NİŞAN

85 4 0
                                    


Annem soğukkanlı konuşuyordu her seferinde. Belki de yaptıkları bu salak anlaşma yüzündendir. Ama ne önemi kaldı ki ben artık evleniyorum. Çok merak ediyorum eğer 18 yaşına girmiş olmasaydım ne yapacaklardı?...

Elbiseyi giydim ve hemen ece ile deryayı aradım onlara durumu ayrıntıları daha sonra anlatmak üzere yüzeysel bir şekilde anlattım ve ardaya haber vermelerini söyledim ki derya zaten söylerdi. Onların hepsine bu gün ihtiyacım var şimdi mi ne yapıyorum?

Çok beğendiğim Nişan elbisemi giymiş ''zorla'' evlendirileceğim adamı bekliyorum. Ve kapının tıklama sesi kulağımda yankıyla yayıldı. Kapının kulpu yavaşça ve itinayla iniyor benimse yaptım tek şey gözümde biriken gözyaşlarını serbest bırakmak ve benden bağımsızca akmalarını sağlamak.

Sonunda kapı açılır ve içeri kahramanımız girer benim bu günü sevdiğim adam ile mutluca geçirmem sonrasında da akşamı ip ile çekmem gerekmiyor muydu? Ama öyle olmadı işte ben kafamda bu anlarını betimlerken gözyaşlarım serbestçe suratımda dağılıyor yanlış zaman yanlış kişi yanlış,yanlış kişi mi? ondan bile emin değilim Demir kim? 

Kapıdan içeri takım elbisesiyle demir girdi ve oldukça yakışmıştı. Saçları dağınıktı yan kıvrılmıştı oldukça iyi duruyordu. oldukça iyi.Gözlerinde anlayamadığım bir duygu hatta daha çok duygusuzluk var. Bana sadece öylece bakıyor kapının önünde.

Sonunda konuşmak için dudakları kıpırdandı ''aşağıya inelim istersen bizi bekliyorlar''Gözleri kızarmış ve boş bakıyor sesi de tamamen duygusuz ne çıkarmalıyım elde var sıfır! Bir şey demedim olumlu anlamda kafamı salladım ve kalkmak için penceremin önündeki tabureden kalkmak için hareketlendim.Sadece boş,boş gözlerle hareketlerimi izliyor ve bana da bir sükunet hakim.

Kapının önünde durdum ve kapının yanındaki duvarın önünde duran demiri önemsemeden kapıyı açtım o da hemen hareketlendi. Ben merdivenin başına geldiğim de o da hemen arkamdaydı kapı çaldı ve ecelerin geldiğini anladım hemen merdivenlerden inmeye başladım. derya kapıdan içeri girdiği an koşup sarıldım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum ondan ayrıldıktan sonra hemen eceye sarıldım ve arkasında arda belirdi çocukluğumun kahramanı ilk arkadaşım.

Ona sarılınca artık kendimi tutamadım  ve ağlamaya başladım onu görmem bile ağlamama tek sebep. O da bana sıkıca sarıldı. Biz birbirimiz için arkadaştan çok daha fazlaydık kardeştik biz. ve beni rahatlatan o ses..

''ağlama prenses'' prensestim demi o bana hep prenses derdi sonuçta,ben onun prensesiydim. Ama onun ağlama demesi bene engellemedi,daha çok ağlamama sebep oldu. ondan ayrılınca(sarılmayı bırakınca) arkamdan gelen ayak seslerini duydum demir yeni iniyor demek ki Annemde artık hangi yüzle bilmiyorum ama arkadaşlarıma hoş geldin dedikten sonra demirin yüzüne bakmadan hemen kızlarla odama geçtim arda da babamın yanına gitti ve muhtemelen demir ile de konuşacaktı.

Kızlarla odama çıktığımda daha sakindim. Demirin yanından umursamadan geçtim. Onun pek umurunda olduğu söylenemezdi bana göre çünkü o da zorla evleniyor benimle. Direk yatağımın üstüne oturdum ve yüzüme yalancı zoraki bir gülümseme kondurdum ağlamaktan şişmiş gözlerime yakışıyor mu bilmiyorum. Pek önemsediğim söylenemez önemli olan arkadaşlarımın bu lanet günde beni yalnız bırakmaması.

''üzülme canım hem demir tipsiz değil ki kasları bile var çok da fenomen herke istiyor onu sen de onun ile evleniyorsun üzme kendini'' diye söze başladı ilişkiler hakkında hiçbir fikri olmayan güzel arkadaşım ece,göz kırpmayı da ihmal etmemişti benim moralimin düzelmesi için böyle konuştuğunu biliyorum ama ne fayda! ''zorla evleniyorum'' diye düzelttim...

Tam yarım saattir sarılıyoruz kızlarla keşke o an hiç gelmese diye geçiyor içimden hep. Ve kapının çalmasıyla durgunlaşmış beynim anlıyor o anın artık geldiğini. Kapı aralanınca Arda gözüktü sanırım annem beni çağırması için onu göndermişti. Ve dudakları kıpırdamaya başladı.

''hadi artık prenses ve kızlar sonsuza dek burada sarılarak oturmazsınız'' derken gözleri üçümüzün arasında gidip geliyordu. Ama keşke öyle olsa,sonsuza dek burada her şeyden habersiz sarılarak oturabilsek. ''Keşke öyle olsa'' diyen derya düşünceme söz oldu ona bakıp gülümsedim biz hep böyleydik aynı işlerdi kafalarımız.

''geliyoruz'' dedim ve ayaklandım kapının önüne geldiğimde orada duran arda bir kez daha bana sarıldı ama bu sefer ağlamadım çünkü artık sonumu biliyorum daha doğru düzgün tanımadığım bir adam ile zoraki bir evlilik. Ardadan tekrar ayrılınca kızlarda artık oturdukları yerden ayaklandılar. bana Çok uzun gelmiş merdivenin sonunda salonda oturan yan komşularımızı ve ölüm fermanımı imzalayan anne ve babamı gördüm.

Demir de sadece yere odaklanmış oraya bakıyor Üstündeki takım elbiseyi zorla giydiğine eminim. İkimizinde mutlu olmadığı her yerden belli zaten. Salona girmeden annem derya ece ve benim kolumdan tutup mutfağa sürükledi neymiş kahve yapmak lazımmış, Annem zaten kahveleri yapmıştı bana da içeri götürmek düşüyor deme ki.  

Yüzümü gözümü düzeltip içeri elimde kahve tepsisiyle girdim. Red ısrarlarıma rağmen ece ve derya demirin içeceği kahveye tuz ve bir kaç tane daha baharat ekledi açıkçası pek umurumda değil eğer şu an sevdiğim adam ile evleniyor olsaydım bunu zaten kendim yapardım kısmet değilmiş önce demirin anne ve babasına sonra kendimi anne ve babama kahve ikramını yaptım sıra demire gelince o da yüzüme bakmadan kahvesini aldı. Hoş baksa da hiçbir şey değişmez.

Kahveleri ikram edeli 5 tam 5 dakika oluyor ama demirin yüzünde hiçbir mimik oynaması yok hatta şu an kahvesini bitirdi kahveyi yanlış kişiye mi verdim diye endişelendim ama diğerleri de aynı mutlu mutlu kahveyi içti. Ve müstakbel kayın validemin sesi ''ellerine sağlık kızım kahve çok güzel olmuş'' e kocası da gülümsüyor ben de yüzümdeki zor gülümseme ile kafamı teşekkür eder anlamda hafifçe salladım. Sonunda demirin babası konuşmaya başladı. ''sebebi ziyaretimiz belli efendim ALLAH'ın emri Peygamberin kavli ile deniz kızımızı oğlumuz demire istiyoruz.'' babamın yüzü keyif ile gülümsedi ve ''verdim gitti'' diye mutluca cevap verdi.

Demirin annesi hemen çantasından kırmızı kutuları çıkardı ve ayaklandı tabi peşinden babası ve benimkilerde sonra ben ve en son demir ayağa kalktı derya altın sarısı üstünde dantel bir parçayla yine altın sarısı makas bulunan tepsiyi de getirince demirin annesi kırmızı kutudan birbirine kırmızı kurdele ile bağlı iki alyans çıkardı ve bizi yan yana getirip gümüş olanı demirin altın olanı da benim parmağıma geçirdi. ve sonrasında da demirin babası kurdeleyi ortadan kesti. 

Birbirimizin anneleri ve babaları da dahil olmak üzere herkese sarıldık. Sonrasında Demirin annesiyle yarın ki kan gecesi için alışverişe çıkmaya istemeye istemeye sözleştik onlar gidince demir arda ve ece ile de vedalaşıp gönderdikten sonra odama geçip üstümü çıkardım yüzüğü kurdelesinden kurtarıp kurdeleyi çekmeceye ve parmağımdaki yüzükle çelişen pijamalarım ile odaya ayın ışığını veren pencerenin önündeki pofuduk koltuğuma oturdum pencerem boydan olduğu için bütün bahçeyi görebiliyorum güzel manzara tabi keyif kaldıysa.

Gözlerime salıncakta sigara içen kravatını ve ceketini çıkarmış beyaz gömleğinin kollarını katlamış demir takıldı ütülü siyah pantolunu hala üstünde ve saçaları yine dağınık iyi duruyordu birçok kızın hayaliydi ama benim değil pazartesi yine okula gidip yusufun yüzüne bakacaktım nasıl olucak peki nasıl konuşucam onunla bir süre onu izledim hiç kıpırdamadan.

Sanırım beni fark etmiş olacak kafasını odamın penceresine çevirince göz göze geldik ve ben hemen yerimden doğruldum kendimi yatağıma attım ve yumuşak yastığıma kafamı gömdüm kendimi uykunun ebedi karanlığına yarın yine acı çekmek üzere bıraktım...

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin