İhanetten Geri Kalan.
5 bölüm.
Suçlu ne sensin ne de ben,
Şimdi sensizim sende bensiz...İstanbul...
Yine yeni bir gün... Hayat gerçekten garip bir şey... Neden herkes istediği hayatı yaşıyamıyor? Herkes istediği gibi yaşasa, tercihler yapmasa ve en önemlisi devamlı birilerini kaybetmese hayat daha güzel olmaz mı?Birini deli gibi severken onun kalbini kırmak nedir bilir misiniz? Ölümden de beter... Evet bazen sevdikleriniz sizin yanınızdayken kıymetini bilmezsin... Hata her zaman böyle olacak sanarsın ama değil herkes bir gün seni bırakıp gider... O bile... Hiç gitmez dediğim insan gitti. Arkasına bile bakmadan kaçtı...
Aslında ne diye suçluyorum ki onu tüm suç bende... Biraz cesaretli olsaydım, birazcık kendime güvenseydim bunlar hiç biri başıma gelmezdi... Ben aşkı bulmuşken kaybettim... Onu bulmuşken, huzura kavuşmuşken gitti...
Çok kırdım onu, biliyorum... Üzdüm, ağlatım, o herkese sevgi saçan yüzü günden güne soldu benim yanımda, öpmeye doyamadığım gamzelerini hiç görmedim, gece de bile ışıldıyan koca gözlerini hüzün kapladı... Ben dokunmaya bile korkutuğum sevgilimi bitirdim... İçinde aşkı çürüdüm belki de... Hemde bir hiç uğruna... Neden mi?? Çünki ben korkağın tekiyim, çünki ben gerçeklerden kaçan herkesi kandıran bir şerefsizim... Ama o beni her halimle sevdi... Siz birini her haliyle severdiniz mi? O sevdi... Kimseyi dinlemeden sevdi...
O kim biliyor musunuz? O benim güzel gözlüm, ışıldıyan perim, bir zamanlar hayatımın anlamı olan kadınım... O benim herşeyim... Kaybettiğim huzurum... O yavru bir kediye annelik yapan, ufacık bir karıncayı incitmekten korkan, çocukların kahramanı ola bilmek için babasını bile karşısına alan kadın... O dünyaya yalnışlıkla gelmiş bir melek... Ben onu zerre kadar hak etmezken beni gerçekten seven tek kişi...
Böyle bir kadının kalbini kim kırmak ister? Hiç kimse! Ama ben kırdım, hemde defalarca. Ama o beni sevmekten hiç vazgeçmedi, aksine daha çok sevdi... Sanki daha çok sevse değişirim diye. Ama ben daha da kırdım kalbini... O üzülmeyi hiç hak etmezken ben onu üzdüm... O sevilmeyi hak ediyordu... Çok sevilmeyi değil ama güzel sevilmeyi hak ediyordu... Ben ona bunları veremedim... Keder verdim ben ona... Yalnızca hüzün...
Gitti... Hiç bir zaman değişmiyeceğimi anladı o yüzden çekib gitti belki de... O gittikden sonra hayatım alt üst oldu sanki... Her gün uyanmak bir cezaymış gibi geliyor bana... Uyanmak istemiyorum... Rüyalarıma girsin istiyorum... Yine sevsin beni, o incecik parmakları yine saçlarımda dolaşsın, bana 'mavişim' desin, ben ona şarkıla söyliyim, en sevdiği beyaz güllerden alıyım ona, o kitap okurken ben kafamı ayaklarına yaslıyım, ona yapmam için benden turta istesin ve bunu yaparken bana hiç yardımcı olmasa da olur söz bu sefer kızmıycam ona... Ama nolur dönsün...
Evi o kadar sessiz ki onsuz... Sanki bu küçücük ev bile özlüyor onu... Öyle mucizevi bir kadın ki o bir gülüşüyle her yeri güzeleştirir...Ev sanki nefes almıyor onsuz... Her gün geliyorum buraya ama olmadan napıcam bu evi ben? Ben evi değil Güzel gözlümü istiyorum...
Her taraf cansız... Pencerenin tam önünde duran onun en sevdiği koltuğu bile nefes almıyor sanki onsuz... O olmadan hiç bir şeyin anlamı yok... Kanepe de duran şiir kıtabını alıyorum elime. Bu kitabı ona ben hediye etmiştim doğum gününde... Öyle sevinmişti ki... Bir kadın bir kitaba böyle sevinir mi? Hande böyle bir kadındı işte küçücük şeylere sevinen, onlarla mutlu olmaya başara bilen bir kadındı... Bu yüzden sevmiştim belki de onu... Çok faklıydı... Onun için umut hep vardı...