"Demek seni buralarda görmek için hastanelik olmak gerekiyomuş." Yarım saattir kantinde küçücük bir masanın etrafında toplanmış, Ally'i dinliyorduk. Kendisi Kris'in babaannesinin -hani şu az kalsın pot kırmama sebep olan- karşısında oturuyormuş. Küçüklükten beri Kris'i tanırmış. Bi'şeyler...Bi'şeyler...
Ay bir de Kris'le önceden yarım saat konuştu bir de bizi meşgul ediyor. Zaten çok fazla zaman kaybettik ne diye bizi bekletiyo ki?
"Peki ya sen Min Hee? Seni zaten hiç göremiyoruz?" Hiçbir şey anlamamış gibi aval aval etrafıma bakarken Kris tarafından koluma dirsek yedim.
"Ha, evet, evet." Neye evet dediğimi bile bilmiyordum. Muhabbeti takip etmiyodum ki?
"Bizim burayada gelmelisin...Kris'e tembih ettim. Seni almadan gelmeyecek bir daha.." Noluyo diye düşünüyordum ama çaktırmadan devam ettim.
"Pekala, Amy..." Sol tarafımdan dirsek yerine bu sefer öksürme gelmişti.
"Nee var?" Ağzımın kenarıyla konuşarak etraftakilerin duyma olasılığını düşürmeye çalıştım.
"Amy değil Ally..." Uppps...
"Tabiki de... Ama ben ona Amy diyorum. Aramızda şaka.." Bir şişe serum daha alabilir miydim acaba?
"Her neyse. Bu arada bugün yola çıkamayacağız çünkü tekerlekten anlamadığı halde tekerleği değiştirmeye çalışan joon, arızayı daha da arttırdı. Şuan tamirde.." Bela peşimizi bırakmıyordu...
"Yani... Bugün burda mısınız?" Neden bu kadar sevinmişti ki?
"Öyle gözüküyor..."
"Aslında 2 hafta sonra benim doğum günüm ama benim o zamanlar yurtdışına çıkmam gerekecek. Bundan dolayı bu akşam kutlmayı düşünüyorun. Gelir misiniz?" Hayır. Hayır. No. No. Olmaz. Lütfen.
"Yani aslında fena olmaz ama..." TOP beleş yer bulunca benden de beter oluyorsun.
"Ama?" gözler Kris'e dönmüştü. Sonuçta onun akrabasıydı benim akrabam mıydı? Yani teknik olarak akrabamdı ama konumuz bu değil.
"Bilmiyorum ki..." Nasıl bilmiyosun? Bal gibi biliyosun işte.
"Tamam olarak kabul ediyorum ve bu akşam partime bekliyorum." Göz kırparak yanımızdan uzaklaştı. Bu da neyin nesiydi şimdi? Ben avrupa gezisi için para verdim!!! Saçma sapan partilere değil...
"Yalnız şunu söylemeliyim Ally'nin doğum günleri yani hatırladığıma göre fazla balo tarzı olur." Sen hala konuşuyo musun ya?
"Açıkcası benim yanımda balo tarzı bir elbise yok çünkü tatilde olacağımızı düşünmüştüm."
"Asıl soru yanında olan var mı olmalı bence. Takım elbise alan yoktur herhalde?" Seungho etrafına bakıp sallanan başlar görünce tezinin haklı olduğunu düşündü.
E pardonda biz şimdi ne halt edecektik? Yani gerçekten ne yapmamızı bekliyordu?
"Min hee... Madem sen de tanıyorsun Ally'i belki o bize yardım eder. Hem siz erkekler de fazla takılmayın. Bizim işimiz daha zor saç, baş.... Daha yeni ojemi sürmem gerek." Bir de başıma bu çıkmıştı. Ha ben kendimi giydirdim Eunjung'ı da peşimde sürekleyecektim.
"Hadi lütfen hadi telefon aç..." Telefon numarası ben de yokki....
"Ya bence gerçekten çok gereksiz değil mi? Yani ne bilim boşu boşuna giyinmeceler felan...." Destekçim Joon gene benden yana yorumunu yapmıştı.
"Açıkcası zaten bugün burdayız. Araba tamirde ve ben beleş yemek hoşuna gider diye düşünmüştüm. Bir lider olarak bunları düşünmek gerekir.." Eliyle kafasına destek yapmış olan TOP, niyetini fazlasıyla belli etmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gallantry
FanfictionSadece hayallerimi gerçekleştirmek istemiştim.. Başıma bu kadar büyük bela alacağımı nerden bilecektim ki..