Arabamı Zeynep'in babasının evine park edip Zeynep'i kucağıma aldım.
Yavaş yavaş kapıya gittim.
Arabada uyuduğu için en masum halini almıştı.Ellerim dolu olduğundan manyak gibi kafamla zile basmaya çalışırken kapı açıldı.Tabi o anın rezilliği...Anlatılmaz."Bu saatte bu ne hal?"
Adamın rengi yine değişmeye başladı.
Bukalemun gibi bir renkten bir renge girdi."Olayı biliyorsunuzdur.Ben buna müsaade edemezdim.
Bende sizin yanınıza,olması gereken yere getirdim."Adam gülümsedi ve eliyle içeriyi gösterdi.Kendisi Zeynep'i taşımak istedi ama ben yaşı dolayısı ile kendim taşımak istedim.Gösterdiği odaya Zeynep'i yatırdım ve kapıya doğru yöneldim.
"Emre.Biraz kalır mısın?"
Gülerek onayladım.Büyük bir salona geçtik ve kanepeye oturduk.
"Bu akşam Zeynep'i olması gereken yere getirdiği için teşekkür ederim."
"Teşekkür etmenize gerek yok.Zeynep çocukluğundan bu yana size ihtiyaç duydu.
Şimdi size kavuşurken benim yüzünden uzaklara gitmesine izin veremezdim."Elini omzuna koydu.Sıcak bir gülümsemesi vardı.
Zeynep'in bakışları gibi bakışları.Zeynep babasına benziyordu bence.Önce annesine benzetsemde şimdi böyle düşünüyordum."Sen çok iyi bir çocuksun.
Geçmişte ne olduğu şu anı ilgilendirmez.Senden tek bir şey istiyorum.Kızımı üzme.
Evlenin ve mutlu olun.
O sana aşık.Eğer bir baba bunları söylüyorsa düşün oğlum.Sende baba olunca anlarsın.Bu lafı küçümsemeyin.Gerçekten evladını kucağına alınca anlarsın.Güneş'i ben idare ederim."Bende adama gülümsedim.
Sonra kalkıp kapıya yürüdüm.Son bir defa arkamı döndüm."Dediklerinizi düşüneceğim.
Iyi akşamlar."***********************
Zeynep'ten...
Bu koku...Bu kafamı koyduğum yastığın kokusu babamın kokusuydu.Kalktım ama babamın yanında olmadığını görünce kalkıp seslerin geldiği yere,mutfağa ilerledim.Babam birden karşısında beni görünce korkup elindeki yumurtalardan birini düşürdü.Ben babamın bu haline gülümserken o yumurtaları toplamayı başladı ve bana "Günaydın." dedi.Babamın ses tonu çok güzeldi.Bir erkek sesi gibi kalın,ama aynı zamanda 'baba' sesi gibi güvenilirdi.Yıllardır aradığım şey belkide buydu.Babamın yanağına bir öpücük kondurup bende babama yardım ettim.Kahvaltı masasına oturduk ve sohbet etmeye başladık.
"Şu Emre çok iyi bir çocuk.Seni benim yanıma getirdi hemen.Başkası olsa evine götürürdü."
İçimden "Ah baba sen onun içini bilmiyorsun,o ne kızlar gördü." dedim.Tabi dışımdan da bende onun gibi Emre'yi övdüm.
"Evet iyi biri zaten çok temiz bir kalbi vardır."
Bunları söylerken içimden gülmek geliyordu ama bunun birde doğru yani vardı.Onun kalbi gerçekten çok temizdi.Babamla sohbetimize devam ederken zil çaldı.Babam kalkmaya yeltenince otur deyip ben kapıyı açmaya gittim.Kapıyı açmamla karşımda Güneş'i görmem bir oldu.Gülen yüzüm bir anda düştü.O da benim aksime güldü ve omzuma çarpıp içeri geçti.Benim oturduğum sandalyeye oturdu.Babam da şaşırmış kalmıştı.
"Hoşgeldin kızım.Sen bugün şirkete gitmeyecek miydin?"
Güneş gayet rahat bir şekilde ağzına bir zeytin attıktan sonra babama yapmacık bir tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kraliçesi
Teen Fiction"...Annesiyle müştemilatta kalan, babası onu küçükken terketmiş, masum bir kızdan ne istersin sen? Sen aşkı bilmez misin? Herkesi kırmaktan zevk mi alıyorsun?..." Mete beni sevdiği halde hala benim Emre'ye olan hayranlığımı savunuyordu.Asıl aşk Mete...