9- İkizler

173 24 37
                                        

Havanın ciğerlerime dolması ile aniden uyandım.

Pembe bir yatakta yatıyordum. Etrafıma göz gezdirmeye başladım.

Baya kalabalık bir odaydı. Pelüş oyuncaklar, çiçekler, değişik heykelcikler, kıyafetler, her yere saçılmış cipsler...

Hepsi de nerdeyse pembeydi. Bir dakika geçmeden bu odada kafayı yiyebilirdiniz. Fazlasıyla pembe, fazlasıyla kalabalık, fazlasıyla göz yorucu.

Yattığım yerden kalkmadan önce her hangi bir yerime acı saplanacak mı diye bedenime bakıyorum. Kolumdaki kesik izi ile kafamdaki şişkinlikten başka bir şey göremiyorum. Doğruluyorum.

Üzerinde beyaz bir tişört altımda kot şort vardı. Birden kendimi garipsedim. Hiç böyle giyinmezdim. Daha çok gömlekler ve keten pantolonlar içerisindeydim.

Ayağımı yataktan sarkıttım ve çıplak ayakla yerdeki yumuşak pembe halıya bastım. Ayağa kalkar kalkmaz tam karşımda duran boy aynasında kendi yansımamı gördüm.

Yavaşça yaklaştım. Anlımdaki garip siyahlığa baktım. Ne küçük ne büyüktü. Açıkçası her yerimin pak olmasına karşılık, kömür sürülmüş gibi olan iz dikkatimi çekmişti.

Canım yanacakmış gibi sakince siyahlığa elimi değdirdim. Değdirirken burnum buruştu. Siyahlığı elledim ve hiçbir acı duymadım. İçimden bir oh çektim ve aynaya daha çok yaklaşarak baktım. Bildiğiniz kömür izi gibiydi. Parmaklarımı anlıma bastırıp silmeye çalıştım. Bir daha aynısını tekrarladım ama gitmemişti. Tam bir daha deneyecek iken zifiri sessizliği bozan bir ses duyuldu. Aşağı kattan bir patırtı duyuldu. Yarı korkmuş yarı meraklı bir şekilde kapalı olan kapıya başımı çevirdim.

Oyunlarda olduğumu biliyordum ve buda bir oyunun bölümüydü. Her bölümde zorlu engeller bizleri bekliyordu, bu yüzden sese aldırış etmemeye çalışıp odada kalmayı planladım. Pembiş bir odadan ne gibi zarar gelebilirdi ki? Duvarlar mı küçülecek? Sanmıyorum. En azından ben öyle düşünüyordum.

Geri aynaya baktığımda benim korku dolu bakışlarım yerine kocaman gülen bir Duru duruyordu. Şaşkınlıkla geri doğru sendeledim.

Gözlerini kocaman açmış, ağzı kulaklarına varmış bir şekilde bana kapıyı işaret etti.

"Aşağıya inmeyecek misin?"

Hemen mukabilinde benimde gözlerim ardına kadar açıldı. Aynadaki bana baka kaldım.

Suratı birden korku ile doldu ve parmağını bana göstererek "Arkanda!" dedi.

Tam arkama bakacak iken "Eğil!" dedi cırlayarak. Eğil der demez yere çömdüm. Başımın üstünden bir el geçti.

Aynadaki ben aynadan bir hışımla çıktı ve adama doğru atıldı. Yatağa doğru uçtular. Aynadaki ben adamın üzerinde zorlukla zapt etmeye çalışmaya başladı. Bileklerinden zorla tutuyor, değişik görünümlü ninjamsı şey de aynadaki benden kurtulmaya çalışıyordu.

Aynadaki daha çok dayanamam bakışı attı. Hemen bir şeyler aramaya çalıştım. İşime yarayacak herhangi bir şey. Yatağın yanındaki komodinin üzerinde, içinde yapay çiçekler duran bir vazo duruyordu. Hemen boğaz kısmından kavradım ve ninjanın başına geçirdim. Yüzündeki maskeden hiçbir etki yaratmamış, tam aksine daha çok sinirlenmişti. Maskenin ardındaki boğuk çığlıkları duyuluyordu.

Vazonun ağız kısmı elimde kaldı. Etrafıma, daha etkili bir şey bulabilmek adına bakacak iken aynadaki ben, elimdeki kırık şişeyi aldı ve tüm gücüyle ninjanın göğsüne sapladı. Ninjanın birden tüm gücü kesildi ve tiz bir çığlık attı. Aynadaki öldüğünden emin olana kadar ninajnın üzerinden kalkmadı. Ninja tamamen gücünü yitirip kolları yataktan aşağı sarktı ve aynadaki ben üzerinden kalktı. Üstüne başını düzeltti ve bana önceki gibi kocaman bir gülücük attı. Elini tokalaşmak için uzattı.

Ruh OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin