Leon Hilal'in ona sert davranacağını biliyordu lakin "seni tekrar vururum." demesini beklemiyordu. Ayakta, hastahane de öylece kalakalır.Azize Leon'u görüp meraklanır.
"Teğmen bir durum mu var , neden buradasınız?"
"Küçük hanımın yani Hilal Hemşirenin vaziyetini merak ettim."
"Merak etmeyin Teğmen. O iyi. Ayrıca Teğmen lütfen Hilal'den uzak durun. Kirya bahsetti bana aranızda ki münasebetten lakin bundan sonra katiyen öyle bir şey olamaz,olmasın!" der Azize sertçe.Leon ne yapacağını şaşırır.Hastahaneden çıkıp vazifesinin başına geçer.###
"Kim bu Halit İkbal? Kim?" diye bağırır Kumandan Vasili elindeki kağıdı buruştururken.
"Derhal bulun Halit İkbal'i!Derhal!"
"Lakin Kumandanım haftalardır arıyoruz , bulamıyoruz."
"Bulacaksınız asker! O adamı bana getireceksiniz,bende infazını kendi ellerimle gerçekleştireceğim!"
"Emredersiniz Kumandanım!" der asker. Tam kapıdan çıkarken Vasili durdurur onu.
"Ya da dur. Haber gönderin herkes kordon da toplansın. Ben konuşma yapacağım."
"Emredersiniz komutanım."###
Hilal hastahane de vazifesini yapıyordur.
"Hilal kardeş!"
"Aa Lütfü senin ne işin var burada?"
"Hilal kardeş herkes kordon da toplanıyor. Önemli bir şey oluyor sanırım. Haber edeyim dedim."
"Kordon da mı?" diye tekrarlar Hilal şaşırarak.
"Tamam Lütfü sağ olasın."
Hazırlanır hemen Hilal. Kordona doğru yol alır.
Kumandan Vasili:
"Halit İkbal yeni bir yazı yazmış. Daha karşımıza çıkmaya cesareti yokken bu yazıyı yazma cesaretini nereden buluyor? Askerlerim Halit İkbal'i arayacaklar. Konuşmayan veya onu saklayan olursa cezası infazdır! Konuşmanız için size bir hafta zaman veriyorum. Eğer bir hafta içinde Halit İkbal'i karşımda görmezsem erzak alamazsınız, alacak paranız da olmaz!"dedi. Hilal sinirle öne atılır bağırmak için lakin kolunu kavrayan eli hisseder.
"Ağabey!"
"Hilal ne yapıyorsun?"
"Ne demek ne yapıyorsun! insanları bu şekilde tehdit edemezler ağabey! Sessiz mi kalacağız?!"
"Tabi sessiz kalmayacağız Hilal lakin bu böyle hallolacak bir iş değil! Tek başına bir şey yapmaya kalkma!"
"Tamam." der Hilal suratını asarak. Sinirle yürümeye başlar. Uzaklaşır ortamdan. Lakin arkasından gelen ayak sesleri onu korkutur. Arkasına döndüğünde gönlünü kaptırdığı adamı görür. Leon.
"Ne yapıyorsunuz Teğmen? Gidin peşimden."
"Hilal hal böyleyken yazmaya devam mı edeceksin?" der Leon. Hilal bu cümleyi duyunca hızla ona doğru ilerler. Parmağını sallayarak:
"Türkler galip gelene kadar,Yunan denize dökülünceye kadar yazmaya devam edeceğim Teğmen! Bunu böyle bilesiniz. Beni şimdi tutuklayabilirsiniz. Aksi taktirde siz kaybedersiniz."
"Bunu yapamam biliyorsunuz Hilal." der Leon narin bir sesle.
"Sende beni tutuklayamadın.Hilal gözlerime bakıp doğruyu söyle sen beni tutuklar mıydın, beni bile bile ölüme iter miydin? " diye sorunca Leon,Hilal Gözlerine bakamaz onun. Mavilerini değdiremez onun kahvesine.
"Ne istiyorsunuz Teğmen?" diye sorar sakince.
"Sadece vedalaşmak istiyorum. "
Leon 'un bu cümlesi Hilal'in kafasında yankılanıp duruyordur.
"V-vedalaşmak mı?"
"Evet. Vazifem için buradan gitmem gerekiyor. Kim bilir belki dönemem. Ayrıca başını belaya sokmayacağından da emin olmak istiyorum." dedi. Leon'un son cümlesi Hilal'in yüzünde hafif bir tebessüme neden olur. Lakin bu uzun sürmez. Konuşmaya başlar.
"Eğer olurda..." yutkundu,"...dönemezseniz üzülmeyin Teğmen. Çünkü siz inandığınız Yunan Medeniyeti uğruna ölmüş olacaksınız. Lakin ben işte o vakit sizin için üzülürüm Teğmen. Çünkü siz yanlış taraftasınız."
"Hilal, yapma." der ,yaka düğmelerini oynatarak.
"Böyle olmasını bende istemedim."diye devam eder Leon.
"İstemediniz öyle mi?" der alaycı bir gülüşle Hilal.
"İstemediğiniz şeyleri yapmayın Teğmen!"
"Bu konuyu konuşmuştuk. Canınla sınadılar beni Hilal ,canınla!"
"Evet bu konuyu konuşmuştuk Teğmen. Bu yüzden bu soruya ne cevap vereceğimi de biliyorsunuz!"
Der. Daha sonra oradan uzaklaşır Hilal. Onun , Leon'un gideceğini , gittikten sonra dönemeyebileceğini düşündükçe kalbi yerinden çıkıyor, mavi gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Kimsenin anlayamayacağı bir histi bu. Kendisi bile anlamıyordu. İleride askerleriyle kordona doğru yürüyen General Cevdet'i görür. Cevdet'de onu görünce yanına gelir hızla.
"Hilal, ağladın mı sen?"
"Hayır General. Esen rüzgardan oldu."
"Hilal!" der Cevdet ses tonunu değiştirerek.
"Birine bir şey mi oldu kızım?"deyince , Hilal dayanmayıp Generalin boynuna sarılır. Gözyaşları General' un omzunu fazlasıyla ıslatır.
"Çok yoruldum baba. Artık dayanamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum!" diyerek ağlamaya devam eder. General'e ilk defa "baba" demişti. Cevdet Hilal'in kafasını kaldırır. Elleriyle ilk önce göz yaşlarını siler. Ardından yanaklarını okşamaya başlar.
"Sen daha çok küçüksün. Seni yoran nedir böyle Hilal'im?"
"Her şey baba,her şey." der kendi mavilerini babasının mavilerine dikerek...***BÖLÜM SONU***
Okuduğunuz için cookk teşekkürler
Yorum ve oylarınızı eksik etmeyinn <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA MAĞLUP HİLEON
FanficVatan savaşının ortasında yaşanan gerçek AŞK. Hilal ve Leon'un düşünceleri onları farklı yere sürükledi. Lâkin "Aşksız bir yürek çorak bir ülkedir. Hiçbir şey yetişmez orada.","İnsan sevmeyi bilmeyen memleket sevmeyi nereden bilecek!","Kim derdiki b...