11 ✡

89 25 8
                                    


♧ Okumaya aşağıya 👇 koyacağım videoda ki multimedia'la devam
edin. ♧

                            
                                 ☆


Kırk beş yıl önce olması imkansız olabilecek gerçek yaşanmış bir olayı konu alacağım. Ne ilginçtir ki bu olay benim teyzemin kızının başına geliyor. Teyzemin kızı da 10-11 yaş arası, sarı saçları,mavi gözleri olan  köyün en güzel kızlarından biriymiş. İsmi de canandır.

Canan kalabalık ve maddi durumlardan iyi olmadığı için fakir bir aileye sahipti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Canan kalabalık ve maddi durumlardan iyi olmadığı için fakir bir aileye sahipti. Babası ise aksi,sinirli bir adamdı,konuşup iki laf bile edemezdiniz. Köyde derin bir dere vardı. Ve bu derenin kenarları beyaz kayalardan oluşuyordu. Canan sürekli bu derenin yanına oynamaya giderdi. Ve bu derede arkadaşları ile birlikte oynarlardı. Akşama doğru arkadaşları eve dağılınca canan orada tek kalmış. Ve o vakitte gökten ışık çıktığını ve aşağıya doğru kanatlı bir şeyin indiğini görmüş.

 Ve o vakitte gökten ışık çıktığını ve aşağıya doğru kanatlı bir şeyin indiğini görmüş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 
Yanına yaklaştığını görünce canan paniğe kapılmış ve kaçmaya başlamış. O sırada içlerinden biri;
kaçma duuur ! Diye seslenmiş. İçlerinden biri diyorum çünkü: iki kişilerdi.
Biz perileriz bizden korkma biz sana yardım etmeye geldik endişelenmene gerek yok demişler. Sabah alaca karanlık vaktinde buraya yalnız başına gel sana her gün altın vereceğiz ama bunun için bir kuralımız var. Eğer bu kurala uymazsan bir daha gelmeyiz ve bunun bedelini ödersin.
kuralı; bunu kimseye ve kimseye ne olursa olsun söylemeyeceksin, anlatmayacaksın!!
Dediler.
Canan da bunu kabul eder. Ve ilk günün sabahı alaca karanlık vaktinde ailesine yakalanmadan erkenden çıkar. Perilerin dediği gibi o altınları getirecekler mi yoksa gördükleri bir hayalden mi ibaretti diye içine şüphe girmişti. O nehrin oraya geldiğinde gökten o perilerin indiğini görünce artık tamamen  inanmıştı. Canan her sabah gidiyor o altınları alıyor ama ailesine veremiyordu. Verse ailesine, ailesi; sen bu altınları nereden buldun? diye soracaklardı o da bunu söyleyemeyeceğinden altınları saklıyordu. Canan babasından çok korkuyordu eğer yakalanırsa ne diyecekti babasına diye düşünmeden edemiyordu. O zamanlarda köyde kızın namusu diye kızları dışarı bile çıkartmazlardı. Kız bir kaç hafta boyunca hiç bir sıkıntı olmadan o altınları almaya gidiyordu. Taa ki babasının bir sabah erken kalkmasına kadar. Babası kızının evden çıktığını görüyor ve gelene kadar da kızını beklemek üzere kapının önünde oturmuş vaziyetteydi . Canan da o gün perilere o altınları ailesine veremediğini, verirse söylemek zorunda kalacağını, eğer söylersem bir daha bana o altınları verip veremeyeceğini soruyor. Perilerde eğer söylersen sana bir daha altın vermeyiz ve verdiğimiz altınları geri alacağını, bununda bir bedeli olduğunu söylüyorlardı. Bu dünya'da mutlu ve huzurlu olabilmen için sana özel bu ödülü veriyoruz dediler. Kız biraz korkmuş  bir şekilde eve dönerken babasını kapının önünde görünce daha da tedirgin oluyor. Babası onun konuşmasına daha fırsat bile vermeden sen neredeydin? Sabahın köründe kalkıp hangi erkekle buluşmaya gittin diye bağırarak çemkiriyordu. Tabi bu bağrışmalara bütün ev halkı doğal olarak kalkmıştı.
Ve babası kızını dövmeye başladı. Kız hem ağlıyor hem de cevap vermeye çalışıyordu. Ben kimseyle buluşmadım bir yere gitmedim dediyse de,
babası: bana yalan söyleme hala yalan söylüyor diye kızına baskı yaparken kemerini çıkartıp onunla dövmeye başlıyor. Ne annesi ne abileri kızı adamın elinden alamıyor, ayıramıyorlardı. Canan artık dayanamadığı için odaya gidip altınları getirmişti. O kadar çok altın vardı ki babasının gözleri ışıldıyordu o altınları görünce,  ve bir anda babasının siniri gidiyor. Sen bunu kimden aldın diye sorunca? Kız söylemek istemese'de babası yeniden kemeri çıkartıp  yeniden dövmeye başlıyınca bu acılara dayanamayıp söylemek  zorunda kalıyor. Alaca karanlık vakti o derenin yanına gidip, perilerden aldığını söylüyor.Babası köylerde bu kadar fazla değişik olaylar olduğu için ilk başta inanmasa da sonradan inanıyor. Bütün ailesi-akrabaları bu altın olayını duymuşlardı. Canan bir ihtimal belki perilerin o sabah geleceğini düşünerek o derenin yanına gidiyor ve beklemeye başlıyor. Perileri bekliyor,bekliyor gelen yok. Hava aydınlanınca eve geri dönüyor. Evde geri döndüğünde babası; altınlar nerede diye soruyor?
Canan ise eğer bu altınları perilerden aldığımı size söylersem bir daha bana altınları vermeyeceklerini söylemişlerdi. Babası o zaman kızını dövdüğüne çok pişman oluyor. Herkes uyuduktan sonra gece vaktinde periler kızın yanına geliyorlar. Periler eğer bu altınları söylersen bunun bir bedeli olacağını söylemiştik. Ama sen ne yaptın, bizi dinlemedin!!!
Dediği anda kıza şiddet uyguluyorlar. Canan'ın çığlıklarına,gürültülerine bütün ailesi uyanıyor fakat kızın odasına gelip baktıklarında kimseyi göremedikleri için kızın rüya gördüklerini  zannediyorlar. Ve periler kıza verdikleri altınları geri alarak bu dünyada yaşadığın müddetçe hiç mutlu olamayacaksın diyerek periler oradan ayrılıyorlar.
Canan'ın çekmediği çile kalmadığı gibi babası onu köyün sarhoşuyla 16-17 yaş civarında kızını evlendiriyor.

Ve cananın bu sarhoş adamdan beş çocuğu oluyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ve cananın bu sarhoş adamdan beş çocuğu oluyor. Ama bu adam çalışıp da eve para da getirmediğinden evin geçiminini sağlayamıyor. Ve evde büyük bir huzursuzluk hakimdi. Bu yüzden şehre gidiyorlar orada bir iş bulur mantığıyla, ama istedikleri gibi olmuyor. Evde ne kadar eşya varsa, kocası içki almak için bütün eşyaları satıyor.

 Evde ne kadar eşya varsa, kocası içki almak için bütün eşyaları satıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


En büyük kızı on iki yaşındadır. Bu kız ilk okul beşi bitirdikten sonra fabrikada çalışmaya veriyorlar. O kız çocuk, çalışıp ailesine bakıyor az çok da olsa evin kirasını ödüyor ve bu da yetmezmiş gibi kızın çalıştığı paraları babası elinden alıyor. Canan hanımda dayanacak gücü kalmıyor hastalıktan yataklara düşüyor. kocası yine bir gün eve içmiş halde geliyor ve canana bana para ver!! diye zorluyor. Kadında para yok, paranın olmadığını bilmiyor musun? Eğer bir daha eve içkili bir şekilde gelip benden para ya da içki istersen seni eve almayacağını söylüyor. Ve cânan orada kendi içinden  bir yemin ediyor.Adam yine içmiş eve geliyor, kadından içki istiyor. Kadında ettiği yemini gerçekleştirmek üzere tuvalete gidiyor. Alchol şişesini alıp şişeye idrarını yapıyor. Kadın, kocasına gidip idrarlı şişeyi veriyor. Sarhoş adamda hiç fark etmeden o şişeyi alıp içiyor. Zaten adam sarhoş ne versen inanırdı. Canan'ın yemini de tahmin ettiğiniz üzere bir daha içki isterse içki şişesinin içine idrarını yapmaktı. Kadın da bir nevi intikam almış oluyor. Yıllar böyle geçerken sarhoş  adam çok ağır hastalanıyor. Uzun yıllar alchol tükettiğinden ciğerleri,böbrekleri bitmiş bir durumda, kalbi bu duruma daha fazla dayanamadığından adam ölüyor. Kadın tam huzura ulaştım, rahata erdim derken kendi de genç yaşta kalp krizinden ölüp gidiyor. Ve perilerin de dediği gibi kadın bu dünya hayatında hiç mutlu olamıyor. Temennim; kadının diğer tarafta mutlu olması yönünde,sonuçta periler bu dünya hayatında mutlu olamayacaksın diyorlardı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


                                   ☆


☆ Olağanüstü OlaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin