Hansel ve Gratel

963 96 22
                                    

Ömür boyu hapis cezası alan bir mahkum ne yapıyordur her gün? Kaçmanın planlarını mı yapıyordur ya da af geleceği anı mı bekliyordur, belki de hücresine alışmaya bakıyordur vicdanının izin verdiği zamanlarda.

Ben pencere önündeki rahatsız sandalyede otururken yatağımda yayılan Sehun' a döndüm,  

"Sehun kendimi Jan Valjan gibi hissediyorum."

"Kim gibi?"

Gözlerini açmadan kaşlarını çatıp benden tarafa döndü. Kahverengi deri ceketi havalı görünüyordu, Hyungsik' e de en çok bu tarz yakışırdı. Düşüncelerimi yine kontrol edemeden istila ederken Sehun' a dönerek unutmayı diledim.

"Sehun sence Kai beni burada 19 yıl tutar mı?"

Sehun sorumu cevaplayamadan kapı açıldı ve Jiho koşarak yanıma geldi. Açtığım kollarıma girdiğinde sıkıca kucakladım. Kollarım arasında başını kaldırıp şirin ifadesiyle bana baktı. Aniden gelişini unutturabileceğini sanıyorsa haklıydı, yapabiliyordu.

"Bildiğim kadarıyla sen ekmek çalmadın Kyungsoo hyung."

Daha neden geldiğini bile soramadan afallamama sebep oluyordu. Bilgi seviyesini kendimle yarıştırmak istemeyeceğim bir çocuktu Jiho. Ve tabi Sehun ile...

"Kyungsoo hyung bana hala bir yemek borçlusun!"  

Sürü masasındaki yemeğin ardından iki gün geçmesine rağmen bir daha mutfağa girmediğimi hatırlatmayı seviyordu. Artık tek yaptığım listeyi göndermek ve gelen kızlara tarifleri anlatmaktı. Daha önce tüm yemekleri Jiho' nun annesinin yaptığını ve yeni görevlendirilen kızların önceden tarlalarda çalıştıkları için pek bilgili olmadıklarını da bu süreçte öğrenmiştim.

Jiho' ya neden beraber yiyemeyeceğimize dair yeni bir açıklama maratonuna girecekken kapı açıldı ve somurtkan bir Hyun anne de odaya girdi. Doğrudan kucağımdaki Jiho' ya baktı. Sehun yatakta doğrulmuş başıyla hafif bir selam vermişti.

"Burada olduğunu bilmeliydim. Hadi Jiho annen seni çağırıyor, daha sonra tekrar gelebilirsin."

Yüzünde ilk günkü oyuncu ifadeler yoktu, sadece bitkin bir kadın vardı. Yorgun bir omega. Jiho da bunu anlamış olacak tek kelime etmeden kalktı ve ufak bir el sallamadan sonra odadan ayrıldı. Sehun' a döndüğümde onun da durumu fark ettiğini anladım, geri döneceğim diyip o da arkalarından çıktığında odada yalnız kalmıştım.

Bir sorun yaşıyordu belli ki sürü, bu anlarda bir kurdun sorunu herkesin sorunu olurdu. Sıkkın hava çevrede her saniye büyürken sandalyemde oturmaya devam ettim. Ben burada geçici bir karakterdim sadece, etki edemezdim onlara.

Sıkıntının Baekhyun' u zarar verememesi için dua etmeye başladım. Yemek hazırlama saati gelene kadar da devam ettim. Birazdan kızlar gelip tarifi alırlardı, tek çekmeceli komidinden akşamdan hazırladığım listeyi çıkarıp beklemeye başladım. Şimdi gelip alacaklardı ve ben normal bir gün olduğuna kendimi inandıracaktım. Hatta belki annemin mutfağındaki şeflerle konuştuğuma bile ikna edebilirdim.

Kapı açıldığında kıkırdayarak giren kızlar yerine koşan bir Jiho gördüm. Yanıma koşup geldiği gibi sarıldığında belli ki gücünün farkında da değildi, beraber yere serilmekten son anda kurtulduğumuzda duruma gülümsemekle yetindim. 

Karşımda sorun olmadığına inandırılmış bir ruh vardı, ardımda ise sürüden yükselen huzursuzluk. Kapıya baktığımda Jiho' dan başka kimsenin gelmediğini gördüm. Jiho elimdeki listeye kısa bir an baktıktan sonra kırgın bakışları beni buldu.

"Kyungsoo hyung akşam beraber yemek yiyemez miyiz?"

Yanında olamazdım Jiho' nun. Onun için denemiştim ama şimdi yemek akşamını hatırlamak bile istemiyordum. Tabağı bırakıp odaya çıktıktan sonra guruldayan midem ve ilaçlarımı içmediğim için sızlayan omzumla uyumak zorunda kalmıştım. Sızlamalar sorun değildi, dostumun çektiği acıları çağrıştırmasa. Kai' nin sözleri sadece beni değil Baekhyun' a olan düşünceleri de Etkileyecekti. Sürüyü zehirlemek için hazırda bekleyen kişiler olarak görülecektik. 

Beautiful PainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin