1. Bir Mucize Olsun

8K 87 70
                                    


                     Dolunayın aydınlattığı, soğuk bir gecede, özgürce esen rüzgarın, yüzüme çarptığı anda verdiği huzur paha biçilemezdir benim için asla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Dolunayın aydınlattığı, soğuk bir gecede, özgürce esen rüzgarın, yüzüme çarptığı anda verdiği huzur paha biçilemezdir benim için asla. Ama bu sefer öyle değil. En soğuk, en acımasız gecenin, en iç acıtıcı saatlerindeyiz. Sanki her saniye içimden bir şeyler kopuyor. Çünkü farkındayım; bazı şeyler hiç de yolunda gitmiyor. Her geçen gün ilerleyen hastalık, ayıracak bizi, koparacak onu benden; biliyorum. Biliyorum ama inanmak, buna yenilmek istemiyorum. Bakmaya kıyamadığım, baktıkça doyamadığım birini kaybetmekle nasıl başa çıkacağım? Ben, onunla ben oldum. O gittikten sonra ben, ben olur muyum? Gidecek... Ama benden de bir şeyler alıp götürecek. Nefesimi, ömrümü, hayallerimi, umutlarımı götürecek. Tir tir titriyor. Üstüne kat kat battaniyeler örtmeme rağmen kesilmiyor titremesi. Ellerini tutuyorum, nefesimle ısıtmaya çalışıyorum. Nafile. Kafasını kaldırıyor, önce tanımıyormuş gibi bakıyor bana. Sonra gülümsüyor. Yavaşça kayıp gidiyor ellerimden.


"Üşüyorum... Burası çok soğuk."

"Isıtıcıyı getireyim hemen."

"Dur, gitme." diyerek tutuyor elimden, durduruyor beni. "Gözlerimin içine bak, yeter." gülümseyerek seviyorum yanağını, o da sıcak bir gülümsemeyle karşılık veriyor. Sonra da yüzündeki gülümseme yerini korku dolu bir ifadeye bırakıyor. "Korkuyorum.. Çok korkuyorum."

"Korkma bitanem. Yanındayım ben. Buradayım."

"Bana, duyup duyabileceğim en güzel şeyi söylesene."

"Seni seviyorum." tebessümle beraber yavaşça kapanıyor gözleri...


**


-BİR SÜRE ÖNCE-


Daha hava aydınlanmadan ayağa dikilmiş yine Çağan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Daha hava aydınlanmadan ayağa dikilmiş yine Çağan. Her zaman canı sıkıldığı için bu kadar erken kalkarken bu sefer çok başka. Bu sefer heyecandan uyuyamıyor. Neden bu kadar heyecanlı olduğuna kendisi bile anlam veremiyor. Biraz terasta oturup gün doğumunu izledikten sonra holdinge gidiyor ve masasına geçip acı bir kahve içiyor. Adamlarından Fırat, her zamanki saatinde, günlük raporları vermek için giriyor Çağan'ın odasına.


Gecenin Rüzgarı | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin