YOLDAN GEÇEN BİRİYLE Mİ EVLENECEĞİM?

617 48 19
                                    

Sınıfın tiki kızlarından Dilem, zengin ve yakışıklı bar çocuğu sevgilisinden ayrıldığı için göz yaşı döküyordu. Sınıfın kızları onu teselli etmek için yanına gitmiş, her kafadan ayrı bir sesle Dilem'i teselli etmeye çalışıyordu.

"Aman be kızım, sana erkek mi yok?"

"Elini sallasan ellisi, hem seneye üniversitede daha yakışıklıları çıkar karşına."

"Kız bak benim kuzenim de sevgilisinden ayrılmıştı. Şimdi üniversede taş gibi bir çocuk buldu, 7 aydır birlikteler."

"Hem Burak dediğin nedir yani? Bir Burak gider, bir Burak gelir. Hem zaten yandan bakınca papağana benziyordu."

"Hakikaten be kızım, o saçlar neydi öyle?"

Tüm bunlar konuşulurken sınıfta Dilem'e az önceki saçma tesellilerden vermeyen yalnızca bir kişi vardı. Hümeyra.

Dilem'den bir bağırış sesi duyuldu,

"Yeter saçmaladığınız, ben onu seviyorum. Evlenecektik biz Burak'la."

Dayanamayıp,

"Yuh be Dilem, bende seni akıllı bir kız sanırdım. Evlilik hayali kurduğun çocuk gece gündüz barlarda kızlarla düşüp kalkan Burak. O çocukla bırak evlilik hayalini, evcilik hayali bile kurulmaz."

"Sanki kendin ondan çok farklısın." dedi Dilem. Gözlerinden birkaç damla yaş akmıştı.

"E bende ondan bahsediyorum ya kızım, benimle de bırak evliliği, evcilik hayali bile kurulmaz." dedim. Bunu söylerken Melike'ye bakıp göz kırpmıştım. Melike sınıfın sarışınlar aptal olur tabirine uyan kızıydı. Güzel kız, hakkını yiyemem. Ama bir o kadar da harbi kız. Benim gibi pislik bir adama bulaşmasını istemem. Ama o ne hikmetse dibimden düşmüyor.

"Pisliksin." dedi Dilem. Bu sırada Hümeyra yanına gidip ona bir mendil uzattı. Dilem'i sırasına oturtup bir şişe su uzattıktan sonra,

"Sakinleş Dilem, sakinleş ki nefsine yenik düşüp yanlış şeyler yapmayasın." dedi. Dilem suyu içtikten sonra, birazda ellerine döküp, ellerini yüzüne ve boynuna sürdü. Dilem biraz daha sakinleştiğinde,

"Gördün değil mi? Gayrimeşru bir ilişkinin sonu, merhametsizce azap çekmek oldu. Oysa ki ne söylemiştin az önce, evlenecektiniz değil mi? Çok seviyordunuz değil mi?" dedi.

Bu kızın anlattıkları her ne kadar mantıksız gelsede söylediklerini dinlemeyi seviyordum. Konuşması kendi dinlettiriyordu zaten.

"Zamanın en büyük sorunu da bu değil mi zaten. Flört döneminde alınabilecek ne kadar zevk varsa alıp, yaşanacak ne kadar güzellik varsa yaşanması, evlilikte de bu lezzetler alışkanlığa dönüşüp acı bir tat veriyor. Örneğin bir bal yedin. Çok tatlıydı, sonra ben sana o balın zehirli olduğunu söyledim ve tüm fikirlerin değişti. Flört döneminde de yaşadığın herşey, tüm o tatlı haller evlilikte alışkanlığa dönüştüğü için zehirli bir bal hükmü veriyor ve sonucunda sıkıntılar doğuyor. Eşler arasında "Sen çok değiştin, sen eskiden böyle değildin." sohbetleri dönmeye başlıyor.

Oysa ki bir müslümanın ilişki durumu "helalini bekliyor" olmalı. Yoksa geçmişte yaşayıp bize zevk veren tüm duygular evliliğimizde sıkıntı ve acı verir.

"Bir hanımla malı, soyu, dini ve güzelliğine bakarak evlenilir. Siz dini için olanı tercih edin ki mutlu olasınız." diyor Efendimiz.

Toplumumuzun bazı bireylerinde şu algı var. Bir karşı cinsle konuştuğunda bunu sadakatsizlik olarak algılamıyor. Bayanda giyimiyle ve konuşmalarıyla olsun dışarıda ki namahremin nazarını celbediyor. Evlilik güzelliğe bina edildiği için evliliğin yerini boşanmalar, sevginin yerini nefret alıyor. Gayrimeşru muhabbet dediğimiz yalnızca cinsel bir birliktelik değil ki, bir kızla bir erkeğin göz göze bakıp konuşmasında bile gayrimeşru muhabbet esintileri vardır. Gayrimeşrunun sınırlarıda Kuran ve hadislerdir. Sen Allahın kurallarının dışına çıkıyorsan, Allah yapma diyor, bakma diyor, açık gezme diyor, haram bakışları üzerine çekme diyor ve sen yapıyorsan; benim ailem de huzur kalmadı diyemezsin.

ATEİST İMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin