Yalancı sihir suyu bulandırır

831 75 39
                                    

*Kim Jongin, sürü denetimi haberinin geleceği akşam*

Byun Baekhyun, Xiau Luhan ve Kyungsoo hepsiyle ilgili araştırmalar önümde duruyordu. Yeni gelen dosyadaki bilgilere göz atmam, uygun yerlere yerleştirmem gerekiyordu. Aşağı inip Byun' u sorguya çekmek bunu yapmaktan daha kolay olurdu elbette ancak Chanyeol' ün attığım o yumruktan sonra bir daha beni alır mı emin değilim.

Bende bir süre oraya girmek istemiyordum zaten... Bazen hayatın planlarımı inceleyip tam tersi yolda gittiğini düşünüyordum. Nasıl her şey bu kadar yanlış olabilir ki?

Tek yapmamız gereken Byun' u getirmek, sihrin nerede ve ne olduğunu öğrenmek ve sonrasında huzurlu bir yaşam sürmekti.

Park sürüsü parçalandığında ve Oh sürüsü katledildiğinde geriye kalan tek kişi Sehun iken onlara verdiğim söz, korunmaydı. Onları koruyacaktım. Oysa yaklaşan savaş ve yetersiz gücüm... Şu anda bunları düşünme zamanı değildi. Gecelerdi bunların vakitleri. Geceye sızıp uykuyu kovarlardı onlar nasıl olsa. Şimdi Kai olup sihrin yerini öğrenme zamanıydı.

Çünkü ben bunu izlediğim onca ölüm sonrası hak etmiştim, dünyayı gezdiğim onca ayda hak etmiştim, sihir olduğu söylenen taşları dağdan söküp; zehirli meyveleri yediğimde hak etmiştim. Ben... Bu gücü istemesem de hak etmiştim. Yerimden fırlayıp Byun' un tutulduğu yere giderken buldum kendimi. Chanyeol' ün ne diyeceği umurumda değildi bana sonrasında kızsa da olurdu. Sıkı bir yumruk savura bile kabulümdü. Byun konuşmalıydı başka çıkar yolumuz mu vardı sahi?

İçimde sızlanan kurdu geriye gönderdim. Ne Chanyeol' ü kızdırmak ne de birisine zarar vermek istiyordu ancak şimdi onun zamanı değildi. Byun benim hayatımda değildi, ben Byun' a söz vermemiştim, ben kendi söz verdiklerini korumalıydım onu feda etmem gerekse bile.

Byun' un kaldığı kata inerken yüreğimin sıkıştığını hissettim. O akşam yemeğindeki minik adamın bakışları aklıma geldi. Onlar yapmak istediğimi yapamadığımı göstermiyor muydu? Korkuyla bakılan birisi, bu ben miydim sahi? Oysa isteklerim basitti, netti ama olmuyordu işte. Tanrı benimle dalga geçiyordu sanki. Sihire sahip olmanın kolay olmadığını biliyordum elbette ama bu kadarı... Bu kadarı gerekli miydi? Benden başkası zarar görmese olmaz mıydı?

Olmamalıydı böyle, hiçbir şey.

Tanrım sana yalvarırım bu defa Byun sihrin yerini söylesin çünkü söylediğim yalanlar artık bu yüreğe fazla.

Odanın kapısının önüne gelmiştim çoktan düşünürken. Açıp girmekti asıl cesaret isteyen. Kyungsoo burada olsa nasıl hissederdim diye düşündüm birden. 'Neden geldi sahi? ' demedim bu defa alışmıştım geçen zamanda ansızın gelmesine.

Kapıyı yavaşça açmak isterken duvara çarpacak kadar sert açtığımda düşündüğüm tek şey onu aklımdan kovmaktı. Duvara çarpan kapı ile olacak Chanyeol ve Baekhyun bana döndüler bir anda. İkisi de aynı şekilde şaşkındı, gülmemek için kendimi tutmam gerekti. Chanyeol bana sorgular şekilde bakıyordu haklıdır da yukarıda dosyalarla uğraşıyor olmalıydım. Derin bir nefes verip neden burada olduğumu tekrar hatırlattım kendime. Sakin davranmalıydım, Byun' un öfke oyunlarına kanmamalıydım. Yoksa Chanyeol gerçekten kızacaktı. Sakin sesimle kapıyı kapatıp onlara doğru adımladım.

"Byun, senden ilk defa bir şey rica edeceğim..."

Kendini beğenmiş bakışları iyileşmiş yüzünün gerisinde beni buldu. Tamam öfke kontrol işi pek de iyi gitmiyordu.

"Byun. Lanet olası çeneni açıp, sihrin yerini söyler misin?"

Odaya bir tıslama bıraktığında benimle alay ettiği ortadaydı. Chanyeol duvar kenarına geçip oturduğunda Byun' un gözlerinde tereddütler vardı. Biraz önce bir av, avcı uzaklaşınca mı ürkmüştü? Buna rağmen beni öldürmek ister gibi çıkan sesi kulağıma doldu.

Beautiful PainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin