Ertesi Gün
"Bu konuyu da kapattığımıza göre artık şu David hakkında konuşalım. Ne dersiniz?"
"Evet, konuşalım."
"Evet evet."
"Haklısın."
Duyduğum tüm kelimeler beni rahatsız ediyordu. Dün geç saatte eve gelmiştim ve bir karar almıştım. David işi çözülene kadar kimseden intikam almak yok.
Kendimi bir süre avutup, herkese bir sorun olmadığını söylemiştim. Fakat bir sorun vardı. Hatta bir sürü sorun vardı. Dipsiz bir kuyuya düşmüş nereye gittiğini bilmeden düşmeye devam ediyordum. Aklıma her saniye yeni bir soru ekleniyordu. Üstelik kendi kendime ürettiğim cevaplar hiç de işe yaramıyordu. Baktığım her yer de Babamı veya Selvester'ı görüyordum. Her saniye Selvester'ın dedikleri yankılanıyordu beynimde.
"Miley!" Adımı duyduğumda sadece gözlerimi hareket ettirip, bana seslenen kişiye baktım. Emily.
"Hey, bana öyle bakmayı kes tamam mı?" Sağ eliyle kolunu kaşırken yutkundu. " Bu hiç hoş değil.""Ben.. Özür dilerim. Biraz uykum var."
"Seni anlıyorum. İstersen biraz dinlen." Konuşan Patrick'ti. Yüzüne bakmadan cevap verdim.
"Gerek yok. Bu ilk uykusuz kalışım değil." Tavrım belliydi. Ona karşı sert olmak istemiyordum. Hatta hiç kimseye karşı sert olmak istemiyordum. Ama bu lanet duygu beni vahşi bir hayvana dönüştürüyordu. Çevremde ki herkesi yakıp yıkmak ve şimdiye kadar işlemiş oldukları bütün günahların hesabını sormak istiyordum.
"Pekala." "O zaman ben başlıyorum. İki gün önce Selena, bana bir geziden bahsetti." Patrick'in sözünü kesen kişi Justin'di.
"Bunun David'le ne alakası var?"
"Dinle. Sadece dinle." "Çocuklar o geziye gitmenizi istiyorum. Sizi her yerde takip eden David orada da takip edecek. En azından bir şeyler bulmaya çalışın. Herhangi bir adamını sizi izlerken bulmanız bile bizim için bir mucize olur."
"Mucize yaratmak bizim işimiz Pat." Avril yine bilmiş bir tavır sergilediğin de gözlerimi devirmiştim. Çünkü böyle şeylerden nefret ederdim.
Özgüven. Çok fazla özgüven."Tamam o zaman gidiyoruz. Biraz tatil bize de iyi gelebilir." dedi, Justin.
"Olabilir."
*
"Tüm hazırlıklar tamam."
"Vay canına! Bunun olabildiğine inanmıyorum!" Gözlerimi devirdim.
"Neden?"
"Miley, lütfen yüzünde ki şu iğrenç ifadeyi düzeltebilir misin? Seni kesmeye götürmüyoruz." Emily konuşurken Avril gelmişti yanımıza.
"Veya tecavüz etmeye." Sırıtarak söylendiğinde yumruğumu sıktım.
"Birazdan ben sana edeceğim ama."
"Tamam tamam sakin ol."
"Ben gidiyorum. Okulda buluşuruz." dedikten sonra arabama dindim. Bu gezi 3 gün sürecekti. Okulun servisleriyle gidecektik. Her ne kadar bunu istemesek de bazı şeyleri kuralına göre yapmamız gerekiyordu.
Yaklaşık 10 dakika sonra okula geldiğimde arabadan inip telefonumu elime aldım. Ortalıkta kimse yoktu. Peki ama neden? Bu saatte burada buluşmamız gerekiyordu değil mi?
Elimde titreyen telefona baktım.
Bilinmeyen Numara.
Bu oydu. Kesinlikle oydu. Hiç beklemeden aramayı cevapladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness || Jiley
Fanfiction"Kaybedecek hiçbir şeyin olmadığı sürece kaybetmiş sayılmazsın." Not : öncelikle bu kitabı forever_jileyforever hesabımdan yayınlıyordum. fakat şifremi unuttum. bu yüzden devam edemiyordum. ama bu hesaptan yayınlamaya başlayacağım. güzelce düzeltip...