Multiye okurken dinlemeniz için güzel bir şarkı bırakıyorum :)
Gözlerim hayretle açılmıştı. Benden bunu istemeye hiç mi çekinmiyordu?
Daha sonra istiyorum belki bir gün ama o zamana kadar gerçekten birini sevmeden kimseyle öpüşmek istemezdim, yapamazdım ki zaten.
Yiğit'in kahkahası beni düşüncelerimden çekip çıkardı.
"Kızım şaka yapıyorum. Öyle bir şey ister miyim biz arkadaşız." Bu sözlerine karşılık derin bir oh çektim. Yiğit ise hala gülmeye devam ediyordu.
Tuğba ise yalan bir gülümsemeyle şaşkınlığını gizlemeye çalışıyordu.
"Cesaret demiştin değil mi?"
"Evet." Dedim korkarak.
"Gözlerimin içine bakarak 'sana aşığım' demeni istiyorum ." Her istediği benim ona ilgimi bildiğini, hissettiğini gösterir nitelikteydi bu da beni onun karşısında iyice utandırıyordu.
"Yiğit az önce arkadaşımsın diyordun ne alaka şimdi?" Tuğba Yiğit'e kızgın bakışlar atarken Yiğit gevşek gevşek gülümsüyordu.
"Deniz'e utanmak yakışıyor, onun için istiyorum." Dediğinde daha gözlerinin içine bile bakmadan utanmıştım, yanaklarım şimdiden sıcaklaşmıştı, kızardığıma emindim.
"E hadi Deniz."
Utancımı bir kenara bırakmaya çalışarak -ama sadece çalışıyordum- gözlerinin içine baktım.
Bir çok rengi içinde barındıran yeşilimsi gözlerine ilk defa bu kadar yakından ilk defa bu kadar dikkatli bakıyordum.Dilimle kuruyan dudaklarımı ıslattım,
"Sana aşığım." Dediğimde benim kuruntum mu bilmiyorum ama Yiğit derin derin gözlerime baktı suratı bir kaç saniyeliğine de olsa ciddiydi ve sadece bana odaklanmıştı.
Çok geçmeden gülümsedi ve suratımı göstererek "Bak demiştim sana, böyle çok sevimli gözüküyor." Demesinin ardından ellerini alev alan yanaklarıma koydu. Soğuk elleri elmacık kemiklerimin orada dolaştığında gülümsedi.
"Ateş atıyor resmen." Diyerek Tuğba'ya gülümsedi. Ellerini tutup indirdiğimde "İstediğin oldu Yiğit. Hadi oyuna devam edelim." Dedim .
Şişe tekrar aramızda döndüğünde Tuğba ile Yiğit arasında durdu.
Tuğba sordu,
"Doğruluk mu Cesaret mi?"
Her ne kadar Yiğit'ten pervasızca cesaret demesini beklesemde yanıtı benle beraber suratından anladığım kadarıyla Tuğba'yı da şaşırtmıştı."Doğruluk."
Tuğba bana ne sorayım ben şimdi buna bakışları atarken ben omuz silktim.
"Yiğit şu ana kadar çıktığın bütün kızlar Pelinsu tipli kızlardı gerçekten neden Pelinsular? Anlatsana biraz. Gerçekten sevdiğin kız tipi bu mu yani?"
"Pelinsu mu? " diye sordu Yiğit kaşlarını kaldırarak.
"Evet."
"Pelinsu'yu biraz açar mısın Tuğbacım?" Yiğit'in sorusuyla beraber Tuğba başladı Pelinsu özelliklerini saymaya.
"Sürekli makyaj yapan, makyajsız gezmeyen, önüne gelen her erkekle çıkabilme potansiyeli olan, okulda bile topuklu ayakkabısını , makyajını eksik etmeyen, eteği sadece poposunun bir karış altında biten , genel de platin sarısı saçları olan, süslü ve ayrı-"
"Kızım tamam yeter anladım." Yiğit Tuğba'nın sözünü kestiğinde ikisini izleyip gülmekle meşguldüm.
"Bi kere benim sevgililerim bu kadar değildi."
"Aynen de bu kadardı canım." Tuğba resmen Yiğitle çılgınca uğraşıyordu . Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Ben kızları seçmiyorum hangi kız bana gelirse olanı değerlendiriyorum canım."
Yine karşımızda gevşek gevşek konuşan bir Yiğit vardı ."Ayrıca benim de tabi ki kendime göre kriterlerim var ama denk gelmiyor işte."
"Neymiş onlar?"
"Bende istedim tabi ki sadece benle ilgilenen diğer erkeklerle ilişkisi olabildiğince az olan bir sevgilim olsun , makyajdan ziyade doğal güzelliği olsun , seksi olmasından ziyade sevimli olsun, kendine özgü bi giyinişi olsun ama yok işte bu standartlarda bir kız."
"Sevimli derken? Deniz gibi mi mesela?" Ben gözlerimi kocaman açmış Tuğba'ya bakarken Yiğit beklediğimin aksine gayet ciddi bir tavırla cevapladı.
"Evet. Aynen Deniz gibi."
Kısa kısa sizi sıkmadan yazıyorum. Henüz Çok az kitlesi olan bir hikaye o yüzden lütfen okuyan mutlaka oy versin ve yorum yapsın lüüütfen 😊