32- Sen De Duy

29.3K 1.5K 1.6K
                                    

Multimedya; Semih

Bölüm sınırımız; 1000 vote, 2000 yorum.

HABERSİZ ŞÖHRET 3 YAŞINDA! NİCE MUTLU YILLARA, BENİM GÜZEL AİLEM :')

Bu bölüm Şeyma'nın, Eylül'ün, Aynel'in ağzından anlatılacaktır. Geçişlere dikkat ederseniz karışıklık yaşanmaz. Sizi seviyorum. Keyifli okumalar <3

---

Şeyma'dan

"Canımı çok acıttın Şeyma." dediğinde başımı biraz daha yasladım omzuna. Onu kırmıştım, sonradan öğrendiğinde daha da kırılacağı şeyler yapmıştım. Sırrını Mehveş'e söylemek gibi.

Belime sıkı sıkı sardığı kollarını biraz gevşetti. Belki şu anda kolları arasında teselli olmayı hak etmiyordum ama kolları arasından da çıkmaya cesaret edemiyordum. Kolları bir kalkandı sanki, beni korurdu dış dünyadan. Hâlâ belimde duran ellerinden birini yavaşça yukarı çıkardı ve saçlarımı okşadı. "Ben seni çözemiyorum. Bir gel diyorsun, bir git. Uzak dur diyorsun, dinlemeyip yanına geliyorum. Sanki hasret kalmışçasına sarılıyor, sığınıyorsun kollarıma. Değersiz hissettirdiğimi söylüyorsun, ama..."

Ama...

Sana karşı koyamıyorum değil mi?

"Özgür." dedim susmasını istermiş gibi, omzuna sardığım kollarımı biraz daha sıktım. Eylül bizi yalnız bırakmak istemiş, aşağıya inmişti. "Canını yakarken ne denli yandı canım, bilmez misin? Evet, isteyerek, bile isteye yaktım canını... Ama bilemezdim ki, sonunda benim de canımın yanacağını. Bu hissi çözemedim, henüz anlayamadım. Zaten bu aralar karışık ki aklım... Hislerimi sorgulamaya takatim yok."

"Sorgulama o zaman." dediğinde kolları arasından çıktım. Gözlerimi gözlerine diktim, sanki ne demek istediği gözlerinde saklıymış gibi... Tek kaşımı kaldırarak, sorgulayıcı bir bakış attım ancak onun gözleri yavaşça aşağıya kaydı. Dudaklarıma. Önce derin bir iç çekti, daha sonra kaşları çatıldı. Baş parmağını dudağımdaki yaraya usulca bastırdığında gözlerimi kapadım. "Bu ne zaman oldu?"

"Yeni değil." dediğimde parmağını yaranın üzerinden çekti. Gözlerimi araladım. "Hep vardı o yara. Sadece yarayla oynadım bugün biraz. Ondandır kanaması."

"Bir şey saklıyorsun Şeyma." dedi sakin bir ses tonuyla. "Anlatmak istemediğin şeyler yaşıyorsun ve bunları bana yansıtmak istemiyorsun. Seni anlıyorum. Seni zorlamayacağım anlatman için. Anlatmak için hazır olduğun o günü bekleyeceğim."

Gülümsedim ve hafifçe başımı salladım. "Sanırım burada biraz daha oyalanırsak aşağıda bekleyenler kök salacak." Güldüğünde seke seke kapıya doğru ilerlemeye başlamıştım ki kolumu tuttu. Kaşlarımı sorarcasına kaldırarak Özgür'e döndüm.

"Ayağını mı burktun sen?" diye sordu hafif çatılmış kaşlarıyla yüzüme bakarak. "Seke seke yürüyorsun da." Hayır topuğuma sıktılar diye bir espri yapmak istesem de yapmadım. Kendimi hâlâ uyuşuk hissediyordum. Eğer kendimde olsaydım, bu espriyi muhakkak yapar, sonra da Özgür'ün ona abi deyince bana attığı bakışlarına bir kez daha mahsur kalırdım.

"Evet. Öğlen biraz koşuşturdum. Burktuğumu fark etmemişim. Eylül sardı." dedim dudağımı bükerek. "Önemli bir şey değil yani. Sadece üzerine pek basamıyorum."

"Yardım etmemi ister misin?" diye sordu gülerek elini uzatırken. Gülerek karşılık verdim ve elimi bana uzattığı avucuna bıraktım.

"Çok iyi olur." Belime kollarını sarıp, yürümeme yardımcı olacağını zannederken beni aniden kucağına aldığında şaşkınlık ve korkuyla kollarımı boynuna doladım. "Ne yapıyorsun Özgür ya? Benimle ufak bir sorunun mu var? Yoksa beni kucağına almayı hobi hâline mi getirdin?"

Habersiz Şöhret (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin