•••2. Bölüm•••
"Sakin ol Jimin! Yapabilirsin! Kimmiş onlar be?! Jeon'larmış senin yanında onlar toz olur be! Ez geç onları bebeğim!"
Şirkete geldiğimden bu yana kendimi tuvalete kilitlemiş, içimdeki Jimin'e moral konuşması yapıyordum. Bu konuşmaya ihtiyacım vardı çünkü her zaman, her şeyi berbat etmekte üzerime yoktu. Ne zaman bir işi yoluna sokmaya çalışsam hep hüsranla karşı karşıya kalıyordum. Özgüvenim sıfırın altında bir yerlerde gözden kaybolmaya yol tutmuştu. Korkuyordum; Yine başarısız olmaktan ve o depresyon illetine ev sahipliği yapmaktan.
Elimi cebime atıp aynadaki yansımama göz gezdirdim. Aslında telaşlanmış gibi gözükmüyordum. Tam anlamıyla siyah gömleğim ve siyah takımımla gayet soğukkanlı ve normal bir insan gibi görünüyordum. Gerçi peri filanda değildim ama normal olduğum da söylenemezdi. Sonuçta uykusunda kendi kendine gülen birisinden normal olmasını bekleyemezdik değil mi?
Stresten midir bilinmez alt taraflarımda büyük bir baskı hissediyordum ve bu da tuvalete girmem gerektiğini gün yüzüne çıkartıyordu. En son üniversite sınavında böyle hissetmiştim ve bir ara sınavı bırakıp tuvalete gitmeyi bile düşünmüştüm. Ah üniversite sınavı deyince aklıma direk babama karşı çıkışlarım geliyordu. Bana sürekli kendisi gibi bir polis olmam gerektiğini söyleyip dururdu. Ve benimde emirlere uymama, biri bir şey söylediğinde umursamayıp kendi bildiğini okuma, gibi saçma bir huyum vardı. Sırf ona inat olsun diye yapamayacağım şey yoktu.
Alt taraflarımdaki baskı giderek artıyordu, sanırım biraz daha durursam altıma işeyecektim. Arkamı dönüp beyaz parkelerde ilerleyerek gri kapıyı asıldım ve klozete sana minnettarım bakışları gönderdim. Yani sonuçta o olmasa nereye sıçacaktık değil mi?
Kapıyı ardımdan kilitleyip tuvalete oturarak çişimi yapmaya başladım. Aklıma sinsi ve son derece saçma bir fikir gelmişti. Durun, durun hemen size de anlatayım. Cebimde bulundurduğum dolma kalemle tuvaletin kapısına ateşli bir gece için ara yazıp Taehyung'un numarasını yazsam acaba neler olurdu?
Kendi kendime kıkırdayıp hain planımı gerçekleştirmeye başladım. Ve bitmişti. Numara büyük olduğu kadar göze çarpıcı bir şekilde kapıdan bana el sallıyordu. Bu yaptığıma Kore dilinde abaza avı deniyordu. Bense Abazaları avlayan, sürekli handan hana dolaşan ve yanından konyağını bir saniye olsun ayırmayan bir avcıydım.
Tuvaletin dışarıya açılan kapısı gıcırtılı bir sesle açılınca derin bir of çekmemek için kendimi zor tutmuştum. Yahu kendime güzel, görkemli bir tuvalet krallığı kurmuştum, rahatsız etmeseniz olmazdı sanki!
Gözlerimi devirerek peçeteye uzandım. O sırada kapının öteki tarafından fısır ,fısır sesler yükseliyordu.
"Korkma hayatım, o işi ben ayarladım. Jürilere hayır diyemeyecekleri bir miktar teklif ederek seçmeleri gereken kişinin sen olduğunu söyledim." Dedi tiz bir ses.
Ardından yanına farklı bir ses daha eklenmişti. "Ah kabul ettiler mi, yani?"
"Tabi ki de hayatım, paraya kim hayır diyebilir ki!" Heyecanlı olduğunu düzensizleşen titrek sesinden anlıyordum.
Ne yani jürilere rüşvet teklif ederek, onları ayartmışlar mıydı? Babaannem bu dünyadaki kimseye güvenme, herkes pezevenk derdi de inanmazdım; kadın haklıymış vallahi.
Ama unuttukları bir şey vardı; avcı Park Jimin, şirketi kasıp kavuracaktı.
Acaba bu şirketi benzin dökerek mi yaksam yoksa, lobinin ortasına kakamı mı yapsam karar veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzülme Kelebeğim, Bugünü Atlatırsak; Yarın Diye Bir Şey Yok
FanfictionKaktüslü kondom reklamı yaptığım günü hatırlıyor musun, şayet ben o gün sana aşık oldum, koduğumun çocuğu seni. ***** Jikook, 15 16 ve 17 sayılı bölumlerde Chanbaek karıştırdım araya. UYARLAMADIR, FAKAT BENDE BİR ŞEYLER KARIŞTIRDIM İÇİNE Feci trol...