Good Girl Gone Bad 3

425 18 5
                                    

❤️

Dün Justin gittikten sonra o kadar rahat uyumuştum ki. Sanırım birazcık rahatlamıştım özür dileyince. Sabah kalktım ve banyoya girdim dişlerimi fırçaladıktan sonra ayna'ya baktım. Bir duşa ihtiyacım vardı kesinlikle. Duşta yarım saat oyalandıktan sonra üstüme dar siyah bir Armani Jeans ve üstüne Homies beyaz düz bir tişört geçirdim Michael Kors leopar desenli saatimi koluma taktım. Yüzümde hafif bir makyaj vardı sadece pembe bir ruj ve rimel birazcıkta allık tabii ki. Çanta almaya üşendim iPhone'umu ön cebime attım. Mat beyaz stiletto ayakkabılarım merdivenlerden inerken çok fazla ses çıkarıyordu. Çıkardığı sesleri bile seviyorum bu ayakkabıların "Yaşasın Moda". Mutfağa doğru gittim cici annem ve babam sofra'ya oturmuş kahvaltı ediyordu. Bende yanlarına gidip oturdum bizim çılgın kaltak yoktu. "Günaydın Millet" diyip tam oturacaktım ki babam "Sanırım bişey unuttun."dedi. Ona gülümseyerek baktım ve gidip yanağından kocaman öptüm. Oda benim yüzümdeki gülümsemeye benzer bir gülümseme taklit etti. Yerime oturduktan sonra 1 numaralı kaltak bana "Günaydın bitanem." dedi. Yalancı bir gülümsemeyle ona bakıp sırıttım. Kahvaltımı yaparken sessiziliği bozdum babama bakıp "Bugün beni okula sen bırakır mısın? Araba kullanmaya üşeniyorum." dedim. Kedi gibi babama bakarak. Dudağının kenarı hafif yukarı kıvrıldı "Sizi okula bırakmak benim için bir onurdur üşengeç prenses." dedi alaylı bir ses tonuyla. Bana lakap takmayı bırakmalıydı artık. Babama bakıp gülümsedim. Annem öldükten sonra herşeyim olmuştu. Arkadaşım, Sırdaşım, Annem, tüm hayatını benim için tekrar düzenlemişti. Evet belki bana cici anne getirdi ama onu sevdiğini bilsemde. Babamla aramızdaki başka bir bağ vardı. O kadını neden sevmediğimi bende bilmiyorum belki Anna'yı doğurduğu içindir. Yada bilmiyorum babamı kıskandığım içindir. Annemden sonra bu kadınla evlendiği içindir. Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan babamın sesi oldu. "Hadi bebeğim biran önce seni okula bırakıyım. Yetişmem gereken bir toplantı var." dedi. Ağzımı peçeteyle silip oturduğum yerden hızlıca kaltım. Babam cici annemin dudağından öperken "Görüşürüz sevgilim." dedi onlara iğrenerek baktım. Kadın hala kahvaltı yapıyor ve sen onu öpüyorsun hemde dudağından. Ciddi misin baba? Ağzı doluyken mi? Evden çıktıktan sonra garaja doğru ilerlerken babam elimden tuttu ve bana bakıp gülümsedi. Bende ona benzer bir gülümsemeyle karşılık verdim. Kendi tarafına geçerken elimi bırakmıştı. Babam Beyaz Escalade'nin sürücü koltuğuna oturduktan sonra bende kendi tarafıma oturdum. Araba çok sessizdi elimi uzatıp radyo'yu açtım. Ve Eminem ft Rihanna The Monster çıktı. Ben nakaratı bağırarak söylerken. Babam bana eşlik etmeye çalışıyordu söyleyemeyince ikimizde gülüyorduk. Okula geldiğimizde ben inecekken babam başımı dudaklarına bastırdı "Küçük kızımı okula bırakmayı özlemişim bunu biraz sık yapalım." dedi gülerek. Yüzümü buruşturdum alaycı bir tonda "Yapma ama baba beni rezil ediyorsun." dedim saçımı düzeltirken. "Şanslı olmalısın ki toplantım var seni daha fazla rezil edecek vaktim yok." dedi. Yanağına sulu bir öpücük bıraktıktan sonra arabadan indim.

Okul bahçesine doğru ilerlerken. Basketbol takımının her zaman oturduğu bahçedeki masa'ya gözüm kaydı belki Justin'ı görürüm diye ama görememiştim. Dersin başlamasına 10 dakika kadar vardı. Bende bizim kızlarıda bahçede göremeyince sınıfa doğru çıktım. Neyse ki bugün birilerinin gözünü üstümde hissetmemiştim. Sınıfa girdikten sonra bizim kızları gördüm ve her zaman ki sırama oturdum. Justin ve Anna yan sırama oturduktan sonra arkasından hoca'da girip ders anlatmaya başlamıştı. Gözlerim bana itaat edip Justin'a ve üvey sürtüğe çok kaymadığı için şanslıydım. Yoksa Justin'ın, Anna'nın klitoresinde gezen eline biraz daha sabır edemeyip kusacaktım. Ders bitmişti neyse ki.

Öğle yemeği vakti Kızlarla yemekleri alıp masaya oturduk. Ben Justin'ın oturduğu masa'ya doğru bakıp dalmışken. Alttan beni dürten kolun sahibine kaşlarımı çatarak baktım "Önüne dön Anna'yı öldürecekmiş gibi bakıyorsun." dedi Cara. Oflayıp ona doğru baktım. "Sencede hak etmiyor mu?" dedim. Şaşırarak "Neyi? Ölmeyi mi?" dedi. "Neden olmasın?" dedim soğuk bir sesle. "Kıza dün yaptıkların yetmedi mi? Haddini fazla aşmadın mı sencede?" dedi uyarıcı bir ses tonuyla. Neden Lilycik gibi sakin sakin oturmayıp bana hesap soruyordu. Bazen gerçekten can sıkıcı oluyordu. Beni sinir etmeyi başarıyordu. "Merak etme annecik, Dün ondan özür diledim zaten. Rahatladın mı?" dedim alayla. Lil ağzına attığı lokmayla boğulacaktı neredeyse. Su içip kendine geldi neyse ki. Bu sefer konuşan Lily olmuştu "Sen ve özür dilemek? Hemde Anna'dan? Kafayı mı yedin?" dedi ağzı açık kalarak. "Aslında bunu yaptıktan sonra suçluluk duygum biraz hafifledi. Ben hiç bir zaman onun kadar kötü olamam." dedim. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi onların masadan ayırıp Lil ve Cara'ya baktım. Cara ağzındakileri bitirdikten sonra omzunu sıvazlayıp. "Biliyorum hala sana yaşattıkları aklına geliyor ona bu yüzden böyle bakıyorsun ama hala benim eski bebeğimsin." dedi gülüseyerek bende ona gülümsedim. Lily "Bencede iyi ki özür dilemişsin yoksa seninde o sürtükten aşağı kalır bir yanın olmazdı." dedi gülümseyerek. Lil'i seviyordum pek konuşmazdı ama konuştumu açık açık söylerdi aklından geçenleri. Aklıma Anna'nın yanındaki sürtüklerle bana yaptıkları küçükken beni Justin karşısında onu sevdiğimi bile bile aşağılık bir duruma düşürüp itip kalkmaları, alay etmeleri, küçümselemeleri ve Justin'ın beni bunları gördüğü, ona aşık olduğumu bildiği halde neden küçük bir kızı tüm zorbalıkların içinden çekip çıkarmadığı gelince gözlerim dolmaya başladı kızlara bakmadan "Ben bahçedeyim." dedikten sonra hızlı adımlarla arka bahçeye gittim. Neyseki kimse yoktu. Arka bahçede tek bir bank vardı. Ona oturup dizlerimi kendime çektim ve yüzümü gizlemek için başımı dizlerime yasladım. İstemsizce gözlerimden yaşlar akarken yine o düşünceler aklıma doldu. Kendimi suçladım. Neden güçlü değildim? Neden Justin'ın beni kurtaramasını bekledim? Neden küçükken o kadar acizdim? Neden kendimi küçük düşüttürdüm ve buna izin verdim? Lanet olsun!! Yaşlar gözlerinden artık boşalırcasına akmaya başlarken. Gözlerim kapalı bir şekilde başımı arkaya attım. Hıçkırıklarımı engellemek için. Hava'yı içime çektim. Hafif esen hava çiğerlerime dolarken rahatladığımı hissettim. Burada rahatça ağlaya biliyordum çünkü kimse gelmezdi, geleceğinide sanmam. Kimse hala o güçsüz kız olduğumu bilmezdi. Küçükkende okulda birşey olursa buraya gelir içimde ne kadar göz yaşı varsa akıtırdım. Annem ilk öldüğü zamanlarda buraya gelir hıçkıra hıçkıra ağlardım. Yanımda bir başka beden hissedince. Gözlerimi korkuyla açıp kim olduğuna baktım. Bal rengi gözlerle karşılaşınca. Gözlerimi hızlıca sildim. Boğazımda kocaman bir yumru hissettim hala ona bakıyordum. "Ne var?" dedi. Yüzünde yine o şapşap gülümseme vardı. "H-hiç b-birşey." dedim. Kekeleyerek. "O yüzden mi yüzüme aval aval bakıyorsun?" diye sordu alaylı ses tonuyla. Birden utanıp gözlerimi gözlerinden ayırıp parmaklarıma diktim. Sonra derin bir iç geçirip. "Beni yanlız bırakır mısın?" dedim. Sesim umduğumdanda güçlü çıkmıştı."Hayır" dedi. Kesin bir ses tonuyla. Sinirle ona doğru baktım. "Ne demek hayır? Sana beni yanlız bırak dedim." sinirle. Bana inanamazmış gibi baktı yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. "Bana emir mi veriyorsun?" dedi. "Evet aynen öyle." dedim tek kaşımı kaldırıp. Birden konuyu değiştirip. "Bugün kötü gözüküyorsun. Kafanı dağıtmak istersen okul çıkışı seninle basket oynaya bilirim." dedi. "Arkadaşın değilim" dedim. "Evet değilsin, ama kız gibi oynuyorlar" dedi. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Suratıma bakıp oda gülümsedi. Şapşal. "Haklı değil miyim?" diye sordu. Gözlerini büyülterek. Hala gülüyorduk. "Peki, sevgilinden izin aldın mı?" dedim. Alaylı bir ses tonuyla. "Evime birini davet ederken ona sormam." dedi. Yüzündeki gülümseme silinmişti. Sanırım hoşuna gitmemişti söylediğim şey. Birden ciddileşmiştik. Bir dakika o az önce Evim mi dedi? "Gelicek misin? Gelmiyecek misin?" dedi. Sabırsızlıkla. Anna'yı deli etme ve onunla tekrar baş başa kalma fırsatını kaçıracak kadar salak değildim. Tabi ki gidicektim. "Tamam" dedim birden.

Okul çıkışı kızlardan ayrıldıktan sonra. Telefonum titredi. Mesaj gelmişti Justin'den "Arka bahçenin çıkışında bekliyorum. ACELE ET!" son iki kelimeyi bağırarak acele etmem için büyük harflerle yazdığını biliyordum. Adımlarımı hızlandırıp arka çıkışa doğru yöneldim. Fazla bekletilmeyi sevmiyordu. Nereden mi biliyorum? Bunca sene durmadan onu izliyordum. Hakkında az çok bir bilgim vardı. Okulun arka kapısında bekleyen Audio R8'i görünce. Kapıyı açıp bindim ve Justin gazı kökledi. Hiç konuşmadık. Arabada sadece 50 Cent Candy Shop şarkısı çalıyordu. Neyseki oda benim gibi Rap dinlemeyi seviyordu. Bakalım bugün neler olacak?

SİZİ SEVİYORUM VOTE & COMMENTLARINIZI ISIRIRIM❤️😚

Good Girl Gone BadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin