Sabah yağmur sesiyle uyandım. Çatıya vuran pıt pıt seslerini her daim severdim zaten. Ama şuanda öyle bir baş ağrım vardı ki inanın yağmur sesini bile kaldıramayacak haldeydim. Üstüne yerde yatıyordum ve yastık olarak kullandığım şey bir insan bacağıyıydı.
Kalkamıyordum çünkü biri de aynı anda benim bacağımı bir yastık olarak kullanıyordu. Kalkıp bakacak hal bulamıyordum kendimde. Saat kaçtı? Sabahın 7'isi? Hafifçe doğrulduğumda bacağımda Joon'un yattığını gördüm. Başka yatacak yer mi yoktu be!!
Bacağımı kafasından yavaşça çektim ve ayağa kalktım. Beynimle birlikte belim ve boynumda tutulmuştu. Dün akşam ne kadar içmiştim öyle? Ben sana dedim Min Hee!!! Bir daha içmeyeceksin dedim!!! Dinlemiyosun ki beni!!
Yukarı kata çıktığımda odanın aşağıya oranla daha sıcak olduğunu görmem beni daha da fazla sevindirmişti. Tekrar uyumak istedim ama bu ağrıyla o kadar zordu ki.
Açıkcası nedensiz bir şekilde kalbim pır pır atıyordu. Hani nedensiz bir sevinç gelir ve sebebini anlamazsın ya. Heh işte! Bu geçen seferde de olmuştu. Yoksa yine... Ama Kris'le kol kola felan uyanmamıştım ki? Tamam tamam sorun yok. Büyük ihtimalle yağmur sesindendi.
Çantama uzanarak hapımı buldum ve içtim. Aslına bakarsanız geçen seneye kadar hap içemiyordum. Belki de ablama bu konuda bana yardımcı olduğu için minettar olmalıydım.
Kafamı duvara yaslayıp, gözümü kapadım. Hala yağmurun sesini duyabiliyordum. Yaz yağmuru... Acaba ablamların orda da yağmur yağıyormudur ki? Ah ne saçma sapan şeyler düşünüyordum böyle? Başımın ağrısı çeneme vurmuştu.
Hap içtikten yarım saat sonra kendimi bir insan olarak niteleyebilmiştim. Hala belim ve boynum ağrıyodu, orası ayrı. Bir daha bu kadar fazla içmeyecektim.
Cebimde bacağıma batan çubuğu çıkarmanın vakti gelmişti. Bunun burda ne işi vardı?
"Kim koydu ki bunu buraya!" Çubuğun üzerinde 1 yazıyordu. Çubuğa baktıkça dün yaşadıklarım kafamde netleşiyordu sanki.
BİR DAKİKA! 6 ve 1 öpücük!! Dün oyun oynuyorduk... ve biri beni öpmüştü!!! Bunu hatırlıyordum ama 6 kimdi ki! Zaten nerde gereksiz şey var hatırlarım, önemlileri hatırlamam. Tabiki...
Acaba o da benim gibi cebine felan koymuş olabilir miydi? Düşünmeden kendimi merdivenlerden iniyorken buldum. Hala hiç kimse uyanmamıştı. Joon'un yanına gittim - çünkü merdivene en yakın olan oydu - Etrafına baktığımda herhangi bir çubuk yoktu. Ardından hemen yanındaki Taemin'e baktım. Onun oynadığını bile hatırlamıyordum ki?..
Kris'in yanına geldiğimde onun da etrafının boş olduğunu gördüm. Neyse ki hiç birinde öyle bir şey yoktu ve bu bilinçaltımın bana yaptığı bir şakaydı. Evet. Aynen böyleydi.
Kris'in bacağının üstünden geçerken arkaya koyduğu eliyle sımsıkı bir çubuğu tuttuğunu gördüm. Olabilir miydi ki?
"Yok canım..." Fısıldamıştım.
Ses çıkarmamaya özen göstererek eğildim ve elindeki çubuğun numarasına baktım. Miyopluğum kurusun hiç bir şey göremiyordum. Kafamı daha da yaklaştırdığımda 6 yazdığını gördüm.
Dehşetle geri çekildim. Geri çekilirken ayağımın altındaki çubuğa bastım ve tam da Kris'in çaprazında yatan Joon'un üstüne düştüm. Evet bunu yapmıştım...
"Haaayyy.... Noluyoo???" Bir şey yok sadece üstüne uçtum.
Uyuyan herkes -Jongin fırlamıştı çünkü joon'a yakın yerde yatıyordu- uyanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gallantry
FanfictionSadece hayallerimi gerçekleştirmek istemiştim.. Başıma bu kadar büyük bela alacağımı nerden bilecektim ki..