Tanrı Light Ryuzakinin odasından çıkmaması için tek hareketiyle kilitlediği kapıları taşa dönüştürmüştü.
"Kaçmaya çalışmana izin vermem."
derken siyaha boyadığı özel odasına geçmişti. İçeri hiçbir zaman Ryuzakinin girmesine izin vermemişti. Bunun tek nedeni odanın içindeki büyük tablolarda onun resimlerinin olmasıydı. Kanla boyanmış tablolar yer yer pas tutmuş metal kokusu Light'ı sakinleştiriyordu. Ölüm meleği Ryuk'un içeriye giriş yaptığını hissetmişti. Odasından çıkıp yanına yürüdü. Ryuk yüzünden düşürmediği korku salan gülümsemesiyle Tanrının huzuruna çıktı.L-"Dediklerimi yaptın mı ? Onlar gittikleri dünyada mutlular mı? "
Ryuk-"Mutlular. Dalında sallanan olgunlaşmış elmalar kadar hemde"
L-"Herneyse başka bişey var mı? "
Ryuk-"Olması gerektiği gibi gitmeyen sadece parlak siyah gözlerdi onlar varlığımda gördüğüm en güzel şeyler"
L-"Hep böyle mantıksız konuşursun zaten, neyse gidebilirsin"
Ryuk siyah kanatlarını açıp gökyüzünde kaybolurken Tanrı kendini yine aşık olduğu kişinin taşla kaplı kapısında bulmuştu. Içeriden gelen seslerden onun çıkmak için yollar aradığı belli oluyordu.
L-"Kapıyı yumruklaman işe yaramayacak"
Ryuzaki yerinde donup kalmıştı yanlış mı duymuştu, gözlerini etrafta dikkatle gezdirdikten sonra kapıya yaklaştı.
R-"Sen burda mısın? Kira eğer beni duyuyorsan çıkar hemen burdan gitmek istiyorum. Dünyaya gitmeliyim"
L-"Üzgünüm ama buna asla izin veremem öldüğünde dünyaya veda edersin ona rağmen sana bir şans verdim sense boyutları karıştırıp insanlarım hayatlarını altüst ettin."
R-"Bunu düzeltmeme izin ver sonrada gitmeme..."
L-"Kes sesini hayır dedim"
Light sesini yükseltip Ryuzakinin taş kapının arkasına sinmesine sebep olmuştu. Onu korkuttğunu anlayıp sesini alçaltarak
-"Burdan gitmene izin veremem çünkü senden vazgeçmeyecek kadar çok seviyorum seni"
Ryuzaki kapıdan gelen sesi görebilirmiş gibi başını kaldırıp soğuk taşlara baktı. Kasvetli ve serindi. Tıpkı Lightın sözleri gibi diye düşündü. Olanlar yüzünden ona inanamıyordu. Inanmak istediği biranda bi yanı onu vuracağını söylüyordu. "Dalga geçiyor yapma" demeden edemiyordu. Bu itirafıda şaka olarak görüyordu.
R-"Sana inanmıyorum"
Light iç çekip "demek inanmıyorsun" diye söylenirken önündeki taş kapıyı elindeki siyah küreyle patlattı. Çevredeki duvarlar parçalanırken Ryuzaki yere çökmüş bunların bitmesini bekliyordu.
Tanrı havada süzülmeye başlamıştı hızla Ryuzakiyi kendine çekip karanlık bulutlarla kaplı gökyüzüne yükselmeye başlamışlardı.
Ryuzaki yükseldikçe korkuyor inmek için umutsuzca çırpınıyordu.
Light onu daha sıkı tutup beline sarılı kolunu sıktı.
Gökyüzünün ortasında asılı kaldıklarında Ryuzaki yüzündeki korkuyu saklamış olsada gözleri kendini ele veriyordu.
Tanrı ona gülümsedi.L-"Başka türlü yüzüme bakmıyordun"
R-"Beni indirir misin ?"
L-"Gerçekleri dillendirmeden asla"
R-"Indir dedim"
Ryuzaki kaçmaya çalıştıkça Light onu daha çok sıkıyor kendine çekiyordu. Aralarında mesafeden eser kalmamıştı. Birbirlerine yapışık bedenlerinden ayrı tek şey nefeslerini birbirlerine üfledikleri yüzleriydi.
Light Ryuzakinin saçlarını okşayıpL-"Sen bana inandığın gün sana aşık oldum. Kira olamadığıma o kadar emindin ki oysa yollarımız ayrıydı. O dünyada biz olamazdık bende seni buraya getirdim biz olalım seni ölümsüzce sevebileyim diye senin dünyaya veda etmenden kısa bir süre sonra bende amacımı tamamlayıp yerimi aldım. Seni getirmek için insan yılıyla asırlarca uğraştım sonra sana kavuştum, eğer bunların yalan olduğunu ispatlarsan beni yoketmene izin veririm toz olurum rüzgarda savrulurum ama bana inanırsan hep içinde doğarım"
Ryuzaki beklemediği itiraflardan sonra Lightın yaptıklarını mantıklı bulmaya başlamıştı. Yinede ona inanmayı isteyen tarafına kulak vermeyi reddetti.
R-"Sana inanmıyorum Kira a lütfen artık beni dünyaya götür"
Light bir süre Ryuzakinin yüzünü izledikten sonra düz bir sesle "Tamam" demişti. Ryuzaki içinde oluşan pişmanlık dürtüsünü durdurmaya çalışarak gülümsedi.
Tanrı açtığı portalı işaret ederek gitmesini istemişti.
Ryuzaki tereddüt etmeden dünyaya giderken biran bile arkasına bakmadı.
Eğer baksaydı vazgeçeceğini kendiside biliyordu.Light yaptığı herşeyin anlamsızlığının yükünü katı kalbinde hissederken karanlık olan ölüm diyarının daha çok kararmasını sağladı.
*
Dışardan gelen sesleri duyan Levi sinirle kapıya yürümüştü. Kapıyı açmadan önce son anda kıyafetlerinin olamadığını farkedip giysilerini üstüne geçirdi. Dışarı çıkmak üzereyken yatakta uzanan yorgun sevgilisine öpücük vermeyi unutacak olduğunu farketmişti. Yanına oturup
kalçalarını okşayarak
"Acıyor mu aşkım" diye sormuştu. Eren kızarıp Lerinin yatak örtüsünü üstüne çekti. Levi kıpırdayıp odadan çıktı, dikkatle bakıp onları rahatsız edenleri aramaya başladı.Izaya gülmeye devam ederken Levi nin onların görüş alanına girmesiyle Shizuoyu çalıların olduğu kısma çekti. Sarışın ne olduğunu anlayamadan kendisini otlarda bulmuştu.
S-"Napıyorsun Izaya"
I-"Sus geldi bizimki haha "
Izaya ses çıkarmamaya dikkat ederken Shizuo esnemişti. Izaya onun ağzını kapatıp susmasını sağlamaya çalışırken sarışın otların içinde iki büklüm kalmayı umursamadan izayanın omzuna başını koyup uyumaya başlamıştı.
I-"Ştt Shizu-chan sakın uyuyayım deme"
Izayayı duymayan Shizuo çoktan horuldamaya başlamıştı. Izaya gülümseyip onu dürtsede cevap alamamıştı. Birsüre daha orada beklemeye karar verdi o sırada geçenleride dinleyebilirdi.
Hanji ve Erwin konuşarak yanlarındaki yoldan geçmeye başladılar. Sesleri duyuluyordu. Hanji gülerek "sencede öyle değil mi kaptan bu yeni gelen sarışın Shizuo tam bir canavar tam benlik onu kendime alacağım" Erwin başıyla onaylamayıp "Hayır izaya daha iyi çok çevik güzel de fiziği var hem sağlam parça baktıkça neyse..." demişti.
Hanji bu sefer karşı çıkıp "Yanılıyorsunuz kaş komutan yani Erwin eh Şey yapalım mı iddaya girelim kim kaybederse atını kaybeder tuttuğumuz kişilere yatıralım yarın kim daha çok dev kesecek bakalım olur mu ?"
Erwin bunu mantıklı bulmuş ve onaylamıştı.Izaya onların konuşmalarına gülüyorkem kendileri üzerine dönen bu kumar durumunu saçma ama eğlenceli bulmuştu.
Shizuoyu öpüp uyandırmayı denedi. Uyanmayınca en güçlü tokadını attı. Kıpırdanıp uyumaya devam etmişti sarışın. Izaya onu kollarından sürüklemeye çalışınca Shizuo gözlerini açıp ayağa kalktı.
S-"Tamda dalmışım hadi yatağımıza gidelim izaya" diyip çimlere yatmaya başlamıştı.
Izaya onun bu saf haline gülerken zorla onu kaldırmaya çalışıyordu. Gece ilerlerken onların sesleri duvarlardan çok uzakta ormanda yayılıp kayboluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İdda Bir Oyun (L&L,Shizaya)
FanfictionNe Ölümde ne de yaşamda ,cehennem ile cennettin arasında biyerde sıkışan iki kalp birbirini bulupta yanlızlıklarını dindirebilir mi Peki onların girdiği idda iki ayrı dünya olupta yanyana bulunan iki düşmanı birbirine aşık edebilir mi ?