"Her zaman ki." diyerek, kapıda ki adamımıza işaret verdim. Her zaman kullandığım arabayı iyi biliyordu ve onu getirecekti. Arka cebimden telefonumu çıkarttım. Avril'ın ismine dokunduktan sonra açmasını bekledim.
Çalıyor...
Çalıyor...
"Anlaşılan küçük sürtüğümüzün burnu sürtmüş." diyerek telefonu açtığında güldüm.
"Hatalıydım özür diliyorum." dedim.
"Hmm, bunu anlamana sevindim Bebeğim." dedi.
"Nerdesin?"
"Saçma gelecek ama okuldayım." dediğinde tekrar güldüm.
"Ne? -kahkaha- Tanrım sen herkesten önce okulda mısın? -kahkaha-"
"Gülme tamam mı? Komik değil. Cameron'la geldim." dediğinde, yüzümde ki gülücük bir anda solmuştu.
"O neden seninle. Hala ayrılmadınız mı?" dedim. Cameron'un Avril'ın yanında fazla durması hiç hoş bir şey değildi.
"Merak etme ona aşık falan olmadım veya öpüşmedik. Sadece o... o iyi biri."
"Dinle beni, sen hiç kimse hakkında o iyi biri demezsin. Diyecek olsan bile o kötü biri dersin ve biz bunu iyi anlarız. Aşık olmak veya herhangi bir şey hissetmek yok biliyorsun değil mi?" dediğimde, Avril kendini zorlayarak kahkaha attı. Zorlama Avril.
"Bunu da nereden çıkardın! -kahkaha- Öyle bir şey yok." dediğinde, ona karşı bir şeyler hissettiği çok açıktı. Bir gece de ne yaşamış olabilirlerdi ki?
"Tamam okula görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım.
***
Arabamı okulun park yerinde tam olarak 3'üncü sıraya park ettim. Ardından yavaş ve havalı bir şekilde arabamdan çıktım. Arabamı kilitleyip anahtarı cebime yerleştirdim. Arka cebimden telefonumu çıkartıp saate baktım. Henüz erkendi. Öğrenciler yavaş yavaş geliyorlardı. Bahçede çok hoş bir hava vardı. Az ilerde banklardan birine oturmuş Avril'ı gördüğümde, yanına ilerledim.
"Bu günün tarihini bir yere yazmalıyız." dedim, yanına gidince. Kafasını yerden kaldırıp bana baktı.
"Ooo, demek teşrif edebildiniz Miley Hanım." dediğinde gülerek yanına oturdum.
"Eh işte, anca." dedim. Yanımda duran çiçek topluluğundan bir tane kopardım ve oynamaya başladım. Kafamı kaldırıp Avril'a baktığımda tam karşıya gerilmiş bir şekilde bakıyordu. Onun izlediği yere doğru baktım. Cameron ve bir kız dudak dudağaydı. Gözlerimi yavaşça Avril'a getirdim. Kaskatı kesilmişti. Onun bu durumdan etkilendiği çok açıktı ama etkilenmemesi gerekiyordu.
"Sen iyi misin?" sessizliği bozdum. Cevap vermeyeceğini anladığımda koluna dokundum. Aniden titremişti.
"B-ben iyiyim." dedikten sonra hızlıca kalkıp, gitti. Hemen ayağa kalktım ve sinirle dersimin olduğu sınıfa ilerledim.
***
Cebimde titreşen telefonumu alıp kimin aradığına bakmadan hemen açtım.
"Evet?" dedim ve derince bir nefes verdim.
"Anlaşılan benim küçük kızımı biri üzmüş. Ne oldu anlat bakalım." Arayan Patrick'ti. Hafifçe gülümsedim.
"Sadece, senin hiç bir zaman istemediğin bir şey yaparsak?" demekle yetindim. Olan biteni söyleyemezdim. Henüz tam olarak ne olduğunu bilmiyordum çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness || Jiley
Fanfiction"Kaybedecek hiçbir şeyin olmadığı sürece kaybetmiş sayılmazsın." Not : öncelikle bu kitabı forever_jileyforever hesabımdan yayınlıyordum. fakat şifremi unuttum. bu yüzden devam edemiyordum. ama bu hesaptan yayınlamaya başlayacağım. güzelce düzeltip...