelmiş..." Joon yanındaki sandalyeye oturmamın sevinciyle az kalsın bardağını yere düşürecekti.

"Selam"

GallantryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin