Merhaba!

84 5 44
                                    


Soğuk günlere inat güneş nazlı yüzünü gösterdi. Bu durumu fırsat bilen insanların arasından kirli sakallarına ve parmaklarına maltepe sigarası sinmiş bir adam sıyrılıp geldi.

Üzerindeki bodur ağaçlar kadar küçük olan saksılarla etrafı çevrili Pastanenin önünde bulunan masalardan birine tek başına kuruldu. Diğer masalarda bulunan insanlar kadar o çevresi ile ilgili değildi. İki dakika kadar geçen sürede isteyeceği bir bardak çay için gözleri garsonu aradı. Güneşin sunduğu ışık kadar veremediği ısı, adamın parkasına sıkı sıkı sarılmasından belliydi. Siparişi vermesinden beş dakika sonra gelen çayın şekerlerini tam iki dakika kadar daha karıştırdı. Çaydan aldığı ilk yudumun verdiği sıcaklık bana göre muamma olsa da iki kat olmuş sigara paketinden çıkardığı kırık sigara, ona daha fazla huzur veriyordu.

Bir saatin sonunda boş bir çay bardağı ile kül tablasındaki dört tane sigara izmariti, garsonu şikayet edercesine masanın üzerinde duruyordu. Yükselen güneşin ısısından iyice faydalanmış olan adam kollarını göğsünde birbirine kenetlemiş etrafını seyrediyordu. Son sigarasını söndürdüğünden buyana trafiğin gidiş yönüne göre 120 derecelik bir geniş açı yakalayana kadar çevresini bakışlarına hapsetti. Bir kaç dakika sonra oturduğu yerde küçük kıpırdanışları zannımca bir çay daha isteme niyetinde olduğunu göstermekteydi.

Etrafımızdaki insan selinin içerisinden ritmik baston tıkırtısı ile yaşlı bir amca gelip izinsiz, masanın bir köşesine kuruluverdi. Otururken selam vermişti ama oturduktan iki nefes sonra karşılıklı merhabaları ömrümce ilk defa bu kadar anlam kazandı. Anadoluda "merhaba" selamdan sonra eğer biryerde oturuluyorsa "Rahat otur" demekti.

Garsona iki çay sipariş edildikten sonra hiç konuşmadılar. yaşlı amcanın yüzünü göremiyordum ama diğeri hala kollarını göğsünde kenetlemiş öylece etrafına bakınmaya devam ediyordu. Onun yerinde ben olsam onca boş masa varken niye beni rahatsız ediyor diye düşünebilirdim.

Çaylar geldikten sonra masada sessizliği ilk bozan amca oldu.

-Anan mı öldü Baban mı?
-efendim?

"Birisi mi öldü yas mı tutuyorsun?" dedi yaşlı adam.

kollarını birbirine bağlı durmak iyi birşey değildi. genç olan bir hamlede toparlandı. yaşlı amca birkaç kelime ile oturduğu masadan etrafındaki 2 masa uzak mesafeye kadar hepimize ders verdi.

çayından bir yudum daha alan genç, biraz mahcup biraz utangaç "Amca nerelisin sen" dedi.

Yaşlı amcanın Erzincanlı oluşu ikinci kez tekrar etmesinden sonra anlaşıldı.

İki erkeğin bir türlü son bulmayan kavgasını ancak taraflardan birisinin yakını olan bir kadının yere başörtüsünü koyması bitirebilir. Anadolu geleneğine göre kadın, kavganın bitmesi için namusunu ortaya koyduğunu ve kavganın devam etmesi halinde Allah katında bu durumun sorumlusunun kendisi olmayacağını göstermektedir.

Bana göre kişinin kollarını göğsünde kenetlemesi yalnızlık ve gariplik sembolüdür. Az önce yan masadan kalkıp giden iki yabancı insandan bir tanesi gerçek Anadolu insanının sembolüdür.

Hesap lütfen... (AS)

KIRINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin