0.3

620 56 15
                                        

-Bir kulübedeyim. Ormanın içinde bir yerde. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum Natsu. Yiyeceğim ve suyum tükendi. Lütfen hızlı ol.

Aniden zümrüt yeşili gözler karanlığa gömüldü. Gözlerimi yine çok az kulübeyi dolduran güneş ışığıyla açtım. Artık buradan kurtulmak istiyordum. Artık rahat rahat nefes alabilmek istiyordum. Bu da daha önce hiç görmediğim, güvenip güvenmeyeceğimi bile bilmediğim Natsu Dragneel'e bağlıydı.
Tek kurtarıcım Natsu'ydu.

Geride hiç yiyecek kalmadığını fark ettiğimde artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Bunların hepsi annemin suçuydu. Buradan kurtulduğumda ilk işim babamı kurtarmak ve annemi bulmak olacaktı. Bana ve babama yaptıklarının hesabını vermeliydi. Ben bunların hiçbirisini hak etmemiştim. Böyle bir hayatı hak etmemiştim.

1 haftadır gücümü kullanmaya çalıştım ama başaramamıştım. Vücudum çok yorgundu. Ruhum da öyle.

Akşam üzeri dışarıda bir hareketlilik hissettim. Dışarıdan gelen sesin yaklaştığını fark ettiğimde kapıya koşarak, açmaya çalıştım. İçerisi o kadar karanlıktı ki kapının nerede olduğunu bilmiyor, sadece tahtalara vuruyordum.
Bir ümitle yardım istemek için bağırmayı düşündüm ama Natsu'nun gelmemiş olması ihtimali ödümü koparıyordu.

-Lucy?

Evet, bu rüyalarıma giren o serserinin sesiydi.

-Na-natsu? Sen misin?

-Kahraman olmak genlerimde var. Kapıdan uzak durun Bayan Heartfilia.

Dediği gibi kapıdan uzaklaștım.
Saniyeler sonra kulübenin üzerine zincirlenmiș olduğunu düşündüğüm zincir söküldü ama yere düşme sesini duymadım. Kapının bir an önce açılmasını beklerken, tahtaların sökülme sesleriyle doldu kulaklarım. Her bir tahta sökülüyor ve benden uzaklaşıyordu. Saniyeler sonra tahtalar ufalandı ve toz olarak gökyüzünden üzerime yağdı.

Tahta tozları hâlâ üzerime yağmaya devam ederken zümrüt yeşili gözler bana bakıyordu. Aslında oldukça romantik bir ortamdı. Benim kirden berbat olmuş kıyafetlerim ve saçlarım haricinde.

Ona güvenebilir miydim? Ondan başka güvenecek kimsem yoktu. Doğrusu ondan başka kimsem yoktu.

Natsu'ya doğru zar zor attığım adımlarla yürüdüm. Aniden gözlerim karardığında yere düşmemi engelleyen Natsu'ydu.

-Eh beni gördüğünde bayılan ilk kadın değilsin ama aralarında en çirkini olduğunu söyleyebilirim.

Sadece alayla güldüm. Konuşmak için bile gücüm yoktu. Gözlerimi kapatıp, kendimi bu tanımadığım serseriye bıraktım.

...

Gözlerimi gri bir odada açtım. Duvardaki saat gece yarısı olduğunu gösteriyordu. Odadan çıkmamak için etrafı inceledim. Odada gemici düğümlerinden oluşan bir koleksiyon vardı. Üzerinde olduğum çift kişilik bir yatak, bir giysi dolabı. Oldukça sadeydi.
Artık odadan çıkmam gerektiğini söyleyen midemi dinleyip, kapıyı araladım. Sanki buraya zorla getirilmiş gibi parmak ucunda yürüyerek mutfağı bulmaya çalıştım. Aşağı kata indiğimde direkt gözüme çarpmıştı. Dolabı açıp karnımı doyuracak bir şeyler hazırladıktan sonra afiyetle yedim.

Hybrid /NaLu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin