•Senden daha güzel.•

2.1K 227 370
                                    

Duman - Senden daha güzel

•••8. Bölüm part 2•••

Sıkıntıyla önümdeki taşa sert bir darbe geçirdim. Arkadaşlarım tarafından defalarca kez ihanete uğramıştım ve buna bir yenisi daha eklenmişti. Yaklaşık beş dakika önce arkadaşlarım beni satmış ve Platonik olarak aşık oldukları adamların yanına sürtmeye gitmişlerdi.

Aslına bakarsak ben daha Hoseok ve Namjoon Hyung'un kuzen olduklarına şaşıracak ve onları yan yana düşünerek anneler neler doğuruyor be diye söylenecektim fakat buna fırsatım bile olmadan sevgili iki arkadaşım onları bir köşeye sıkıştırmış yeme işlemlerine girişmişti. Kısacası eğlenceli olur diye düşündüğüm golf etkinliği son derece sıkıcı geçiyordu.

Çimenlerle dolu yamaçtan aşağıya inerek düz zemine ayak bastım. Golf alanına geldiğim andan beri Jeon Jungkook'u bir kez olsun görmemiştim. Belki de geç geldiğimiz için görememiş olabilirim diye tahmin yürüterek ilerlemeye devam ettim.

Havayı sabahın aksine hafif bir rüzgar ele geçirmişti. Hışırdayan çimenlerin sesini duymak içime hafif huzur kırpıntıları bırakırken, nefesimi tutup olduğum yerde durakladım. Bu mükemmeldi. Esen rüzgar her bir hücremi rahatlatıyor içime büyük bir ferahlık hissi yayıyordu.

Ufak kıkırtılar huzurlu sessizliği yok ederken gözlerimi açma gereği duymuştum. Sesler ilerideki tepecikten geliyordu. Bir grup insan toplanmış golf oynuyorlardı. Kısa saçlı kızın biri topu delikten geçirdiği için sevinçle çığlık atmış ardında arkasındaki adama sarılmıştı. Havanın güzelliği yüzünden bugün çoğu kişinin kendini sokaklara atacağından şüphe yoktu. Tıpkı karşımda birbirine sarılan çift gibi.

Gülümseyerek onlara doğru yaklaşırken ki neden yaklaştığımı da bilmiyordum, gözüme çarpan görüntüyle donakalmıştım.

Sarılan iki kişiden biri Jungkook'tu.

Buz kesmiş bir halde onlara bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Bu o gazetelerde boy gösteren kız değildi. Hayır, hayır kesinlikle değildi. O kızın dudakları daha büyüktü.

Sinirlenmeye hakkım var mıydı bilmiyordum fakat şu an kanımın fokurdadığına dair yemin bile edebilirdim. Nefesimi tutup kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Ben öyle lafı dolandırmaktan hoşlanan birisi değildim ve itiraf etmek gerekirse Jungkook'u seviyordum. Yani kolumu okşadığı günden bu yana ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Her ne kadar ondan uzaklaşmaya da çalışsam beceremiyordum. Ben kaçtıkça Jungkook peşimden geliyor adeta beni kovalıyordu. Kafede benim çayımdan içerken ki hali gözümün önüne geldiğinde bedenimi parçalara ayırarak patlayacakmış gibi görünen öfkemi tutmak için her bir hücremle savaş vermeye başladım.

Şu an yerleri yumruklamak, yanındaki kıza çelme takmak ve Jungkook'u öldürene kadar uzun, hiddetli, sağır edici bir çığlık atmak istiyordum. Bütün bunları yapmak yerine hızla yanlarına doğru yürümeye başladım. Belki de onlara katılarak golf oynuyormuş gibi yapar ve kızın ne iş olduğunu öğrenirdim.

İki beden birbirinden ayrıldığında az da olsa öfkemin gittiğini fark etmiştim. Kendimi dizginlemeli ve sinsi bir akrep gibi sokacak anı beklemeliydim. Evet, evet tam olarak bunu yapmalıydım.

Yanlarına yetişmeme az bir mesafe kaldığında Jungkook beni görmüştü. Suratında belirsiz bir gülümseme yer edinirken yanıma doğru yaklaşmaya başladı. Onu dövmek isterken öpmek istemem beni çıkmaza sürüklüyordu. Şu an suratına ortasına bir yumruk atıp sonrada hiçbir şey yaşanmamış gibi davranarak ona sarılmak istiyordum.

Üzülme Kelebeğim, Bugünü Atlatırsak; Yarın Diye Bir Şey YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin