13- Yılbaşı Partisi

59.6K 3.2K 2.2K
                                    

Multimedya: Arif

Araba gece kulübünün önünde durduğunda kapıyı açtım ve indim. Ece ve Aynel de indiğinde, abim arabayı kulübün biraz ilerisine park etti. Gülümseyerek yanımıza geldi ve kolunu Ece'nin omuzuna attı.

"Baştan söyleyeyim bazı kurallarım var kızlar." dediğinde kaşlarımı hayretle  kaldırdım.

"Ne gibi?" dedim.

"İlk olarak içkiye elinizi dahi sürmeyeceksiniz. Sizinle uğraşamam. Yanımda ayrılmayacaksınız. Lavaboya dahi gidecek olsanız haber verin ve birbirinizden ayrı gitmeyin. Beni pişman etmeyin geldiğimize."

İçki mi? Ağzıma sürmem bile. Ayrıca bu kadar büyük mekanda birbirimizden ayrılacak kadar salak olamazdık. Çünkü girişten de anlaşıldığı üzere büyük bir mekandı. Bilirsiniz kalabalık ortamları sevmem.

"Anlaştık mı?" dedi abim.

"Tamam." Başımı salladım bir yandan da.

"Sorun yok. Tamamdır." diye onayladı Aynel de. Yıllar süren bir arkadaşlığınız var ise çok şanslısınız demektir. Aynel benim abimi kendi abisi gibi benimsemişti. Saygı da kusur etmezdi. Abim de Aynel'i benden ayırmazdı. Korur kollardı.

Ece, Aynel ve abim hayatın bana verdiği en güzel armağanlardı. Sonsuza dek sürecek kardeşlikler mutlu bir hayatın temelidir bana göre.

"O zaman girelim." dedi abim.

Hey! Bir dakika, bir dakika. Ece daha onaylamamıştı. Onlar mekana doğru bir adım attıklarında önlerine geçip, onları durdurdum.

"Ne oldu?" dedi Ece.

"Abi biz onayladık ama Ece onaylamadı." Ece gözlerini devirirken abim güldü.

"Gerek var mı? Bu fıstık bütün gece benim gözetimim altında." Göz kırptığında kaşlarımı çatarak onlara baktım. Abim beni kenara doğru iterek Ece ile mekana girdiğinde olduğum yerde kalakalmıştım.

Ben daha yeni kardeşlikten bahsediyordum değil mi? Unutun şimdi onu. Çünkü birazdan Ece ve abimin üstüne atlayacağım! Hayır, kıskançlıktan değil. Kıskanmıyorum...

Aynel koluma girdi, sırıtıyordu. Allah aşkına sırıtacak ne vardı?

"Kıpkırmızı oldun kıskançlıktan." dediğinde sinirle adımlarımı hızlandırdım ve mekana girdik. Benim bu halime kahkaha atıyordu. Aynel'e ters bir bakış atıp kolundan çıktım ve abimgilin oturduğu masaya doğru ilerlemeye başladım.

Abimin yanına bir hışımla oturdum Aynel'de yanıma oturduğunda etrafı incelemeye başladım. Henüz o kadar kalabalık değildi. İnsanlar yavaş yavaş gelmeye başlıyordu.  Semih ise henüz ortalıklarda yoktu. Geldiğinde ilk işim şu kitap işini sormak olacaktı. Gerçekten bu iş haddinden fazla uzamıştı. Can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.

Aynel'in kulağına yaklaştım."Semih nerede?" Bağırarak sormuştum çünkü müzik sesinden kendi sesimizi dahi zor duyuyorduk.

Ayneş kulağıma yaklaşarak aynı şekilde cevap verdi. "Mesaj attı. Arabasını park edip gelecekmiş. Neden sordun?"

"Şu kitap işini bir an önce konuşmak istiyorum. Sence de çok uzamadı mı?"

"Ben iki gün önce Semih'e sormuştum, henüz bir gelişme olmadığını söylemişti. Kim bilir öğrenmiştir?"

"Bilmiyorum içimde garip bir his var. Ya öğrenemediyse? O zaman ne yaparım bilmiyorum." dedim içimdeki karamsarlığa göz yumarak.

"Dava açarız. Telif hakkı değil mi?" Öne sürdüğü öneri ile düşünmeye başladım.

Habersiz Şöhret (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin