0.5

648 52 57
                                        

Askerler beni karanlık ormanın derinliklerine doğru sürüklemeye devam ederken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Tek dayanağım Natsu'ydu ama o da gelmeyecekti. Belki de benim hayatım yaşamaya değmeyecek bir hayattı.
Askerler kendi aralarında gülüşürken birkaçının pis bakışlarını yakalamıştım.
Her ne kadar Natsu bana çirkin dese de çoğu erkeğin gözünde güzel olduğumun farkındaydım.
Birden askerler ormanın ortasında nereden çıktığını anlamadığım bir çeşmenin yanında durdu.
Çeşmenin ortasında zarif bir kadın heykeli vardı ve ellerinden sular çıkıyordu.
Çeşmenin kenarına oturup askerleri beklemeye başladım.
Üç asker yanıma yaklaştı. Bakışları hiç de hoş değildi.

-Böyle bir güzelliği bir daha göremeyecek olmak çok üzücü.

Bunu söyleyen pislik yanındaki arkadaşına sırıtarak baktı. Diğeri de beni baştan aşağı süzdükten sonra konuşmaya başladı.

-Aslında önemli olan seni kâhinlere canlı götürmek. Yani hasar görmen kimsenin umrunda olmaz değil mi?

Neyi kastettiğini anlıyordum ama böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimali beni öldürüyordu.
Komutanları yanımdaki askerlere yaklaşıp, neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.
Biraz yanımızda oyalandıktan sonra umursamayıp beni onlarla yalnız bıraktı.
Ne yani beni kurtaracağını mı sanıyordum? Evet biraz umudum vardı.
Yanımdaki askerlere bakmamak için bakışlarımı heykele çevirdim. Ay ışığı heykeli aydınlatıyor, ona kutsal bir görünüm kazandırıyordu.

Yanımdaki askerlerden birisi aniden üzerimdeki hırkanın fermuarını çekince öylece olduğum yerde kaldım. Natsu'nun hırkası. İçimde büyük bir öfke birikiyordu ama hiçbir şey yapamıyordum. Okuldaki gibiydi her şey. Öğrenciler gibi bütün askerler de bakışlarıyla eğlendiklerini belli ediyordu.

-Benden uzak durun!

Sözümü dinleyeceklerini sanmıyordum ama elimden geleni yapmak istiyordum.
Diğer asker kollarımı arkamda birleştirdikten sonra vücudunu vücuduma yaklaştırıp, kulağıma fısıldadı.

-Merak etme senin için de eğlenceli olacak. Ölmeden önceki son eğlencenin tadını çıkar.

Gözlerimdeki yaşları artık tutamıyordum. Bir asker kollarımı arkamda sabitlerken diğeri bana yaklaşıp boynuma öpücükler bırakmaya başlamıştı.
Hayatımda hiç yaşamadığım şeyler, bana zorla bu pislik adamlar tarafından yaşattırılacaktı.
Boynuma bıraktığı öpücükler yerini ısırıklara bıraktığında ağlayışlarım haykırışlara dönmüştü.

-Dudaklarını hemen onun üzerinden çek bit beyinli!

Ağlamaktan şişmiş olduğunu düşündüğüm gözlerimi açtığımda, görmeyi en çok istediğim insan karşımdaydı.
Yine beni kurtarmaya gelmişti. Sesimi duymuştu.

Dudaklarını üzerimden çeken herif alayla Natsu'ya gülümsedi.

-Ve bunu neden yapacakmışım pembe kafa?

Pembe değil Sakura gerizekalı herif diye içimden küfürler yağdırırken sesimi bir türlü çıkaramıyordum.
Öylece Natsu'ya bakıyordum ama o yüzüme bakmıyordu.
Zümrüt yeşili gözleri karanlıkta korkutucu bir şekilde parlıyordu.

Hybrid /NaLu (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin