MAVİ MARMARANIN BEYAZ GÜVERCİNLERİ

336 34 11
                                    

"Ne okuyordu Ömer?" diyerek önündeki sandalyeye oturdum. Beni gördüğüne fazlasıyla şaşırmıştı.

"Mavi Marmara ile ilgili eski bir makale.. O kutlu gemiyi, o geminin amacını çok yanlış anlatmışlar Ceyhun. Orada şehit olanların mukaddes kanlarına hakaretler yağdırmışlar." dedi. Gözleri dolmuştu. Bu Ömer'i sinirlendirecek bir sebeptir, fakat ağlatacak bir sebep olamazdı.

Masadaki peçetelikten bir peçete çıkarıp ona uzattım,

"Erkek adam ağlamazmış." dedim.

"Yanlış öğretmişler sana Ceyhun'um. Asıl erkek, adamsa ağlar."

"Haklısın galiba. Ama bu anlattıkların ağlamana sebep değilmiş gibi geliyor."

"Amcam, amcam o gemide şehit oldu Ceyhun. O gemi kutlu bir amaç, haklı bir mücadele için Filistine yol almıştı. Orada ki müslüman kardeşlerimize yardım için yola çıkmıştı o gemi. O geminin böyle iftiralarla anılması amcamın kutlu davasını hatırlattı. Benim amcam hep şehit olmayı dilerdi Ceyhun. Oldu da. Aynı gemide babamda vardı, fakat şehitlik ona nasip olmadı Ceyhun. O güzel mertebeye erişen amcam oldu. Babamda bize amcamın ve o gemide şehit olan diğer insanların nasıl o makama eriştiklerini anlatır hep, ama hiç bu makaledeki gibi hayasızca şeylerden söz etmedi babam."

Ömer bunları anlatırken bu gemiyle ilgili çok bilgimin olmadığını farkedince, ağzımdan şu cümleler döküldü,

"Ömer, babamla beni de tanıştırır mısın? Mavi Marmara'yı babandan dinlemeyi çok isterim." dedim. Ömer,

"İstediğin zaman dinleyebilirsin, babamda anlatmayı çok ister." dedi.

"Eğer babanda müsaitse bu akşam dinlemek istiyorum." dediğimde Ömer,

"Seni çok gayretli görüyorum Ceyhun." dedi. Ne demek istediğini anlamamıştım, ama iyi birşey olduğundan şüphem yoktu.

Ömer cebinden telefonunu çıkarıp durumu kısaca anlattı. Biraz babasını dinledikten sonra,

"Tamam babacığım, bizde çıkıp geliyoruz o zaman." deyince bende hızlıca yerimdem kalktım. Ömer'in ben gelmeden önce içtiği çayın hesabını gizlice ödedim.

Ömerle eve doğru ilerlerken, köşe başındaki pastaneye uğrayıp bir kilo baklava aldım. Ömer,

"Gerçekten tek başına bir kilo baklava mı yiyeceksin?" diye sorunca,

"Ben değil, dört kişilik bir aile yiyecek." deyince Ömer,

"Kalan üç kişininde yerine teşekkür ederim o zaman. Hümeyra'nın yerine de daha çok teşekkürler, o çok sever tatlıyı." deyince içimde yine Hümeyranın adını duymamla birşeyler hareket etmeye başladı. Ve bu hareketlilik eve yaklaştıkça artıyordu.

Nihayet eve gelmiştik, kapıyı 45-50 yaşlarında bir kadın açtı. Ömer'in,

"Nasılsın Sultanım?" demesiyle annesi olduğunu anlamam uzun sürmedi. Annesinin bizi içeri davet etmesiyle selamlaşmalar başladı.

Hümeyra ve annesi mutfağa geçmiş bizde Ömer'in babasıyla sohbet ediyorduk. Ceyhun asıl konuyu, Mavi Marmara gemisini açmıştı.. Babası derince bir iç çekişten sonra anlatmaya başladı.

"Antalyadaydık. Kepez Kapalı Spor Salonu'nda. Bu salon Mavi Marmara gemisinin hareketi öncesi son duraktı. Bu salon yeryüzünün dört bir yanından gelen yolcuları ağırlıyordu. Herkes gemiye kendinden birşeyler katma çabasındaydı. Gönderecek birşeyi olmayanlar ise dualarını ve yüreklerini gemiye yüklüyorlardı. Birde sarı bir kanarya vardı gemide yolculuk yapmayı bekleyen. 9 yaşındaki bir çocuk göndermişti kanaryayı. Birde not yazmış kanaryanın kafesine " Gazze topraklarına vardıgınızda bu kanaryayı serbest bırakın, özgürlüğü Filistin'de yaşasın." Kafes Filistin bayrağı ile sarılmıştı..

ATEİST İMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin