36- Onism

12.6K 1K 509
                                    

Multimedya; Aynel

Onism; Olduğun kişiyi değiştirememe durumundan duyulan üzüntü.

---

"O..." dedi hıçkırık sesleri arasından. "Bana tokat attı."

Özgür ile bakışlarımız bir anlığına kesiştiğinde kaskatı kesildiğini fark ettim. Aynel başını iyice dizlerine gömmüştü. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyordum. Sanki o tokat bana atılmıştı. Yanağım sızlıyordu. Öylece kalakalmıştım Aynel'in dediği karşısında.

Sertçe yutkundum. Ne diyebilirdim ki? Saçma bir teselli cümlesi kuramazdım bu olay karşısında. Tartışmış olsalardı olayı şakaya vurabilirdim ancak olay tartışmadan sıyrılmış fiziksel şiddete kaymıştı. Semih'ten bunu asla beklemezdim. Nasıl olur da Aynel'e vurabilirdi?

Hani menekşem diye sevdiği kadına el kaldırmak da neyin nesiydi? Onu nasıl incitebilirdi? Aklım almıyordu. Göğüs kafesim sıkışmıştı. Kollarımı Aynel'in omzuna sardım. Kendimi çaresiz hissediyordum. Sanki Semih o tokadı bana atmıştı da karşısında şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla kalakalmış hissediyordum. Özgür dizlerinin önüne çöktü ve Aynel'in gömdüğü kafasını hafifçe kaldırdı.

"Özgür. Bırak." dedi Aynel çatallaşmış sesiyle. Hâlâ hıçkırıyordu. Kendini toparlaması çok uzun sürecekmiş gibi görünüyordu. "Çok utanıyorum."

"Sen utanılacak bir şey yapmadın Aynel. Saçmalamayı kes." dedi Özgür elindeki peçeteyle Aynel'in gözyaşlarını silerken. "Utanması gereken Semih. Sen değilsin."

"Biliyorum." diye mırıldandı. "Ama utanmama engel olamıyorum. Kendimi çok aciz ve çaresiz hissediyorum. Gururuma yediremiyorum bu tokadı. O an o kadar hayal kırıklığına uğradım ki... Yanağımdaki... sızıyı hissedemedim bile. Tek yapabildiğim gözlerinin içine bakmaktı." Büyük bir hıçkırık döküldü dudaklarından. Yapabildiğim tek şey omzunu sıvazlayarak yanında olduğumu göstermekti.

"Karşımda beni seven o adam yoktu. Bana vuran kişi kesinlikle aşık olduğum adam değildi. Gözlerinde öfke ve kini gördüm Özgür." dedi Özgür'ün elindeki peçeteyi alarak. Özgür yere oturdu. "O an ona vurabilirdim. Her şeyi başına geçirebilirdim. Ama yapamadım. Ben o kadar gaddar değilim. Onun kadar sadakatsiz ve acımasız, sinirlerine hakim olamayan biri değilim. Hem o kadar korkutucuydu ki nasıl ona karşı hamle yapabilirdim ki? Ya daha ileri gitseysi? Bir tokattan daha fazlasını yapsaydı? Kim kurtarırdı beni onun elinden orada? Korktum. Çok korktum. Oracıkta kırgınlıktan ve korkudan geberebilirdim. Olayı idrak ettiğimde dolaba koştum ve kıyafetlerimi alabildim."

"O ne yaptı daha sonra? Özür dilemedi mi? Pişman olmadı mı?" diye sorduğumda başını iki yana salladı.

"Müsade etmedim buna. Kıyafetlerimi toparlarken sarıldı bana. Ağlıyordu. Ama ondan öylesine korkuyordum ki çığlık attım ve ittim onu." dedi, vücudu tir tir titriyordu. "Bana dokunmamasını söyledim. O da yaklaşmaya cesaret edemedi zaten. Valizimi aldım ve çıktım oradan. Kaçmak istedim. Hiç bilmediğim o şehrin sokaklarında kaybolmak istedim. Beni bulamasın istedim. Adımı dahi unutsun istedim."

"Neden tartıştınız?" diye sordum usulca. "Neden bu kadar çok sinirlendi Aynel?"

Sustu.

Burnunu çekti sadece.

"Aynel bize anlatmazsan sana yardımcı olamayız. Anlat lütfen." dedi Özgür gözlerini bana dikerken.

"Bana yalan söyledi. Beni kandırdı. Bunu yüzüne vurdum. O ise..." dedi saçlarını geriye attı. "İnkar etmedi. Doğruydu yani. Aylarca aptal yerine koydu beni. İnkar etmesini istedim. Bana yalan söylemesinin nedenini sordum. Cevap vermedi. Üzerine gittim. Anlatsın istedim. Beni nasıl salak yerine koyduğunu anlatsın istedim. Ondan duymak istedim. Ama cevap vermedi. Orada yokmuşum gibi davrandı. Ona yaklaştım koluna dokundum sadece. Dokunmamla bana bakması bir oldu ve işte... işte o zaman vurdu."

Habersiz Şöhret (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin