(3)''MORG''

312 44 6
                                    

Bu bölüm geç geldi. Herkesten özür dilerim sadece ilham perilerim uçtu sanırım . Yazasım gelmedi . Neyse iyi okumalar . Bu bölümü Almira'ya ithaf ediyorum :) Seni seviyorum Almi <3

Bayılacak gibi olduğumda Emre kollarımdan tutarak düşmemi engelledi. Onun kollarını üzerimden atmam çok zamanımı almadı. Birbirimizin gözlerinin içine baktık. Artık onu tanıyamıyordum. Ben ona nefretle ve acıyla bakıyordum . O ise acıyarak ve hafif bir pişmanlıkla . Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye birbirimize baktığımız an herkes susmuştu. Ağlamaklı ve yorgun gözlerimde Emre netti gerisi flu.Sonunda Emre 'nin dudaklarının arasından bir kaç sözcük çıkmıştı.

'' Ö.. öz. özür dilerim . :( '' sesi çok titrek ve pişman çıkmıştı. 

Emre ' ye lise 1. sınıftan beri aşıktım. Şuan lise 3. sınıfa gidiyorum. Benim onu sevdiğimi öğrendiğinde hayatım bitti artık zannetmiştim ama o da beni sevdiği yalanını söyleyerek beni kendisine bağladı. Şimdi her şey daha açıktı . Tanrım! Tam bir aptalım . Benle sadece dalga geçmiş . Benim gibi ezik birini kim sever ki ?  O, havaya diktiği kahverengi saçları ,kehribar rengini anımsatan gözleri ve cool tavırları etraftaki insanların dikkatini hemen çekmesini sağlamıştı. Okulun popüler çocuğuydu. Ama aslında çevresindeki insanlar arasında popülerliğinin en büyük nedeni babasının okul müdürü olmasıydı. Özel Sarraf Lisesi. Hayatımı berbat eden o mükemmel ihtişamlı lise. Bana sadece Hazal gibi mükemel bir arkadaşı kazandırdı. Başka bir bok değildi burası benim gözümde. Ben bu fakirlikle bu liseye nasıl girdim mi ? Liseler arası bilgi yarışmasına katılmıştım ödülünün ne olduğunu bilmeden. 1. olduğumda sıra ödülüme gelmişti. Ödülüm diğer insanlar için harikaydı ama benim için bir felaket olacaktı. Özel Sarraf Lisesi ' ne dört yıl ½100 burslu girmiştim. Ben bunlarla birlikte derin düşüncelere dalmışken Emre'nin sesiyle gerçek hayatıma döndüm.

'' Bestee ! '' Kaşlarını anlamaya çalışırcasına çatmıştı.

 Hiçbir şey söylemeden yanından geçtim. Başımı normalin aksine daha çok kaldırdım. Omuzları gerginleştirip dim dik bir şekilde yürümeye başladım. Üzerimdeki sirke , un , domates ve yumurtaya rağmen utanması gereken ben değildim. Kesinlikle ben değildim. 

Hepsinin arasından geçtim. Ayaklarım beni yere çekiyordu ama ben dimdik yürümek için büyük çabalar veriyordum ve sanırım başarılıydım. Arkamı dönsem Emre 'nin şaşkın bakışlarıyla karşılaşacağımı bildiğim için hiç arkama bakmadım. Aslında en büyük neden artık onun o iğrenç yüzünü görmek istemeyişimdi.

Okulun kapısından çıktığımı yüzüme rüzgarın sert bir şekilde vuruşuyla anladım. Rüzgarın çarpışıyla şokun etkisinden kurtulup ağlamaya başladım. Bir yandan koşuyor bir yandan ağlıyordum. Omzuma bir elin dokunmasıyla irkildim .

'' Ha.. Hazal! ''

Hazal bağırmaya başladı .

'' Aptal ! '' Emin olabilirsiniz bu çıkışı beklemiyordum. Devam etti aynı ses tonuyla :

'' Sana kaç demiştim! Neden ordan öyle dikildin ? Cesaret gösterisinin sırası mıydı? Ya kötü bir şey yapsalardı ? Eceline mi susadın sen? ''

Haklıydı belki evet ama bu defa da kaçarsam kendimi affetmezdim .

'' Ben halimden memnunum . Hem güzel tarif çıkar bundan. Bir kaç dokunuş lazım sadece. '' Gözyaşlarımın arasından gülümsediğimde içinde bir şeylerin eridiğine o kadar emindim ki. Sımsıkı sarıldı. Yanağındaki ıslaklığı hissedebiliyordum.

'' Çok korkuttun beni şapşal ! '' Sesi ağlamak gülmenin arasındaki yumuşak bir tondaydı.

'' Daha fazla sıkarsan ölebilirim . Bence benden hırsını bu kadar kolay almak istemezsin. ''

'' Aa .. Pardon '' İkimizde güldük. 

Hazal'ın evine gittiğimizde evde kimse yoktu. Hazal üstüme temiz bir şeyler verdi. Giyindim. Tam çıkacakken Hazal 'ın telefonundan Lana Del Rey 'in Summertime Sadness şarkısı çalmaya başladı.

''Alo ... Ne? ...'' Hazal benden bir kaç adım uzaklaştı. Bense ona arkadan şaşkın şaşkın bakıyordum. Kahretsin . Kimle ne konuşuyodu bu ? Neden benden uzaklaştı ki ? Sesi de duyulmuyor ? Yüzü de değişti. Allah'ım kötü bir şey olmasa bari. Hazal telefonu kapatmış bana doğru geliyordu. Ama yüzü bir karış olmuştu ve sapsarıydı.

'' Neyin var ? Kimdi o ? Kötü bir şey mi olmuş ?Konuşsana Ha...''

Hazal hiçbir şey söylemeden yüzüme bakıyordu sonra lafımı tamamlamadan bana sarıldı.Neydi şimdi bu ?

'' Beste , benimle bir yere kadar gelmen gerekiyor.'' 

'' Hazal neyden bahsediyosun sen? Kim aradı seni az önce ?

''Sadece bana güven tamam mı ?Bana sonuna kadar güveniyor musun ve nolursa olsun hep güçlü kalıcağına söz veriyor musun ?'' 

İliklerime kadar bir korku sarmıştı içimi. 

'' Hazal korkutma beni ''

''Soruma cevap ver . Lütfen.''

'' Sana olan güvenim sonsuz ve senviklerim yanımda oldukça ben her zaman güçlüyüm'' dedim. Daha açıklayıcı bir cevap olamazdı. Bana bi daha sarılıp kolumdan çekiştiririrek taksi durağına getirdi. Napıyordu bu ?

'' Hadi biner misin ? Yol kısa merak etme .'' dedi.

Ah neydi bu bir oyun falan mı ?Yol boyunca ağzını açmadı. Şoföre ben binerken yeri söylemişti.Hiç bu kadar içim daralmamıştı. Bir bahçeye girdik . Ama burası...

'' NE ? HASTANE Mİ ? ''

İçim acımıştı. Kalbim sıkışmıştı. Etrafımdaki siyah bulutların karanlığında boğulabilirdim her an . Hazal bana döndü ve ''İnebiliriz '' dedi sesini ben bile zor duymuştum.  O kadar kısık ve titrekti.

Taksiden indiğimde zor nefes alıyordum. İçimde çok büyük bir huzursuzluk vardı.KORKUYORDUM...

'' Bana verdiğin sözü unutma güçlü olmalısın . Hiçbir şeyden emin değiliz. Eğer zor gelcekse söyle başka biri de test edebilir. ''

Derin bir nefes almaya çalıştım ama boğazımda milyonlarca yumru oluştu. Nefes almakta , konuşmakta zorlanıyordum. 

Zar zor ağzımdan bir kaç kelime çıktı .

'' Ne testi? '' 

Hiç bir şey söylemeden asansöre bindik . -2 'ye basmıştı. -2 ?  O kadar aşağıda ne işimiz vardı. Klinik falan yoktu ki orda . Orda sadece ... Aklımdaki şey gözlerimin açılmasına neden olmuştu. Asansör açılınca karşımda gördüğüm yazıyla tüm vücudum kaskatı kesildi. İliklerime kadar titremeyi hissettim.

Karşımda kocaman harflerle   ''MORG''  yazıyordu.

Karanlığımdaki Işık ( askıda )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin