24- Eve Dönüş

54K 2.9K 1.6K
                                    

Multimedya; Özgür

Şeyma ile buluştuğu günden bir kare diyelim!

---

1 HAFTA SONRA

"Çek şu elini pastadan!" diyerek Şeyma'nın eline vurdum. "Çocuk musun sen ya? Ne diye ikide bir pastayı parmaklıyorsun!"

Omuzlarını silkerek parmağındaki kremayı yaladığında gözlerimi devirdim ve pastayı alarak salona geçtim. Şeyma tarafından parmaklanmış olan karamelli pastayı masanın ortasına yerleştirdim.

Aynel bu sırada kendi hazırladığı ikramlıkları servis tabağına yerleştiriyordu. "Koray Abi konfetileri getirdi mi?" diye sordu başını yaptığı işten kaldırmadan.

"Hayır, henüz gelmedi. Alışveriş merkezindeymiş." dedim boyası akmaya başlamış olan kahverengi saçlarımı geriye doğru savururken.

"Aynel." dedim kaşlarımı çatarak.

"Efendim Eylül?"

"Ece'ye hâlâ söylemediniz mi?" Yerimde rahatsızca kıpırdandığımda Aynel elindeki makaronları bıraktı ve bana baktı.

"Söylemedik!" dedi Şeyma başını sallayıp Aynel'in yanına oturarak. "Nasıl söyleriz ki?"

"Söylemek istedim fakat bunu kendisi hatırlamak zorunda. Biz hatırlatırsak her şey daha da kötü olur." Aynel kafasını Şeyma'nın omzuna yasladı ve derin bir nefes aldı. "Hem Açelya Teyze de söylememe taraftarı."

Ece bir haftadır; annesi geldiğinden beri babası ve ikizi İlkiz'i soruyordu. Her defasında geçiştiriyorduk, lakin Ece'nin şüphelendiği her halinden belliydi.

"Hatırladığı zaman yıkılacak." dedim kolumu masaya yaslayarak.

"Eninde sonunda hatırlayacak Eylül. Biz sadece bunu bir süre engellemeye çalışıyoruz." Aynel'e hak vererek başımı salladım.

"Bir şey diyeceğim." dedi Şeyma dudaklarını büzerek.

"Söyle."

"Abin neden Ece'yi hiç hastanedeyken ziyaret etmedi?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. "Yanlış anlamayın ama sanki bir şey var. Nasıl desem... Mesela neden hastaneye gelmeyip de Ece'nin doğum günü için bu kadar çok uğraşıyor?"

Ece sonunda taburcu oluyordu ve bugün onun doğum günüydü. Hepimizi bir heyecan sarmıştı. Dört bir koldan hazırlık yapıyorduk. Şeyma söyleyene kadar abimin hastaneye gelmediği gerçeğini hiç göz önünde bulundurmamıştım.

"Bilmiyorum. Sen söyleyene kadar da fark etmemiştim." dedim dudaklarımı bükerek. "Semih ve Özgür ne zaman gelecek?"

"Semih iş çıkışı gelecek, biraz işleri yoğun bu aralar." dedi Aynel gülümseyerek. "Özgür de Ece'nin taburcu işlemleri bitince Açelya Teyze'yi de alıp gelecek."

"Hastanede yani." dedim Şeyma'ya bakıp gülerek.

"Keşke hep orada kalsa canı çıkasıca!" dediğinde sırıtarak göz kırptım.

"Çocukla ne alıp veremediğin var? Bal gibi çocuk işte."

"Ne balı be? Zehir o zehir!" dedi ve gözlerini devirerek kollarını göğsünün altında bağladı. "Bakıyorum da siz de hemen alıştınız Özgür'e."

"Çocuk iki haftadır bizim için koşuşturuyor resmen. Nankörlük yapma! Ece hastanedeyken ne haldeydin, çocuk seni ayakta tutmak için neler yaptı." dedi Aynel Şeyma'nın kafasına vurarak.

"Bana ne ya? Ben mi dedim yanımızda ol diye? Çok sevdiyseniz alın tepe tepe kullanın." dedi Aynel'in vuruşuna karşılık onu ittirirken.

"Anlamıyorum çocuğa niye bu kadar gıcıksın?" dedim Aynel'in yaptığı makaronlardan bir tanesini ağzıma atarak.

Habersiz Şöhret (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin