13

4K 163 2
                                    

"Ben, şey..."diye durakladı bir an Kader. Sonra yine dik başlı haline geri dönerek devam etti konuşmaya.
"Alnınızda yazmıyor biz kardeşiz diye. Dün gece hastane bahçesinde sarmaş dolaştınız bu sabah da sizi yatakta basınca ne düşünebilirim ki başka?"diye tek solukta döktü içindekileri.
"Yatakta basınca diyor hala ya! Basmak ne demek lan!"
"Sakin ol abicim, kız nerden bilsin sizin kardeş olduğunuzu. Haklı yani. Abartmasana sen de bu kadar."diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı Burak.
"O zaman kim kimin nesi?"diye dedikodu yapar gibi Pelin'e eğilerek sordu Kader. Pelin kıkırdayarak konuşmaya başladı.
"Toprak abi ile Su kardeş malum. Mert ve Burak da Toprak abiyle eski arkadaşlar, birlikte büyümeler falan işte. Hepsi de asker bu arada. Yani herbir şeyleri birlikte yaparlar. Bazen tuvalete de birlikte gidiyorlar diye düşünmüyor değilim yani."
"Gitmişlikleri var merak etmeyin."diyerek masaya dayadığım koluma çenemi yasladım.
"Biz de burdayız. Heeey!"diye el salladı Mert.
"Peki sen? Hangisinden dolayı dahilsin bu gruba?"diye tekrar Pelin'e döndü Kader.
"Şey, biz Su ile yakın arkadaşız malum. Ev arkadaşımla da sorun yaşayınca burda kalmaya başladım."diye mıy mıy başladığı konuşmayı hızla bitirdi Pelin. Ama mahallenin dedikoducusu Kader yetinmedi bununla ve gözleriyle Pelin'in parmağını işaret etti. Pelin masanın üzerinde duran elini hızla geri çekip bakışlarını yere indirdi. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu ve ona bakan Burak da durumun farkındaydı büyük bir ihtimalle. Zahmet edip konuşsalar keşke..
"Ee siz anlatın biraz da. Bizim her şeyimizi öğrendiniz zaten. Siz ki hastanenin despotu nasıl birden içinizden bu kadar konuşkan birini çıkarabildiniz?"dedim gözlerimi kısarak. O ise amaaan der gibi elini salladı.
"Dediğin gibi o hastanede. Zor oluyor tabi bazen ama alıştım artık. Hastane demişken ben gideyim artık." dedi ve yerinden kalktı.
"Ee kim beni bırakıyor." diyerek sırıttı olduğu yerden.
"Hatun rahat."diye mırıldandı Mert.
"Tövbe estağfurullah.. Gelirken bize mi sordun? Taksi durağı var az ilerde."
"İyilik de yaramaz. Ben taksiye binmem. Otobüs için de geç kaldım."diyip gülümsemeye devam etti.
"Ben Pelin'i geri götüreceğim zaten. Birlikte döneriz."
"Hay çok yaşa şeker çocuk."demesiyle Pelin'in öksürmeye başlaması bir oldu. Başta sahte bir öksürük sansam da susmayıp elleri ile bir şeyler anlatmaya başlayınca Burak fırlayıp su verdi. Pelin suyu içip kendine gelirken gözünden akan yaşları da sildi.
"Ben üstümü değiştireyim."diyip hışımla kalktı sandalyeden.
"İyisin değil mi?" Burak da Pelinile birlikte ayaklanırken Pelin gözlerini yumup çıktı mutfaktan.
"Otur şeker şey otur."diyip sırıttım.
"E ben de cevabımı almış oldum. Yüzük boşuna takılı değil o parmakta."
"Derdi sana düştü zaten."diye terslendi abim. Ben de dayanamayıp Kader'e doğru eğildim.
"Laf aramızda bunlar sevgili bile değilken sarhoş halde Burak evlenme teklifi etti Pelin de kabul etti. Sonra da konuşamadılar bir türlü. Günlerdir bu haldeler. Birbirlerini de seviyorlar malum. Konuşmayı öğrenmelerini bekliyoruz biz de işte. Ah bu gençler.."
"Suuu!"diye böğürdüğü Burak. Ama tam o an içeri Pelin girince sessizleşti tabi.
"Çabuk hazırlandın kumral?"
"Kader Hoca'yı bekletmeyeyim dedim. Hazırdım zaten."
"Benim için de böyle düşünsen keşke. "
"İstemiyorsan beklemek zorunda değilsin Burak. Ben giderim." Pelin surat asarken Burak yerinden kalkıp kapıda dikilen Pelin'e doğru ilerledi.
"Ben bir ömür beklerim seni. Şu suratını asıp şunların ağzına laf verme. Eski haline dön."diyerek kolunun altına aldı Pelin'i. Pelin ise gözleri parlarken ne yapacağını bilemez bir mutluluk içindeydi. Sahi ne güzel şeydi aşk...
"Çok romantik.."diyen Kader'e katılarak başımı salladım. Kader de yerinden kalkıp "Hadi gidelim." dedi ve arkasını dönüp gitti.
"Ben bu kadına rahat demiş miydim?"diye sordu Mert o sıfata yakışan sırıtmasıyla.
"Sadece rahat mı? Bi de manyak.."diyen abime kahkaha atarken kötü bakışlarına dil çıkarttım. Pelin ve Burak da gülerek mutfaktan çıkınca üçümüz tek kalmıştık.
"Ee bücür? Sen kıymetlini kaldırmadığına göre gitmeyi pek düşünmüyorsun?"diyerek kaşını kaldırdı ve sorarcasına bakmaya başladı.
"Paşam, sen beni o kıymetli tarafınla mı dinliyorsun? Yoksa sevgili yapınca beni unutmaya mı karar verdin? Hangisi sen söyle. Ona göre sana ölümlerden ölüm beğeneceğim."dedim tehtitkar bakışlarla.
"Sevgili derken?"
"Abicim bu playboycuk da sahalara veda etti ve tek kaldın. Aa yoksa senin haberin yok muydu?"diyip elimi şaşırmışçasına ağzıma götürdüm.
"Ya sevgili denemez ona tam olarak. Sadece üst üste iki buluşma."
"Oo hayırlı olsun kardeşim."diyen abim Burak'ın omzunu sıktı sırıtarak.
"Siktir lan. Sen önce doktor olucam diye başımızın etini yiyen şu yaratıkla ilgilen."
Abim umursamaz suratıyla omuz silkti ve çayından bir yudum alıp konuşmaya başladı.
"Zamanında hepimiz uyardık onu. Dinlemedi. O zamanlar günü gelince gelip abi diye ağlama diye uyardım onu. O ne yaptı? Dinlemedi ve tüm geceyi zırlayıp abi demekle geçirdi. Malımızı biliyoruz sonuçta. Parmağı çizilse bir hafta o parmağı yara bandından ayırmayıp eli havada gezen kız o." Abim bunları derken utancımdan kafamı kaldıramadım. Sonuna kadar haklıydı.
"Ha tabi şu da bir gerçek ki.." abim uzanıp çenemden tuttu ve kafamı kaldırdı.
"Beklediğimizden çok daha iyi dayandı. O kendi sınırlarını aşalı çok oldu. Artık istediği şeyi yapabilir. Tabi bizim onayımızla!"diye de uyarısını yapıp yanağımı sıktı. Tam bir öküz. Elinin ayarı yok ki.
"Desene yeni curcunalara hazırlanalım. Yakınlarda görev falan yok mu acaba ya.." diyen Mert cidden dertli dertli havaya bakmaya başladı.
"Öküz."diye ağız dolusu tıslayıp ayağını tekmeleyerek masadan kalktım. "Ellerinden öper sofra. Yakında sevgiline de böyle şeyler yapacağın için hazırlık olur."
O söylenedursun ben mutfaktan abime öpücük atarak çıktım. Yapılacak iş çok ne de olsa...

Kırmızı Rujum Olmadan AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin