Masalarda kalan kitapları da önündeki sepete atarak ilerlerken kütüphanenin başında bulunan kocaman saatte gözlerini gezdirdi Yoongi.
23.47.
Eh, sınav haftasında olmalarının verdiği yoğunluktan gece mesaisine de kalmaları gerekiyordu ama bundan şikayetçi olduğu da pek söylenemezdi. Kitaplar arasında kalıp yeni eski demeden onların kokusunu içine çekerken boş bulduğu her an birini eline alıp okumak en büyük hobisiydi.
Sınavların bitmesine iki gün olduğundan diğer günlerde olduğu kalabalığın aksine daha sakin bir ortam vardı. Gerçi Yoongi için fark etmezdi, kitaplar varsa etraftaki insanlar onun için çok da büyük bir sorun teşkil etmiyordu.
Etmiyordu, en azından. Üç yıl önce tarih bölümüne başlayan Park Jimin'e kadar kimse onu ilgilendirmiyordu yani. Ama bilirsiniz, kimin nerede karşınıza çıkacağını asla bilemez ve hayatın sizi süreklediği yere doğru adım atmak zorunda kalırdınız. Bazıları ise o rüzgara karşı durup istediği yöne doğru zorlardı hayatı kendiyle birlikte.
Ah, ama Yoongi için bazı şeyler göründüğünden daha zordu. Aşık olmayı sadece okuduğu kitaplardan bilen bir çocuk için gördüğünde kalbini sıkıştıran bir Jimin iyi şeyler olmadığını beynine söyleyip bir yıl boyunca çocuktan kaçmasına neden olmuş, kütüphaneden ayrılmaya karar verdiğinde ise karşısına çıkan kitapla tüm fikri değişmişti.
Kişisel gelişim kitaplarının böyle işe yarayacağını bilse çok daha fazlasını çok daha önce okurdu Yoongi.
Hissettiğinden korkup kaçmak için yer ararken okuduğu birkaç satırla kendini gece mesailerine gönüllü kalırken bulmuştu.
Hatırına düşen satırlarla gülüşünü göstermekten çekinmedi.
''Eğer kaçmaya çalıştığınız şeyin ne olduğunu bilmeden gidiyorsanız en büyük hatanızı yapabilirsiniz.
Ama, eğer kalıp onunla yüzleşirseniz hayatınıza doğacak güneş için kaldığınız tüm karanlığa değecek vakti beklersiniz.''
Kesinlikle haklı, diye destekledi bir kez daha yazarı Yoongi. Sepetteki kitapları sırasıyla yerleştirirken bir taraftan da okuduklarının konusunu hatırlamaya çalışsa da çoğu ders kitaplarıydı ve edebiyat öğrencisi olan Yoongi kaçtığı matematik kitaplarının birine bile elini sürmemişti yerleştirmek dışında. Burnunu kıvırarak kitapları dizelemeye devam etti.
''Kolay gelsin Yoongi!'' kapıdan çıkmak üzere olan Hoseok'un sesini duyduğunda kaldığı raflar arasından çıkıp kapıdan çıkmak üzere bekleyen çocuğa el salladı. Gülümseyip çıkmak için arkasını dönen Hoseok ise çıkmak yerine tekrar Yoongi'ye dönmüştü. Ne olduğunu anlamak için bakışlarını Hoseok'tan ayırmayan Yoongi'ye karşılık Hoseok birkaç saniye boyunca geniş kütüphanenin içini taramış ve bir şeyler arar gibi sessizce Yoongi'ye doğru yaklaşmaya başlamıştı.
''Kimse kalmadıysa sen de çık istersen, kaç gündür uykusuz kalıyorsun.'' yıllardır dostluğundan tek bir şey eksilmeden kendisini düşünen adama baktı Yoongi. Uykusu vardı evet, ama aynı atmosfer altında hem kitapların verdiği sakinlikle hem de gözünün önünde sabaha kadar ders çalışacak bir Jimin varken buna dayanabileceğini biliyordu. Aynı Hoseok'un bildiği gibi...
''Sorun değil, çalışan var ileride gördüm.'' Yoongi hafifçe aradan kalan masayı işaret ettiğinde Hoseok'un gözden kaçırdığı masayı işaret edip kalma nedeninin hala burada olduğunu anlatmıştı Yoongi.
''Uh, görmemiştim arada kalmış.''Jimin'i gördüğünde Yoongi'nin omzunu patpatladıktan sonra anlayışla gülümsedi ve çıkmak üzere tekrar kapıya yöneldi Hoseok. Sessizce çıkmadan önce dönüp el salladığında Yoongi de karşılık vermiş ve kitapları yerleştirmeye kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daegu? I'm In Your Heart. // YoonMin
FanficYoonMin için yazılan tek bölümlük hikayeleri içerir. to, Taolaxy