🌹3.Bölüm🌹

1.4K 65 38
                                    

Burnuma gelen leziz kokuyla uyandım. Gözlerimi yavaş yavaş aralarken etrafa baktım, Onur ve Sude oturmuşlar beni izliyorlardı. İlk başta etrafıma bakıp nerede olduğumu kavramaya çalıştım. Tüm bunların kâbus olduğunu dilerdim ama gerçek yine ortadaydı. Uyandığımı görünce Sude tebessüm ederek "günaydın" dedi. Onur'da ona eşlik ederek gülümsedi.  Ellerimi saçlarımın arasında gezdirip derin bir 'of' çektim. Gözlerimi ovuşturup doğruldum.

Etrafıma boş gözlerle bakıp "ee bizim şu katil ne âlemde" dedim. Sude "bilmiyoruz, Onur tost makinesi ve malzemeleri almaya gittiğinde kimseyi görmediğini söyledi" dedi umursamaz bir tavırla.  Gözlerimi belertip "Onur delirdin mi sen? bu çok tehlikeli" deyince "Aman be Mert, bişey olmadı işte. deyince ona inanamayan gözlerle baktım. "Neyse, bana tostmu yaptınız siz, yerim len sizi" dedim coşkuyla. Bana tostmu yaptınız derken sesim çocuğunu seven anne edasıyla çıkmıştı. "Hadi verin çok acıktım." dedim. Onur tabaktaki tostlardan birini bana uzattı. kolumu öküz gibi uzatıp tostu çekince ikiside o hâlime güldü. Ağzıma koca bir ısırık götürdüğümde sanki hiç insan görmemiş gibi bana bakıyorlardı. "Tamam kabul ediyorum biraz ayıyım, biraz değil bâyağı ayıyım" dedim uykulu sesimle.

Onur "Sude benim tostuda versene, bu bir tostla doyacak gibi değil" diye alay edince, Sude buna karşılık olarak tostu bana uzattı. Onurun tostu da benim tostum gibi bol sucuklu ve kaşarlıydı ama Sude'ninki bol kaşarlıydı, neden sucuk yemediğini sorduğumda "yiyesim yok ve ben vejetaryenim" deyince göz devirdim. "hmm peki sen bilirsin" dedim. Onur bizi dinlemek yerine tostunu yiyordu, hatta bitirmişti bile. Düne göre daha iyi görünüyorlardı. "Onur katili sen gördün, bizim okuldan biri miydi yoksa öğrenci değil miydi?"dedim merakla. "bende o an dehşete düşmüştüm, hâliyle pek dikkat edemedim." dedi. "sende haklısın, ben olsam dilim tutulurdu sanırım" dedim.

Sude "Gece eve gitmedik. şimdi ailelerimiz polise haber vermiştir, çok endişe etmişlerdir" deyince ona hak verdik. Hem polislerin bu olaydan haber alması an meselesiydi. Bu bahaneye sığınarak rahatlamaya çalıştım.

bulunduğumuz ortamda küçük lamba odayı tam aydınlatmıyor, rutubet kokusu içimize işliyordu. Üzerine birde bizim gergin havamız ortamı tam çekilmez yapıyordu. Acaba katil hâlâ okuldamıydı? Bunu düşünmek stresimi ikiye katlıyordu. Sude ve Onur'da ne kadar soğukkanlı olmaya çalışsa da gözlerinden herşey okunuyordu.

"Siz tüm gece uyumadınız mı?" dedim huysuz bir sesle.
"Uyuduk birkaç saat. dönüp durdum daha doğrusu." dedi Onur.
"Anladım, o zaman sizde bitirin yiyeceklerinizi. çıkalım bakalım okula. Böyle nereye kadar oturacağız." deyince Sude tabaktaki tostu eline aldı, "Bunaldım burada, hadi çıkalım yolda yerim ben" dedi. Toparlanıp dışarı çıktık.

Önce okul kapısına baktık, hâlâ kilitliydi. Müdür odasına girdiğimizde müdürün mantar panosunda '19 Eylül okulun ilk günü tadilat var' yazıyordu ve bundan haberi olmayan biz 3 ve ya daha fazla olan kafadarlar bir katilden kaçıyorduk. Panodaki yazıyı görünce göz devirdim. İçimden kendime küfürler savurdum. "Abi bune ya, hiçbirimiz bilmiyormuyduk okul olmadığını. Neden kimse haber vermedi?" dedim bıkkın,korkmuş ve sıkılmış bir halde. Onur "ben bu okuldan değilim arkadaşlar, arkadaşı ziyarete geldim okula" dedi iç çekerek. Sude "Valla ne bileyim, ben biliyordum aslında. Arkadaşlarım okul yok demişlerdi ama beni kandırıyorlar diye güvenmemiştim, lanet olsun keşke güvenseydim şimdi ne yapacağım bu amına kodumun okulunda. Bir katilimiz eksikti"

Sude o kadar tatlı bir şekilde küfür etmiştiki beni benden almıştı diyebilirim, sanki bir bebek küfür etmişcesine çıkmıştı ince sesinden kelimeler. "Hademe odasında demir yok diye biliyorum, isterseniz gidip bakalım?" dedi Sude. Ben ve Onur aynı anda kafamızı onaylarcasına salladık. Nedense bir anda koca isteyen teyze geldi aklıma 'koca istiyem beniğ al' kendi kendime güldüm sessiz ve sakince.

Sude neden güldüğümü anlamayıp bana baktığında "Koca istiyem gel beniğ al!" Dedim. Anlaması yaklaşık 30 saniye sürdü sonra bir kahkaha attı. "Böyle bir durumda güldürdün be" deyince içim kıpır kıpır oldu. Dikkatli bir şekilde koridorda ilerliyorduk. Sonunda hademe odasının kapısına gelince odanın kilitli olduğunu gördük. Kapıya sertçe vurduğumda açılmamıştı ve kolum acımışti. bir küfür savurup yüzümü buruşturdum. Bir his vardır, ilk başta  vurulduğunda acımaz sonradan bir sızı kaplar ya aynı hissi yaşıyordum.

Daha fazla uğraşmadan kantine indik. Gri ve siyah karışımı merdivenlerden teker teker indikten sonra yolda kayıp kıç üstü yere düştüm. Uzun olan saçlarım yüzümün önüne düştü. Onları düzeltmek için saçıma üfledim. Üflenen ses püf diye çıkmıştı. Kıçımı ova ova yerden kalktım. Sude ve Onur'a baktığımda gülmekten kıp kırmızı olmuşlardı  "acıdı" dedim ve bende onlara katılıp kahkaha attım. gülmeyi kestiğimizde kantine girdik. 3 poşet dolusu erzak aldık 1. poşette su. 2. poşette çikolata Sude istemese almayacaktım ama ısrar edince kırmadık. 3. poşette ise tost malzemeleri ve karın doyurucu şeyler aldık. Bu okulda daha ne kadar durabilirdik bilmiyordum, o yüzden gerekli besinleri almamız gerekiyordu.

Bunları aldıktan sonra acele ve hızlı bir şekilde merdivenlerden yukarı çıkmaya başladık. Stresten tırnaklarımı kemiriyordum. Bir kız çığlığı duyduğumuzda hepimiz irkildik, "ne neolur yapma" diye yakarıyordu ve arkasından bir çığlık sesi daha gelince dişlerimi sıktım. Kim böyle bir câniliği neden yapardı, anlamıyordum. Ne ses ne soluk hiç bir ses gelmeyince hepimiz ümidimizi kaybetmiştik. Benim gözlerim dolduğunda Sude çoktan ağlamaya başlamıştı "şşt Sude sakın bak yerimizi belli etme sus. İçeri girin hadi, güçlü olacağız" dedim sesim çok soğuk ve titrek çıkmıştı. Onur'la birlikte yukarı çıktıklarında bende girip kapıyı kapattım.

TUZAK (Basılıyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin