Kimsin Sen?

3.5K 43 3
                                    

Kapıyı tıklattığımda içeri girmek için bir işaret gelmesini bekledim.

"Girin!"

"Ali Bey?"

"Evet?"

"Ben...yeni öğrencinizim. Adım Nisan Atalay."

"Ah, evet. Sınıfın ileride solda. Okulumuza hoşgeldin."

"Teşekkürler."

Kapıdan çıktığım dakikada yüzüme çarpan yel, yeni olduğunu biliyorum der gibiydi. Etrafımdakilerin meraklı bakışları da bu hissi vermişti bana.Yavaşça sınıfıma yürürken boğazımın kuruduğunu hissettim.Bir yudum su alıp sınıfa girdim.

Tüm hayatım boyunca okul değiştirip durdum ve yeni olmak artık benim için normal bir durumdu. Babam mesleğinde başarılı bir polis. En az iki yılda bir ülke içinde taşınıp dururuz.İleride bir iş görüşmesine gidersem okuduğum okulları yazmak için farklı bir kağıt bile gerekebilir o kadar çok yani.Şimdi İzmir'e geldik ama bu sefer yerleşik bir hayata geçmek istiyorum. Ayrıldığım her yerde bir burukluk yaşasam da İstanbul'dan gitmek benim için gerçekten olması gereken bir durumdu. Oradan uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.

Eski sınıfima göre daha düzenli ve aydınlık sınıfa girdiğimde iki kişilik sıralardan pencere kenarında boş olan birine oturdum.Pencereden dışarı bakarken kıvırcık kahverengi saçlarını savurarak gelen bir kız yanıma yaklaştı.

"Nisan?"

"Evet, benim?"

"Beni tanımadan mı Nisan? Naz ben" dedi mükemmel gülümsesiyle.

"Naz! İnanmıyorum siz burada mı oturuyorsunuz?"

"Evet! Ne kadar uzun zaman oldu görüşmeyeli."

Naz, bundan 4 sene önce biz Balıkesirdeyken en yakın arkadaşımdı. Oradan taşınınca bağlantılarımız kopmuştu. Ama burda karşılaşmak. İzmir'deki en büyük şansımdı belki de.

"Senin ne işin var burada?" dedi yanıma otururken.

"Babamın tayini yüzünden yine. Her zamanki gibi"

"Ama bu seferki gerçekten mükemmel olmuş."

Biz konuşurken birden herkes sessizliğe büründü. Kapıda birine bakıyorlardı. Bakışlarımı o yöne çevirdim.Uzun boylu koyu kahverengi saçlı,bal rengi gözleriyle oldukça iyi görünen bir çocuk sınıfa girdi. Çevresinde ona bakanlara hiç aldırış etmeden arkadaki boş sıralardan birine oturdu.Gamzeleri vardı ama pek sık gülen birine benzemiyordu.Hafif çatık kaşları güçlü ve umursamaz bir duruş katıyordu ona. Duruşu bile ürpermeme yetmişti.Çocuğa bakarken Naz'ın dürtmesiyle kendime geldim.

"Dünyadan Nisan'a!"

"O kim? Şu az önce içeri giren çocuk?"

"Aras Kaya. Okula geçen sene geldi."

"Herkes niye ona o kadar dikkatli baktı?" dedim. Gerçekten bu kadar dikkat uyandırmak için özel bir çaba sarf etmiş olmalıydı.

"Anlatılanlara göre; annesi, babası öldükten sonra başka biriyle evlenmiş. Evlendikten bir hafta sonra annesini vurmuş. Üvey babası ise ortalıkta yok. Olaylardan sonra 3 ay ıslahevinde kalmış ve çıkmış. Sonra da buraya gelmiş."

"Şuan nerede kalıyor peki?"

"Teyzesiyle yaşıyormuş sanırım."

Şaşırmıştım. Bir insan annesini neden öldürsün ki? Kendini neden böyle bir çıkmaza sokmak istesin! Bir çocuk annesine nasıl bu kadar kolay kin duyabilir? Hemde herşey normalmış gibi.

Bu kadar değil diye düşündüm.Halinden memnun gibi görünse de onda farklı birşey vardı. Yanlış giden birşeyler.Farklı birşeyler...

Kapının kapanmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Düz saçlı bir adam içeri girdi

Gayet ciddi bir şekilde adını yazdı. Kerim Alcan. Ve konuşmaya başladı.

"Günaydın arkadaşlar. İlk günden sizi sıkmak istemem ama bir gruplandırma yaptım. Verdiğim kitabın yazılı sunumu istiyorum. 1 haftanız var. Grupları okuyacağım."

Bir çok grup okundu. Hiç kimseyi tanımıyordum ve gerçekten çok yabancıydım. Adım okunduğunda dikkatle dinledim.

"Nisan Atalay ve Aras Kaya. Bu arada okula hoşgeldin Nisan!"

Aras Kaya mı? İnanmıyorum! Bu bir şaka olmalı. Yok yok biri kesin bana kamera şakası yapıyor olmalı. Islahevinde kalmış, sorunlu bir çocukla edebiyat ödevi hazırlamak şuana kadarki en kötü ilk gün olmalı.

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin