Nefesimle bir şarkı söyle

858 67 115
                                    

Beklenen bölüm geldi, tabiki de sihrin kim olduğunu söylemeyeceğim XD
Daha önemli bir şey - fısıldar-

Öpüşe- neyse görürsünüz zaten #-#

-Jongin-

Nefes nefese olmak bazen yeterli gelmiyordu zafer kazanmış olmaya. Sürüye kalan son adımlarımızda üçümüzün hissettiği tek bir şey vardı, geç kaldık.
Sürüde artık ne bir Byun enerjisi ne de Kyungsoo' nun kokusundan eser vardı. Bunu öğrenen ayaklarım köyün içine ilerlemek yerine geri gitmek istiyordu. Daha, daha kabullenemeden kayıp mı etmiştim gecemin eşini?

Sehun çıkardığı onca sesi ve gönderdiği mesajları algılayamadığımı fark ettiğinde başı ile gövdemi ittire ittire durmuş adımlarıma aldırmadan köye sürükledi. Chanyeol önden gidiyordu ancak şimdiki halinizi gören birisi arabadan hızlı koşup geldiğimize inanır mıydı bilinmez. Chanyeol ilk defa ruhunu kaybetmiş gibi duruyordu, bu daha da ve ilk defa ağlamak istetiyordu canımı...

İlk evleri geçip meydana geldiğimizde tüm sürü oradaydı, meydanda bir dairenin ortasında yerde oturuyorlardı.

Başları önde bekliyordu hepsi, insan halime dönmeden önce, çevrede onları bu şekilde tutacak düşmana rastlamadı taramaya zorlandığım gözlerim. Genç kızlardan ve çocuklardan kaçan hıçkırıklar havada asılı kalıyordu, bir tek sessizlik vardı burada. Bir de sürüklenen adımlarımızın izleri.

Bize dönen başlardan annem en öndeydi ve geldiğimi gördüğü halde ben yanına ulaşana kadar yerinden kıpırdamadı. Yanına gelip onun gibi diz çöktüm, kaçırdığım gözlerim de o anda nihayet gözleriyle birleşti.

Birleşmeseydi. Birleşmeseydi de bende kendi sorunlarımla kalsaydım, olmaz mıydı anne?

Bakışlarını bir saniye bile benden almadan yavaşça kalktı ve hayatım boyunca yaşamadığım bir şeyi yaşattı.

Oysa sen o yumuşacık sağ elini her kaldırdığında başımı okşardın anne, yorulduğumda sırtımı pıtpıtlar, kaygılandığımda omzumu sıvazlardın. Şimdi neden minicik ellerini kaldırıp yanağıma vurdun anne, neden kalbim ağrıdı?

Bana neden sesi ormanın sınırına ulaşan bir tokat attın anne?

"Bugün... Şu gördüğün sürü, senin ailen ne yaşadıysa senin yüzünden yaşadı."

Yerde kalmış bakışlarımı kaldırıp bakamadım bana baktığını hissettiğim onca insana, demek doğruydu. Demek üç sürü birden çıkmışlardı karşımıza.

"Jongin, sen bizi koruyamadın. Revirde yatan ölümden dönen iki yaralı genç var ki sen onları da koruyamadın. Ağlayan çocuklar var sen onların mutluluklarını da koruyamadın. Bu ne demek biliyor musun Jongin?"

Biliyorum sus desem susar mıydın anne, öyle desem nefesimi kesen cümleye devam eder miydin? Bilemeyeceğim çünkü ağzımı açıp tek kelime söyleyemedim.

"Sen efsaneyi başaramadın, sonsuz barışın elçisi olamadın Jongin."

Sihri de koruyamadım anne değil mi? Kyungsoo' yu da koruyamadım. Onları neden saymadın anne, tüm kaybettiklerimden en büyükleri onlardı oysa. Ağrıdığından emin olduğum dizlerini sıvazlarken sürüye döndü,

"Dostlarım şimdi evlerinize gidin ve ruhunuzdaki tüm yaraları sarın."

Annemin sözleri ile herkes ayağa kalktı. Bunun için mi beklettin anne herkesi, her şeyi nasıl kaybettiğimi göstermek için mi? Gözlerimin en içine dönmen bu yüzden mi?

En içimden yıkıldım ben anne.

"Bir saniye bekleyin lütfen! Jongin' e bakınca aklıma geldi."

Beautiful PainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin