1.0

580 37 35
                                    

Natsu bütün o ızdırap dolu ruhların acılarını hissediyordu. Hem de her gün. Şeytan'ın Oğlu olmanın sadece sonsuz güç verdiğini düşündüğüm için kendimden nefret ediyorum.
Vücudum duyduklarımı kaldıramayıp midem bulanmaya başlayınca tuvalete koşup kusmaya başladım. Klozetin önüne çökmüş içim dışıma çıkana kadar kusmaya devam ediyordum.
Hem kusuyor hem ağlıyordum.
Saçlarımı yüzümden çeken Natsu oldu.

"Git."

"Ne gitmesinden bahsediyorsun Luce?"

"Beni bu hâlde görmeni istemiyorum Natsu."

Ve yine öğürmeler...

Natsu çöktüğüm yerden beni kaldırarak lavaboda yüzümü yıkamaya başladı.
Yüzüm çok kötü gözüküyor olmalıydı ki Juvia kapının eşiğinde elleriyle ağzını kapatarak bana bakıyor, Gray de Juvia'nın arkasında ona destek oluyordu.

Natsu ikisine de öldürücü bakışlarını yollayıp kapıdan kovdu.

"Hadi, seni yatağına yatıralım."

Hareket etmeye çalışacakken birden başım dönmeye ve bulunduğum ortam değişmeye başladı.

Kapkaranlık bir yerdeydim. Bir zindan. Kollarımı geren zincilerle tutturulmuș kelepçeler, pis bir koku...

"Lucy. Sensin. Lütfen seni son bir kez görmeme izin ver. Ruhlar Kenti'ne gitmeden önce beni halkın içinde kırbaç cezasına çarptırdılar. Orada ol ve gitmeden seni göreyim Lucy."

Ve tekrar Natsu'nun yanındaydım.

"Ne gördün Luce?"

Natsu gücümü kullandığımı fark etmişti.

"Babam. Son bir kez beni görmek istiyor."

Ve karanlık.

...

Gözlerimi odamda açmayı beklerken, Natsu'nun odasındaydım ama Natsu'nun duvarları griydi. Pencereden esen ılık rüzgar ince geceliğimin altındaki vücudumu okşuyordu.

Bir dakika.Gri duvar? İnce gecelik? Benim böyle bir geceliğim yoktu. Benim geceliğim yoktu doğrusu.

Ayaklarımı sürüye sürüye kalkarken önüme düşen sarı saçlarımı topladım. Lavaboya gidip yüzümü yıkarken, bana benzeyen bir kadınla karşılaştım.

Daha üzerinde düşünmeden içinde olduğum beden, odasındaki makyaj masasına yaklaştı ve küçük çekmecesinden bir anahtar aldı.

Odadan çıkıp beyaz ve pudra pembesi hakim koridoru takip edip, çatı olduğunu düşündüğüm bir merdiveni çıktım.
Merdivenleri çıktığımda karşıma pembe kapılı bir oda çıktı. Anahtarı yerleştirip kilidi çevirdiğimde bir sürü fotoğrafla dolu bir odaya girdim.
Benim fotoğrafımlarımla dolu bir oda.

Dondurmasını yere düşürüp ağlayan bir ben, okulun kapısında yere çöküp boş boş etrafı izleyen ben, Sting'le okulda çarpışan ben, yerdeki bir kıza öldürecekmiș gibi bakan ben...

Hybrid /NaLu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin