▫▫▫9✒▫▫▫

25 5 2
                                    

   Resmin üstünü bir örtüyle örtüp, bacaklarımın üstüne yerleştirdikten sonra hızlıca tekerleklerimi oyuncakçı dükkanına doğru sürdüm. Hayatımda ilk kez, koşabilmeyi bu kadar çok istediğimi anımsıyorum. Koşup, tam zamanında orada olmak istiyordum. Bacaklarımın üstünde benden bağımsızcasına duran bu resim, hafızamı kaybetmişçesine belleğimden silinmişti. Hala resmi nasıl yaptığım hakkında  hiçbir fikrim yoktu. Bunun  şu an da hiçbir önemi de yoktu. Sadece o yere zamanında ulaşmayı istiyordum. 
   İçimde  yaşadıklarımdan kaynaklı bir huzursuzluk olsada, hızlıca oyuncakçı dükkanına gelip , yavaşça içeriye doğru girdim. İçeriye girdiğim an kendimi boşlukta gibi hissettim, hayal ettiğimin aksine büyük bir sessizlik ve kimsesizlik vardı içeride. Raflarda ki oyuncaklar bile toplanmıştı. Kurguladıklarımdan sonra  bomboş duran dükkana ve kucağımda üstü örtülü olan resmime baktım.  O anda dükkandaki tek odanın kapısının önünde yaşlı adamın çatallaşmış sesini duydum.  ''Demek geldin küçük dostum. Biz de sabırsızlıkla seni bekliyorduk.''  Fakat ben dükkanda bekliyorduk dediği kendisinden başka kimseyi göremiyordum. ''Gelmiyor musun? Hadi içeride seni bekliyoruz.'' deyip, kasanın arkasında ki odadan içeri girdi. Artık ne olup bittiğini öğrenmek istiyordum. Hiç itiraz etmeden yaşlı adamın peşinden gittim. Odaya girdiğim anda  ne olduğunu anlayamadım. Odanın her yerinden, ''Geldi,gördün mü oymuş, Gerçekten de o mu? Geçebilecek mi? Bence değil? Umarım odur. Hadi artık görmeliyiz,zaman geçiyor,geldi.'' gibi fısıltıyla birbirine karışan yüzlerce farklı ses duymaya başladım. Ne olduğunu anlayamıyordum. Oda da yaşlı adamdan başka kimse yoktu fakat yüzlerce kişi varmışçasına heryerden sesler geliyordu. Oysa ortasında  sandalye bulunan bomboş bir odaydı. Yaşlı adam ''Hadi bize yaptığın resmi göstermeyecek misin? Sandalyenin üstüne bırakabilirsin.'' dedi. Bir şeyler söylemek istiyordum fakat şaşkınlıktan, konuşmak yerine  dediğini yapmak daha kolay geldi. Sandalyeye doğru yaklaşıp, resmimi üstüne bıraktım. Fısıltılar yine duyulmaya başladı. '' Bu sefer olsun. Zaman daralıyor. Bu sefer olmalı. Yine yanılmış olamayız. Sence o mudur? Bu sefer olacak. Oyun başlayacak. '' Artık ne olacaksa olsun diye bir ucundan tutup hızlıca örtüyü kendime doğru çektim.  O an da duyulan bütün sesler derin bir sessizliğe büründü. Yüzlerce kişiyi barındıran duvar kimsesiz kalmış gibiydi. Bir süre yaşanan sessizliğin ardından ,biraz önce ki sesler büyük bir kargaşa halinde tekrardan duyulmaya başladı. ''Nasıl olur? Uçuyor mu? Bu kadar mı? Hayır hayır bu olamaz. Değilmiş. Yanıldık. Nasıl olur? Ne yapacağız şimdi? her şey bitti. Bir yüzyıl daha. Hepimiz mahvolduk. Yine yenildik. Beni dinlemeliydiniz.Size o değil demiştim. Doğru diyor. Demişti. Ama ben güvenmiştim. Başka gibiydi. Susun artık. Bitti her şey. Sadece kanatları olan bir top çizmiş. Hepimiz bir yüzyıl daha sonumuzu bekleyeceğiz. Bununla asla oyunu başlatamayız. Palyaço sana demiştim bu kız o değil! ''  Yanımda ki yaşlı adam boş duvara doğru biri varmışcasına konuşmaya başladı. '' Affedin. Ona çok güvenmiştim. Bütün kalpler onu işaret ediyordu. Yanılmışız. '' Yaşlı adama dönüp   '' Ne oluyor? Bu sesler de neyin nesi? Siz kimsiniz? Benim kim olmam gerekiyordu?'' Yaşlı adam tüm sorularımı cevapsız bırakıp, boş duvara karşı konuşmaya devam ediyordu. Ben sorularımı yineledikçe , o daha da sesini yükseltip duvardan gelen sese cevap veriyordu. Artık tüm bu yaşananlara, sorularımın cevapsız kalmasına ve bunca sesin ortasında kimsesiz kalmaya dayanamayıp ,hala bir ucunu elimde tuttuğum bir ucunun da resmin üzerinde olan örtüyü alıp,gitmek için hızlıca örtüyü çektim. O anda resmim örtüye takılıp yere düştü. Eğilip yerden almak yerine, sadece bu yerden kaçıp gitmek istiyordum. Hızlıca kapıya doğru hareket ettim. Tam kapıyı açtığım anda bütün seslerin birden kesildiğini duydum. Kapının ardında kızıl,kıvırcık saçlı bir kız duruyordu. Ateş gibi kırmızımsı gözleriyle '' O senmişsin.'' deyip beni tekrar odanın içine doğru itti. Odaya tekrardan girdiğimde , o mesafeden okuyamayacağım kadar küçük   yazılarla resmimin arkasının dolu olduğunu gördüm. Resmime doğru biraz daha yaklaşınca yazının bana ait olduğunu fark ettim. Bu nasıl olurdu. Ne yazdığı ve o kadar kısa vakitte bunca şeyi nasıl yazdığımı asla hatırlayamıyordum. Yaşlı adam o an da seslendi.
      ''Yanılmadım. O senmişsin.''

🎴(O.Y.U.N)🎴            ''ATEŞ TOPU''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin