0.2

813 61 23
                                    

Beynime işkence eden artçı sancılarla gözlerimi açtığımda, okulun çatı katındaki küçük pencerelerle karşılaştım. Alnıma yapışan saçlarımı önümden çektim.

Sanki dejavu yaşıyor gibiydim. Okuldan çıktığıma yemin edebilirdim.
Fazla stres bana iyi gelmiyordu anlaşılan. Ay ışığının odayı aydınlattığını fark ettiğimde duvardaki saatin neredeyse gece yarısına geldiğini fark ettim. Hemen koşarak merdivenlerden inip, eve doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Sanki gece yarısı olmadan eve varamazsam külkedisine dönüşecektim. Ev görüş alanıma girdiğinde kendimi başka bir yerde buldum. Bir ağacın tepesinden önümde uzanan kocaman ormanlık alana bakıyordum. Simsiyah saçlarım rüzgara inat gözlerime perde gibi iniyordu. Bir dakika. Benim saçlarım siyah değildi ki.
Bana ait olmayan bir ses aşağıdaki bir adama sesleniyordu. Yüzünü göremiyordum.

"Jude, biraz hızlı ol. Kimseye yakalanmadan biraz vakit geçirelim. Seni özledim."

Kafamı yukarıya doğru kaldırdığımda tekrar evime bakıyordum. Kesinlikle bugün garip şeyler oluyordu. Koşarak eve girdiğimde evin yine bomboş olduğunu fark ettim.
Nadiren annem ve babam evde olurdu. Uğraşacak bir sürü işleri vardı. Çantamdaki avucum kadar olan keki çıkarıp üzerine dolabımda sakladığım mumlardan bir tane koydum. Her sene değişmeyen rituelimdi.
Gece yarısına saniyeler kaldığını fark ettiğimde kendi kendime geriye doğru sayarak mumları üfledim. Mumları üflememle bedenimi yakan bir acıya ev sahipliği yapmam aynı anda oldu.
Sanki kemiklerim kırılıyor, organlarım parçalanıyor ama saniyesinde iyileşerek acıyı tekrarlıyordu. Gözlerime iğneler saplanıyor, vücudumdaki her bir noktanın yandığını hissediyordum. Acıdan bayılmak için neler vermezdim ama inatla bütün vücudum acıyı hissediyordu. Gözlerimin önünden bembeyaz bir şerit geçerken yavaşça kendimi karanlığa bıraktım.

....

Gözlerimi acıdan bitkin düşmüş vücudumu sarmalayan yorgunlukla açtım. Dün gece yaşadığım acıyı daha önce hiç yaşamamıştım. Kelimelere dökemeyecek kadar ruhuma işlemişti. Hemen sıcak bir duş aldıktan sonra okul formalarımı giyip okula yöneldim. Bugün kendimi biraz farklı hissediyordum. Nasıl bir farklılık olduğunu henüz anlayamamıştım ama bir tuhaflık vardı.
Okul görüş alanıma girdiğinde adımlarımı hızlandırıp sırama gömüldüm.

Kafamın üzerindeki fısıldașmaları duyuyordum ama umursamamaya çalışıyordum.

-Tam bir sürtükmüș
-Babası ona tecavüz etmiş
-Evlatlıkmıș
-Cody'le yatmış, Cody, Lucy'nin yatakta bir harika olduğunu söyledi.
-Vaay, gerçekten mi?

Benden bahsediyorlardı. Hiç tanımadıkları benden. Saçımdan çekilmemle kafamı kaldırdım. Sınıftaki erkek öğrencilerden birisiydi. Arkasında neredeyse sınıfın bütün diğer erkek öğrencileri vardı.

-Hey, Lucy bana bir şans verir misin?
-Ne şansı? Ne için? Sen neyden bahsediyorsun?
-Sen, ben ha istersen bütün sınıf.

Ne hakkında konuştuklarını hatırladığımda ve neyi kastettiğini fark ettiğimde, kan beynime hücum etti.
O anda sanki transa girmiştim.

Lucy'nin sınıfındaki bir öğrenci :

Bryan 'ın söylediği sözlerden sonra bir anda Lucy' nin vücudundaki damarlar renk değiştirmeye başladı. Gerçekten renk değiştiriyordu. Kırmızı, sarı, mavi, siyah... Siyah renge dönüştüğünde Lucy'nin vücudu havalandı. Aynı anda bütün pencereler ve kapılar kapandı. Kapıya koşup, açmaya çalıştığımda, kapı kolunun eridiğini gördüm. Kapıya vurup yardım istemeye çalışanlar arasındaydım ama kimse yardım edemiyordu. Lucy büyücü müydü? Yoksa cadı mıydı? Hayır, çok daha farklı bir şeydi. Çok daha güçlü.
Lucy'nin sesini duyduğumda hemen o tarafa yöneldim.
Sesinde daha önce olmayan bir dalga ve özgüven vardı. Bu yeni bir Lucy'di.

Hybrid /NaLu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin