1.2

485 42 3
                                        

1 Yıl Sonra

Zamanın geçmesini bekliyordum ama bir türlü geçmiyordu. 1 yıl bana 1 asır gibi geliyordu.
Natsu gittiğinden beri ondan haber alamıyordum. Ne ben ne Juvia ne de Gray.
Onun yokluğunda kendimi oyalamak için Juvia ve Gray'in bebekleriyle kendimi meşgul ediyordum. İkizleri olmuştu. Juvia cinsiyetlerini öğrenmek istemediği için bebeklerin de iki tane olduğunu öğrenememişlerdi.
Hâlâ Gray'in yüz ifadesi gözümün önünden gitmiyordu. Sanırım asla da o şaşkınlığı unutamayacaktım.

Yalnız kalmamı istemedikleri için onlarla birlikte kalıyordum. Haftasonlarıysa Natsu'nun evinde kalıyordum.
O evde onsuz olmak beni öldürüyordu.
Haftasonları kimsenin haberi olmadan güçlerimi geliştirmeye çalışıyor, melezlerle ilgili Natsu'nun kocaman kütüphanesindeki kitapları okuyordum.
Hepsinde de efsaneler vardı. Melez orduları, yenilmez melezler, farklı güce sahip melezler, birden fazla gücü olan melezler...

Bugün haftasonu olduğu için yine Natsu'nun evindeyim.
Belki bugün o gündür diye yine gelmesini bekliyorum.
Kahvemi alıp bahçeye geçiyorum. Son birkaç aydır elementler üzerinde yeteneğim olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum.
Beyaz sırt dekoltesi olan elbiseme dikkat ederek çimenlerin üzerinde bağdaş kuruyorum.
Bardağımı yere bırakarak gözlerimi kapatıyorum ve parmaklarımda çimenleri hissediyorum.

Hepsinin incecik köklerini takip ederek ormandaki ağaçlara ulaştığımı hayal ediyorum. Ve kökler gözümde canlanıyor.
Aniden kulaklarımda büyük bir gürültü ve vücudumda bir titreşim hissediyorum.
Gözlerimi açtığımda ormanın ortasındaki ağaçların diğerleri arasında fark edilebilir şekilde yükseldiğini görüyorum.
Ama belki beynimin oynadığı bir oyun olabilir. Belki de ağaçlar zaten o boyuttaydı.

Gözlerimi kapatıp çimenlere uzanıyorum.
O gittikten sonra her gün yaptığım gibi gökyüzüyle konuşuyorum.

"Umarım artık kendini affedebilmișsindir Sakura Saçlı Yaramaz Çocuk çünkü sensizlik beni yavaş yavaş öldürüyor."

Ve her zamanki gibi uykuya dalıyorum.
...

Gözlerimi yağmur damlalarıyla açtığımda hava kararmaya başlamıştı.
Yağmurda ıslanmak özlemimi azaltacakmıș gibi öylece uzanmaya devam ettim.
İçimde anlayamadığım kötü bir his vardı ve bu kötü his bir virüs gibi yavaş yavaş tüm vücuduma yayılıyordu.

"Şeytan'ın Gelini."

Yine o ses. Bu sesi duymayalı bir sene olmuştu.
Natsu'nun babası, Şeytan beni ziyarete gelmişti.
Belki Natsu'nun nerede olduğunu biliyordu. İyi olup olmadığını.

Küçük bir sis bulutu karşımda belirdi. Yağmura rağmen dağılmıyordu.

"Natsu'nun nerede olduğunu biliyor musun?"

"Ben de direkt konuya girmeyi severim Lucy. Natsu eğer yerini bilmeni isteseydi, yerini biliyor olurdun."

"O iyi mi?"

"Aslında Lucy, bir şeytana göre oldukça iyi. Gittikçe güçleniyor ve annesinden aldığı insanlıktan uzaklaşıyor."

"Na-nasıl?"

"Yakında tamamen şeytana dönüşebilir Lucy. Buraya gelmemin sebebi bu. Sizi Rüya Kenti'ne gönderirken bir anlaşma yapmıştık ve ben senden anlaşmamın karşılığını istemeye geldim. "

Hybrid /NaLu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin