10- Koridor

157 26 47
                                    

Yerde, artık her şeyden bıkmış bir şekilde yatıyordum. En çokta acıdan bıkmıştım. Artık alışmıştım. Kalbime hançer bile saplansa gıkım çıkmadan ölürdüm.

Bacağımdaki bıçak canımı yakmaya devam ediyordu. Öncekine kıyasla biraz sakinlemiş gibiydi ve bu sefer bıçağı bacağımdan çıkartmak gibi bir zahmette bulunup acı çekmeyecektim. Bacağımı hareket ettirmemeye çalışıp etrafıma bakındım.

İnce ve uzun bir koridorun tam ortasında gibiydim. İki tarafımda, sonu belli olmayan bir uzantı varmış gibiydi. Koridor uzadıkça karanlıklaşıyor harika bir gizem ortaya çıkıyordu.

Yerde, kırmızı değişik desenlerle süslenmiş bir halı vardı. Desenlerin koridora kattığı klasik hava son derece hoştu. Bu hoşluğu duvar kağıtları da dahil oluyordu. Aynı şekilde kırmızı ve desenlere sahipti.

Bir arkama bir önüme bakıyorum. Kocaman bir bıçak geçirilmiş bacağım ile ne yapabilirdim? Koca denizi onca zorluklara rağmen aşıp geçmiştim ve büyük sona ramak kalmıştı. Bu bölümde kalmaya hiç niyetli değilim ama hiç yerimden kıpırdamadım.

Bacağıma baktığımda bıçağın yarısına kadar anca girdiğini gördüm. Yüzümü ekşiterek tam kabzasından tutacak iken hırlama sesleri duydum.

Tahmin ettiğim şeyin gerçekleşmemesi için içimden tüm duaları ettim ve korku dolu gözlerle karanlığın içinden çıkan iki tane tazı gördüm.

Birisi zincir ile onları zapt ediyordu ama bunun fazla sürmeyeceğine emindim.

Tazılar yüzlerini buruşturarak hırlamaya, daha öne çıkmaya devam ettiler. Tamamen gün yüzüne çıktıklarında fazlasıyla ürkütücü olduklarını gördüm.

Deri yerine dışarıya doğru uzayan pullar vardı. Sırtlan gibi sırtı çıkık ve çirkindiler. Uzun bir o kadarda sivri dişleri vardı. Kafalarında geriye doğru giden boynuzları vardı. Gözleri kırmızıydı ve bana iştahla bakıyorlardı.

Bu tazıların ardındaki kişiye bakmaya çalıştım. Karanlık kısımda tazıların zincirlerini tutuyor gibiydi. Yavaşça gözlerini açtı. Karanlıkta parlayan ateş korları gibiydi. O kadar korkutucu durmuyordu. Zaten sadece gözlerini görebildiğim bir şeyden nasıl korkabilirdim ki?

Bilmiyorum ama fazlasıyla korku salmıştı içime. Oturduğum yerden geri geri kaçmaya başladım. Bacağıma arada bir sancı girmesine rağmen umursamadan devam ettim.

Tazılar havlamaya başladılar. Arada hırlıyorlar, serbest kalmak için zincirleri zorluyorlardı.

Karanlığın arkasına gizlenmiş şahıs küçük bir gülüş savurdu. Bundan daha çok ürkerek ayağa kalkmaya çalıştım.

Kendimi zorlayarak ayağa kalktım. Acı tüm şiddetiyle bedenimde ilişmeye başladı. Ikınarak tek bacağımın üzerinde durup sekerek tazılardan ve korku saçan şahıstan uzaklaşmaya başladım. Her sekmem, bacağıma acı saplanmasını tetikleniyordu. Yüzümü buruşturarak uzun sekmeler atmaya çaba gösterdim.

"Kim istemez ki böyle bir beden? Yazık olacak!" dedi ve tazıları saldı.

Tazılar hızla bana doğru koşmaya başladı. Gözlerimi fal taşı gibi açıp daha çok hızlanmaya çabaladım ama nafile. Üzerinde durduğum bacağım gücünü kaybetti ve yere yığıldım.

Tazılara baktığımda birisinin üzerime atlarken gördüm. Hemen sağlam bacağım ile tekme attım. Geriye doğru savruldu. Diğer tazı ise aynı şeyi tekrarladı. Üzerime doğru atıldı.

Kolumu yüzüme doğru siper ettim. Köpek üzerime düşüp koluma tüm dişlerini geçirdi. Bacağımdaki tüm acı koluma toplandı ve acıyla çığlık attım.

Tazı kolumu koparıp bir kenara atmaya çabalıyordu ama buna direnmeye çalışıp, tazıyı üzerimden atmak için ensesinden tutmaya çalışıyor, karnına yumruklar atıyordum. Tüm gücümle karnına bir daha yumruk savurdum ve tazı kolumu ağzından kaçırdı. Tekme attım ve geri doğru savruldu.

Diğer tazı hiç vakit kaybetmeden üzerime koşuşturmaya çalıştı. Diğeri de hiç vakit kaybetmeden kendine geldi ve ikisi de bana doğru gelmeye başladılar.

Birden bacağımdaki bıçak gözüme ilişti. Bu bölümü geçmeye değer bir acı olacaktı.

Hızla bıçağın kabzasından kavradım ve çektim. Acıyı umursamadan üzerime atılan tazının karnına geçirdim. Cıyaklayarak havaya boş pençeler atıp öldü.

Bıçağı tazının karnından çıkartır iken diğer tazıyı tekrardan ayağım ile geriye doğru savurdum. Sağlam olan kolum ve bacağımdan destek alarak ileriye doğru atılıp bıçağı tazının ensesine geçirdim. Tazı kıvranarak yere yığılıp öldü.

Tüm bu aksiyonun verdiği yorgunluk ile yüz üstü yere yığılıp kolumun ve bacağımın acısı ile kaderimin belirleneceği son bölüme bıraktım kendimi.

Ruh OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin